Soy, sop.
Online İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Terimleri Sözlüğü
Aşağı atma, düşürme.
Düzeltme, iyileştirme işleri. Bozuk düzeni yeniden yoluna koyma.
Yedirip içirme, besleme, bakma.
Gerek, gereklik, ister, lüzum.
Osmanlı Devleti'nde aşağı yukarı lise derecesinde okullara verilen adı.
Ülkü
Siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dini, moral, estetik düşünceler bütünü.
Anlama yeteneği, anlayış, akıl erdirme.
Övünme, kıvanma, kıvanç, övünç.
Bozma, zarar verme. Yasa ve düzene uymama.
Vurgunculuk.
1- Bir ülkenin, siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi. Devrim.
2- Büyük ve ani değişiklik, bir memleketin siyasi yapısını güç kullanarak ortadan kaldırma ve onun yerine yeni düzeni, gene kuvvete dayanarak yerleştirme.
3- Bir devletin siyasi teşkilatını, kanuni şekillere riayet etmeden değiştirmek üzere zorla yapılan halk hareketidir.
Özen.
Saygı.
Eksik bir şeyi tamamlama, daha iyi duruma getirme, bütünleme.
Erk, güç sahibi. Bir devlette o devleti yönetme gücüne sahip kimse ya da kişiler, partiler.
Ekonomi.
Sonsuza değin, sonsuzluğa kadar, sürgit.
1- Egemenlği altına alma.
2- Katma, bağlama, ekleme.