Farsça, hayat suyu manasınadır. Bu suyu içenin ölümsüz olacağına inanılır. Aynı manaya gelen başka terimler de vardır : Ab-ı zindegi, ab-ı cavidani, dirilik suyu, bengisu, hayat kaynağı, aynü'l-hayat, nehrül-hayat, ab-ı Hızır, ab-ı iskender. Kur'an'da ab-ı hayata işaret Hızır (a) ve Hz. Musa (a) hikâyesindedir.
Farsça, su döken demektir. Mevlevi tekkelerinde abdesthane temizleyicilerine verilen isim. Kennas (süpürgeci) da denir. Tekkeye yeni gelen adayın, nefsini yenip yenemeyeceğinin ilk imtihanı tuvalet temizliği ile yapılır, daha sonra bunu başarması halinde, tekkedeki diğer görevlerde istihdam edilirdi.
Edeb kelimesinin çoğulu olan bu kelime, izlenmesi gereken esaslar, görgü kuralları gibi manaları ihtiva eder.
Türkçe'dir. Arapça'sı nezr'dir. Allah'a ibadet niyetiyle taat türünden bir işin yapılmasını taahhüd etmek. Adaklar daha ziyade kurban kesmek şeklinde olur ve bu iş çoğunlukla bir türbe civarında yapılır.
Açıklamalarıyla 98 Tasavvufi-Tasavvuf Terimi
Arapça, Vücud'un zıddı olup yokluk manasına gelir.
Arapça musibet anlamına bir kelime. Kötü huylarda bulunan zararlar ve musibetler. Manevi eğitimde, dervişin olgunlaşmasına engel hususlara da âfet denir.
Farsça, güneş anlamına gelir. Afitab-ı Vücûd : Varlık güneşi, varlığın kaynağı membaı.
Farsça, kucak demektir. Sırları kavrama.
Arapça, gayr kelimesinin çoğulu olup, lügatta yabancı, el, başkası gibi manaları ihtiva eder. Tasavvufta hakikate yabancı olanlar, vâkıf olmayanlar makamında kullanılır.
Arapça, son demektir. Her şeyin evvel ve ahiri Allah'tır. Halife olan insanın bu hilafeti, Evvel ile Ahir arasında bir berzahtır. Evvel ve Ahir, bir yönden Hakk'ın ayrı ayrı iki vechi, diğer yönden ise birbirinin aynıdır.
Arapça, dünyanın zıddı. Dünya, nisbeten daha yakın anlamına gelirken, ahiret, dünyaya nispetle sona kalan, tehir eden, geciken, son, neticede varılacak yer gibi anlamlara gelmektedir. Öbür Dünya diye tabir olunan, cennet, cehennem, ârâf, iyiliklerin ve kötülüklerin karşılandığı yer, sırat, mizan gibi yerleri ihtiva eder. Ehl-i Sünnet inancına göre bunların hepsi haktır ve gerçektir. Dinlerin çoğunda ahiret inancı vardır. Öbür dünyada ölüm yoktur. Oradaki hayat ebedidir. Kur'an-ı Kerim'deki bir ayete göre ahiret dünyaya nisbetle daha hayırlıdır: "Ahiret Senin için dünyadan daha hayırlıdır" (Duha/4)
Arapça, hulk'un çoğuludur. Huylar demektir. Ahlak, insanın manevi seciyesini temyiz eden hususiyetlere denir.
Arapça hür kelimesinin çoğuludur, hürriyet sahibi olanlar, hür kişiler demektir. Dünya kayıtlarından ve nefsin kötü sıfatlarının etkisinden kurtulmuş kişiler, özgürlüğü elde etmişlerdir. Bu yüzden bunlara, ahrar yani hür kişiler denir.
Arapça hal kelimesinin çoğuludur, haller demektir.
Arapça, kâinat, güneş sistemi ve çevresindeki dönen gezegenler topluluğu, cihan, dünya, bütün varlıklar, mahlûkat, insanlar, halk, cemaat, cemiyet çevre vs. gibi kelime anlamlan vardır. Tasavvufta ise, Allah'tan gayri her şeye âlem denir. Âleme, âlem denmesinin sebebi onunla Allah'ın isimler ve sıfatlar bakımından bilinmesidir. Zira âlem kelimesi bilmek mastarından türemiştir.
Allah'a erişmek isteyen kişi.
İlahi aşk, kulun Allah'a olan sevgisi.
Zikir veya sohbet sırasında, ansızın yerinden sıçrayarak "Hayy" diye bağıran için kullanılan tâbir. Dervişin kendisini tutması, bağırmaması doğru bir davranıştır.
Nefsi köreltmek için yapılan terbiye, çekilen çile. Farsça, kırk anlamına gelen çihil'den türemiş bir terim. Bir şeyh nezaretinde derviş, karanlık bir hücrede yalnız başına kırk gün süre ile az uyumak, az yemek, az içmek ve mümkün mertebe sürekli ibadetle meşgul olur ki bu olaya, çile denir.
Farsça. Kapı, eşik, kapı yeri, sığınılacak yer, makam, tekke gibi mânâları vardır. Tarikat mensubu şeyhlerle, dervişlerin ikametgahı olan büyük tekkelere dergâh denir. Hürmeti arttırmak için şerif sıfatı eklenerek Dergâh-ı Şerîf de denilir. Kelime hafifletilerek "dergeh" şeklinde de telaffuz edilir.
Diğer Tasavvufi-Tasavvuf Terimleri
Terimler Sözlüğü Ana Sayfa
Açıklamalı Tasavvufi-Tasavvuf Terimleri Sözlüğü