Eğitim Sitesi

Devşirme Nedir? Devşirme Hakkında Kısaca Bilgi

Devşirme Terimi Hakkında Bilgiler

Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Devşirme:

1. Devlet hizmetlerinde ve Kapıkulu ocaklarında kullanılmak üzere Hristiyan çocukların, Türk-İslam Geleneklerine göre yetiştirilmesi.

2. Yeniçeri ocağına alınan gayrimüslim çocuklar.

 

Tarih Terimi Olarak Devşirme:

Osmanlı Devleti'nde, I. Mehmet (Çelebi) Devri'nde Kapıkulu Ocaklarındaki asker gereksinmesini karşılamak amacıyla kurulan, Devleti'nin gereksinmesine göre belli kurallarla toplanan Hristiyan çocuklardır. Gereksinime göre her 3-5 yılda bir 8-16 yaşlarındaki Hristiyan erkek çocukların devşirilme işidir. Devşirmeye gerek duyulduğunda Yeniçeri Ağası Divan-ı Hümayuna baş vururdu. Devşirme her 40 evden bir oğlan çocuğu oranında yapılırdı. Tek oğul, Yahudi olanlar, evliler, köy kethüdası oğulları, çoban, sığırtmaç, köse, kel, Türkçe bilenler, sanat sa-hibi olanlar, çok uzun ve çok kısa olanlar, Rus, Çingene veya Acem olanlarla Trabzon Hristiyanları kesinlikle devşirilmezdi. Devşirilen çocuklardan oluşan 100-200 kişilik gruba sürü denilirdi. Sürü devlet merkezine gelince dinlenilir ve devşirme oğlanları şahadet getirtilip, Müslümanlaştırılır ve sünnet edilirlerdi. Güzelleri saray için, gürbüzleri Bostancı Ocağı için ayrılır, geri kalanlar Anadolu ve Rumeli'de Türk köylerine dağıtılırdı.

 

    Benzer Osmanlı Türkçesi Terimleri

    Lala: Osmanlı şehzadelerinin eğitim ve öğretiminden sorumlu görevli.

    Akkâm: Sözlük manası çadır mehteri, yük kaldıran Arap hizmetkâr demek olan bu kelime terim olarak surre alayında vazife gören Hicazlı, Şamlı, Halepli adamlara verilen unvandı. Bunlar, Şaban'ın 15 inde ufacık davullarla Tahtakale'den kalkıp İstanbul'un her mahallesini dolaşan fakir Araplardan oluşan hac yolcularıydı. Dolaştıkları yerlerde davul çalarak dua ederler ve bazı evlerin önünde kılıç kalkan oyunu oynayıp sadaka toplarlardı. Şaban'ın 15 inde çıkarılması adet olan surre alayı önünde de bunlar dümbelek çalarak kılıç oynatarak giderlerdi. Halk dilinde bunlara "hakkâm" denirdi. Kese demek olan surre, hac zamanında Mekke ile Medine'ye gönderilen hediyeyi ifade etmekteydi. Haremeyn-i Şerif'e surre gönderilmesi Abbasiler zamanında başlamış, Osmanlıların son zamanlarına kadar devam etmiştir. Osmanlı'da ilk surre gönderen Çelebi Sultan Mehmed, bunu bir nizam haline koyan ise Yavuz Sultan Selim'dir. Vapurun icadından önce, surre alayıyla Üsküdar'a geçilir, oradan kara yoluyla Şam'a sevkedilirdi. Karadan gönderildiği zamanlarda surre alayları Receb'in 12 inci günü hazırlanırdı. Şam'da ise Mahmel-i Şamî alayı denilen bir alayla, Şam'dan hazırlanan eşya ve hediye İstanbul'dan gelenlerle birleştirilerek surre emini, mahmel muhafızı, bir tabur asker ve iki dağ topu muhafazasıyla yola çıkarılırdı. Bu iki alay karadan Medine'ye oradan da Mekke'ye götürülürdü. Birçok yerden gelip Şam'da toplanan hacı adayları bu kafileye katılarak Hicaz'a giderdi. Hacca gidecek olanların yakınları genelde onları bugünkü İstanbul'un Anadolu yakasına kadar uğurlardı. Ayrıldıkları yer, bugün İstanbul'da, Bağlarbaşı'ndan gelip Bağdat Caddesi'ne giden yolun, E'5 e doğru giden yol ile kesiştiği yerde, yani Acıbadem'de bulunan (ismi önemsiz) alış veriş merkezinin çaprazındadır. Buraya o zamanlarda "Ayrılık Çeşmesi" denmekteydi. Eğer İstanbul'da yaşayanlar varsa belki hiç farketmemiş olabilirler, fakat dikkatlice bakıldığında o çeşmeden geriye kalanlar hala görülebiliyor. Burada ayrılan hacı adayları, o yol itibarıyla Şam'a doğru gittikleri için, İstanbullular o yola bu yüzden Bağdat Caddesi demişler ve diyorlar.

    Veraset: Kalıtım, irsiyet, mirasta hak sahibi olmak.

    Zeamet: Osmanlı'da dirlik arazilerinin bir bölümü.

    Diğer terim sözlüklerini de inceleyebilirsiniz.

    Online Osmanlı Türkçesi Terimleri Sözlüğü