Tiyatro Terimi Hakkında Bilgiler
Edebiyat Terimi Olarak Tiyatro:
İnsan hayatına ilişkin bir konuyu, bir olayı kurmaca olarak sahnede gösterme, canlandırma ilkesine dayalı sanat dalı. Oyunların oynandığı yer anlamına gelen Tiyatro, kimi zaman oyunlar kimi zaman da dramatik türün adı olarak kullanılabilir.
Türkçe-Dil Bilgisi Terimi Olarak Tiyatro:
Dram, komedi, trajedi gibi sahnede oynanmak üzere yazılan edebiyat türlerinin ortak adına tiyatro denir. Ayrıca yapılan eserlerin sahnede oynanmasına ya da bu tür eserlerin oynandığı binaya da tiyatro denir. Tiyatroda sadece jest (el, kol) ve mimikle (kaş, göz, ağız, yanak) gösterilen oyunlara pandomim; daha çok müziğin hakim olduğu baştan sona bestelenmiş oyunlara opera; baştan sona değil de yer yer ve hafif bir şekilde bestelenmiş oyunlara operet; beş altı dakikaya sığdırılan tablolar halinde, kısa müzikli oyunlara da skeç denir.
Tiyatro Terimi Olarak Tiyatro:
Tiyatro, sahne eseri (oyun), eserin oynanma sanatı ve oyunun oynandığı yer anlamlarına gelmektedir. Trajedi, komedi, dram gibi sahnelenme amacıyla kaleme alınan edebî türlerin hepsine birden tiyatro dendiği gibi, bu türlerde verilen eserlerin oyuncular tarafından sahnede canlandırılması sanatına ve sahnelenme mekânına da tiyatro denmektedir.
Sosyal Bilgiler Terimi Olarak Tiyatro:
1. Dram, komedi vb. edebiyat türlerinin oynandığı yer.
2. Bu türleri izleyiciler önünde sahnede oynayan grup.
Müzik-Dans Terimi Olarak Tiyatro:
Dram, komedi, vodvil vb. edebiyat türlerinin oynandığı yer ve sahnelenmek için yazılmış oyunların tümü.
Dil ve Anlatım Terimi Olarak Tiyatro:
1. İnsan ve toplum yaşamının çelişkilerini, karşıtlıklarını; insanın insanla, doğal ve toplumsal çevreyle ilişkilerini, çatışmalarını, söz ve eylemle sahnede canlandırma sanatına tiyatro, tiyatro yapıtlarına da oyun(drama) denir.
2. Dram, komedi, vodvil vb. edebiyat türlerinin oynadığı yer.
3. Bu türleri, izleyiciler önünde sahnede oynayan grup.
4. Oyun yazma sanatı.
5. Sahnelenmek için yazılmış oyunların türü.
Benzer Edebiyat Terimleri
Tetabu-I İzâfât: İkiden fazla ismin meydana getirdiği zincirleme tamlama. Edebiyatımızda Türkçe, Farsça, Arapça kaidelere göre kurulmuş üç çeşit tetâbu'ı izâfâta rastlanır. Türkçe kurala göre iki, Farsça kurala göre üç kelimeden meydana gelen tamlamalar anlatımı bozmaz. Türkçe tetâbu'-ı izâfât'a örnek: "Ahmet'in söylediklerinin doğruluk derecesinin araştırılması..." Farsça tetâbu'-ı izâfât'a örnek: Ey vucûd-ı kâmilün âyin eclâr-ı feyz-I Hak Âsitânım kıble-ı hâcât-ı erbâb-ı yakîn Fuzulî
Sözlük: Bir dilin veya dillerin kelime haznesini (sözvarlığını), söyleyiş ve yazılış şekilleriyle veren, kelimenin kökünü esas alarak, bunların başka unsurlarla kurdukları sözleri ve anlamlarını, değişik kullanışlarını gösteren eser. Sözlükler tek dilli veya çok dilli olabilir. Madde başlarını a-be-ce sırası takip eder. Genel veya özel alanlarla ilgili sözlükler hazırlanabilir. Arap harfli eski sözlüklerde madde başı Arapça kelimenin üç harfli kökünün son harfi esas alınarak sıralanırdı. XIV.-XV.yüzyıllar arasında yaşamış olan el-Kamûsü-ı-Muhît (Okyanus Sözlüğü) adlı eseri Türkçeye çeviren Mütercim Asım bu sistemi kullandı. İlk sözlük olarak İskenderiye Müzesi kütüphanecisi Bizanslı Aristophanes'in hazırladığı eser kabul edilir. İslam dünyasında en önemli sözlük X. yüzyılda yaşayan Fârâblı İsmail Cevheri'nin Sihâh adlı Arapça eseri. Vankulu Lügatı diye bilinen Müteferrika'nın bastığı ilk kitap da bir Sihâh çevirisidir. Türk kültüründe ilk sözlük ise Kaşgarlı Mahmud'un Türkçe'den Arapça'ya Divanü Lügati't-Türk'üdür.
Haşv Ya Da Haşiv: Yazıda gereksiz söz bulunması. Eş anlamlı sözcüğü sık sık kullanmak, anlam için gerekli olmayan kelimeler bulundurmak, aynı fikri değişik kelimelerle tekrar etmek, aynı anlama gelen kelimeleri art arda söylemek, yazıya yabancı fikir ve hayal karıştırmak haşivdir. Eskiler seci, söz sanatları ve vezin için yazı veya şiire fazla söz katarlardı. Edebiyatımızda haşiv örnekleri çok fazladır. Ü (ve) edatıyla bağlanan eş anlamlı sözler sık sık kullanılmıştır. Örnek: Ahd ü peyman, bey ü füruhi, ceng ü harb, etraf ü cevanib, feth ü küşad, ferid ü yekta, ilm ü irfan, medh ü sitayiş, sehl ü asan, vak ü zaman... Şeyh Galib'in şu beyti haşvin açık bir örneğidir: Var mı hele söylenmedik söz Kalmış mı meğer denilmedik söz Haşv müfsid ve gayr-i müfsid olmak üzere ikiye ayrılır. 1. Haşv-i müfsid: Anlatımı bozan söz kalabalığı için kullanılır. Yazarın neyi nasıl anlatacağı hakkında kesin fikri olmazsa fikir anlaşılmaz hale gelir, maksat ifade edilmez. 2. 2. Haşv-i gayr-i müfsid: Fikri anlaşılmaz hâle sokmayan söz kalabalığı için kullanılır. Kabîh, malih ve mutavassıta olmak üzere üçe ayrılır. a. Haşv-i kabîh: İfadeye çirkinlik veren fazlalıklar. Söylenmiş bir fikrin eş anlamlı kelimelerle tekrarlanmasında kabîh haşiv görülür. b. Haşv-i melih: Söze güzellik ve kuvvet kazandırmak için söylenir. Gereksiz gibi görünen bu sözler ikinci derecede anlam ifade ederler. c. Haşv-i mutavassıta: İfadeye güzellik vermediği gibi çirkinlik de vermeyen fazla söze denir. Pek fark edilmeyen eş anlamlı kelimelerin tekrarıyla meydana gelir. Bir beytin iki mısrasının baş ve son parçaları arasında bulunan parçalara da haşiv denir.
Münşî: Sanatlı düzyazı yazan kişiler. Münşilerin yazılarını toplayan dergiler münşeattır.
Diğer terim sözlüklerini de inceleyebilirsiniz.
- Trafik ve İlk Yardım Terimleri Sözlüğü
- Bilgisayar Terimleri Sözlüğü
- Ağız ve Diş Sağlığı Terimleri Sözlüğü
- Formula-1 Terimleri Sözlüğü
- Müzik-Dans Terimleri Sözlüğü
- Mitoloji Terimleri Sözlüğü
- Emlak ve Gayrimenkul Terimleri Sözlüğü
- Kano Terimleri Sözlüğü
- Voleybol Terimleri Sözlüğü
- TERİMLER SÖZLÜĞÜ ANA SAYFA