Su yüzü.
Online Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimleri Sözlüğü
Eskiden kullanılan kâğıtlardan birinin adıdır. Hint âbâdîsi de denilirdi. Hindistan'da Devletâbâd şehrinde yapıldığı için bu adı almıştır. Sarımtırak renkli, güzel ve parlak bir kâğıttır. Kur'an ve murakkalarda kullanılırdı. Dut ağacı elyafından yapılan bu kâğıtların bir zamanlar Avrupa taklitleri görülmüştür; (Frenk âbâdîsi)
Ham ipekten yapılan bir kâğıt türüdür. Dut ağacı elyafından da yapılır.
Mürekkebe katılan güzel koku. Genellikle beyaz sandal, sümbül kökü, kırmızı gül, turunç ve iğde çiçekleri, narenciye otlarıyla bir miktar dövülmüş misk karışımıdır.
Eski yazmalarda kitap dikildikten sonra, dibinde ve iç tarafından, bir kısmı kitaba, bir kısmı da cilde gelmek üzere yapıştırılan, ince tıraş edilmiş deri parçası. Bu şekilde yapılan ciltler çok sağlam olurdu.
Türkiye'ye hariçten gelmiş sanatkâra ıtlak olunur. Arabın gayri mânası gelirse de bizde şark tarafında bulunan milletlere Acem denmiştir. Bunlara Asya Türkleri de dahildir. Bu tâbirden şimdi dünya yüzünde yalnız İranlılar kastedilmektedir.
Türkiye'ye dışarıdan gelen sanatkârlara denirdi. Arap olmayan anlamına gelirse de bizde doğuda bulunan milletlere Acem denmiştir. Bunlara Asya Türkleri de dâhildir. Bu deyiş bugün yalnız İranlılar için kullanılır.
Eskiden kullanılan kâğıtlardan birinin adı. H. XI. (M. XVII.) yüzyıl başlarında kullanılmıştır.
Tezhipte kullanılan süsleme motiflerindendir. Servi, hurma, hayat ağacı, meyveli, ya da çiçekli ağaçlar tezhip unsuru olarak kullanılmıştır.
Süsleme sanatında daha çok ölümü ve cenneti sembolize eden ağaçlar kullanılmıştır. Selvi (Servi) ölümü ve aynı zamanda halk arasında ince ve uzun boylu sevgiliyi de sembolize eder. Nar ağacı ise cenneti temsil ettiği için severek kullanılmıştır.
Bitki boyasıyla boyanmış kâğıda ahar sürülerek elde edilen kâğıt.
Demir kalem.
Harflerin yapılarının, estetik ölçülerinin, hem münferit hem de diğer harflerle uyum içerisinde olmasıdır. Bunlar da tenasüp ve terkiple ifade olunmuşlardır.
Kâğıt terbiyesine verilen isimdir.
Şap ve yumurta beyazının karışımından oluşan bir alaşım.
Nişasta, yumurta akı, nişadır, kitre, zamk-ı Arabi, üstübeç, beyaz şap, balık tutkalı, un, hatmi çiçeği, taze gül yaprağı, pirinç gibi maddelerden, yapılan ve ham kâğıtların terbiyesinde kullanılan sıvı. Bu maddeler tek tek veya karışık olarak kullanılır.
Kâğıt iki şekilde aharlanır :
1 - Ahar yapılacak madde sıcak suda eritilir, kıvamınca karıştırılıp kâğıt buna daldırılır.
2- Sünger veya pamukla ahar kâğıdın üstüne sürülüp kurutulur. Bir kat ahar sürülmüşse tek aharlı; iki veya daha fazla sürülmüşse çift aharlı denir, buna kısaltılarak çiftâli de denilmiştir. Ahar kâğıda iki üç defadan fazla sürülmemelidir, aksi hâlde zamanla çatlar. Ayrıca kâğıda ahar sürüldükten sonra, bir hafta geçmeden kâğıtları mührelemek lâzımdır.
Yazıların çeşitlerine göre aharın cinsi değişir. Yalnız bir tarafına yazı yazılacak kâğıtlara (levha) kalın ahar; kitap yapraklarının iki tarafına ince ahar yapılırdı. Kâğıdın cinsine göre birkaç kat sürüldüğü de olurdu. Meşk kâğıtlarına kolaylık olsun diye kalın ahar sürülmüştür. Âhar ve mührelenmiş kâğıtlar, zamana, rutubet, küf ve kitap kurtlarına karşı daha dayanıklıdır.
Eskiden en güzel aharlar İstanbul'da yapılmıştır. Beyazıt semtinde, eski Askerî Tıbbiye karşısında aharlanmış, mührelenmiş kâğıtların satıldığı eski kitaplarda kayıtlıdır. Ayrıca hattatların kendi kâğıtlarını aharladıkları da bilinmektedir.
Aharlanmış kâğıt mürekkebi emmediği için, yanlış yazıldığında ıslatarak silmek mümkündür. Hattatlar ellerini tükürükleyerek veya yalayarak yanlışlarını düzelttiklerinden «mürekkep yalamak» deyimi ortaya çıkmıştır.
Eskiden kâğıt yerine kullanılan ve üzerine yazı yazılan derilere verilen ad. Koyun ve keçi derileri kuruduktan sonra kazınır. Üzerine sert taş ile sürtülmek suretiyle, pürüzleri giderilerek, yazı yazmaya hazır hâle getirilirdi. Papirüs denilen yapraklardan daha dayanıklı idi. Uzun müddet kalması istenilen kitaplar bu deri üzerine yazılmıştır. Tirşe adı da verilir. Avrupalılar, daha çok Bergama'da yapıldığı için, Pergament (Parşömen) derler.
Dalgalı ebru.
Yazma eserlerde, vassale gibi ekleme biçiminde olmayıp, bir kâğıdın kenar ve orta kısımlarının ayrı renklerde boyanmasına ve bu şekildeki kenarı başka, ortası başka renkli kitaplara verilen ad.
Eskiler, altı daha sonra yedi ve en sonunda on iki türlü yazı olduğunu kabul ediyorlardı. Bunların hepsine birden aklâm deniyordu.
Altı yazı türü demektir. Bu isimle anılan altı cins yazı birbirine tabi, ikili gruplar halinde şöyle gözden geçirilebilir; Sülüs-nesih, muhakkak-reyhani, tevkii-rika.
Eskiden ve özellikle sülüs yazı için kullanılan kâğıtlardan birinin adı. İtalya'da Livorno'da yapılan bu kâğıtta (A. Ligorna) kelimesi, soğuk damga ile vurulduğunda «Alikurna» şeklinde yazılmıştır. Battal ve evsat olarak iki boyu vardır. Battal büyük, evsat ise eser-i cedid, kadardı. Katlı olanlarına Çifte ali, renkli olanlarına ise Alikurna boyalısı denirdi. Ahar, bu kâğıtlara da uygulanırdı. Alikurna Boyalısı.