Gettin Ki Tez Gelesen
Uzun zaman önce ayrılmıştım, Diyarbekir’ den.
Ak düşmemişti saçlarıma, şimdiki gibi.
Delikanlı ömrümün baharıydı, zaman.
Yalnızlık hadi neyse,
Garipliğe dayanılmıyor.
Sen de, yoksun yanımda,
Hasretin beni yakıyor, işte o zaman.
Eski bir çerçevede gördüm,
Adil Tekin imzalı, siyah beyaz resmini.
İçim sığmadı içime.
Yine dağladın, hatırlattın derdimi o an.
Seslendim, utanarak.
Konuş benimle dedim.
Anlat bana,
Ermeni cümbüşçünün nağmeleriyle,
Mahlede toy kuran muhacırları.
Deliloya katılan Süryani kızlarını,
Kürt delikanlının uzaktan sevdasını anlat.
Anlat bana,
Büyük mezğandaki, o aileyi,
Eyvanda içilen köpüklü kahveyi,
Leçekli bibileri, şubareli bebeyi,
Kuşhanada börek satan dedeyi anlat.
Anlat bana,
Gazi Köşkünde Celal’ın hoyratını,
Altuncilar içindeki, ustanın sanatını,
Ahmet Arif’in Adiloş bebesini, cigarasını,
Koşucu Tahar ağanın rahvan atını anlat.
Anlat bana
Taze ekmek kokusuyla Mecit ağayı,
Asaleti, kibarlığı Selahattin hocayı,
Puşici keke Yakoyu, kahveci Bozoyu,
Demirciler çarşısında Hasan ustayı anlat.
Anlat bana
Şeyh Güzelin dünyasında sırları,
Kör Yusuf’un dereginde şifa arayanları,
Efğanlıda kurulan arifler meclisini,
Fiskayanın gizemini, Hançepegin mertliğini anlat.
Bilirmisin, en çok neye gidiyor içim?
Bilirmisin, en çok neyi özlediğimi?
Dörtyolda, küncili simitle, salep içmeyi.
Pisküvit arasında, lokum ezmeyi,
Küpeli havuzunda, peştımalle yüzmeyi,
Paytona asılarak gezmeyi özledim.
Özledim,
Baharda, taze soğanla nergizlemeyi,
Ekmeğin üstüne taze salça sürmeyi,
Teneffüste kaynamış nohut yemeyi,
Kıtiyi, meftüneyi, patileyi özledim.
Özledim,
Toprak damlarda beyaz sıtareleri,
Yazın yıldızları sayarak, uykuya dalmayı,
Uyanınca yastık dibinde para bulmayı,
Galiba, kısa pantorlu çocuk olmayı özledim.
Sen, çocukluğumun hasreti,
Sen, gençliğimin sevdası.
Sen, benim iki gözümsen Diyarbekir.
Çok özledim, kendimi sende.
Özlemim hapis kaldı, çok yıllar öncesinde.
Uzaktayım diye, bana kızma ne olur,
Senin kıymetini sanma bılmiyem?
Kim, kendi ögünden gider ki uzaklara,
Kader atmış bizleri,
Hatırsız, tanışsız, yalavuz buralara.
Gettin ki tez gelesen diyorsun,
Tez gelişin, bumudur diye sitemin var.
Ne desen, ne söylesen haklısın,
Ben suçumu bıliyem.
Ayrılırken, başlayan yürek acısı,
Dinmedi, yekinın olsun.
Eger ki, ben ki benem.
Bekle beni, tez zamanda, ayağımnan geliyem.
Yok, eger gelemezsem,
Sahan söz, sahan yemin,
Yer aç bahan, bir kişilik Mardinkapı’nda,
El üstünde geliyem.
Mart_2010
Saygılarımla
Ecz.Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Diyarbakır ağzı ve karşılıkları
Mezğan: Birden fazla ailenin yaşadığı büyük avlulu ev
Leçek: Kadınların kullandığı bir çeşit başörtüsü
Şubare: Bebek başlığı
Kuşhana: Büyükçe tencere
Künci: Susam
Meftune: Yemek adı
Patile: Peynirli gözleme
Sıtare: Tahtın çevresine sarılan bezden korunak.
Yekin: Emin ol, inan anlamında kullanılan bir yemin sözü.
Pantor: Pantalon
Yalavuz: Yalnız
Dereg: Dükkânda bulunan raf, çekmece.
Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Başım Üstüne
Bir haber gönder, çok uzaklardan
Sıcaklığın güç versin, can dostuna.
Issız gece ve kör karanlıklardan
Gelsin selamların, başım üstüne.
Hasreti anlatan, satırlarında
Gözyaşın ıslatmış mektuplarını
Buğulu bakışın, anılarımda.
Kalsın görüntüsü, başım üstüne.
Bahçemde, goncası açılan gülün
Dikeni, dalıyla kucaklaşırken
Bir ömür beraber, gidilen yolun
Bilsin kıymetini, başım üstüne.
Dilek tut, falında papatyaların
Sevmiyor çıksa da, tersini düşün
Mevsimsiz menekşe, begonyaların
Koksun bahar gibi, başım üstüne.
Ne çok sevdiğimi bilmeyeceksen
Anılar anlamsız, hayalin bensiz.
Çerçeveden çıkar, gelmeyeceksen
Solsun resimlerim, başım üstüne.
Bırakıp, gidenin tutmam yasını
Sadece içimi bir hüzün kaplar.
Kasvet kokan, ayrılık şarkısını
Çalsın kemancılar, başım üstüne.
Gezindim bakarak, boş sokaklara
Sen yoksun, umut yok, yaşamak için
Ölüm çare ise, ayrılıklara
Dinsin acılarım, başım üstüne.
Yiten mutluluğa, hep yanıyorsan
Acıyla kahrolup, kıvranıyorsan
Sende benim gibi, düşünüyorsan
Bitsin bu ayrılık, başım üstüne.
Ver elini, başım gözüm üstüne.
KASIM-2008
Ecz.Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Hedef Kızıl Elmadır
Oğuz'dan gelir soyum
Cenkciyim budur huyum
Hedefim belli duyun
Hedef Kızıl Elma'dır.
Türkçüyüz, Turancıyız
Türklüğün inancıyız
Düşmanlara sancıyız
Hedef Kızıl Elma'dır.
Söz vermiştik Kürşat'a
Hizmet bekliyor Ata
Ötüken'den beri ta
Hedef Kızıl Elma'dır.
Bu böylece biline
Selam Turan iline
Kurban olam diline
Hedef Kızıl Elma'dır.
Kundaktaki bebekler
Şehitler bizi bekler
Yıldıramaz köpekler
Hedef Kızıl Elma'dır.
Tüm dünya bunu bile
Bitecek tasa, çile
Allah'ın izni ile
Hedef Kızıl Elma'dır.
Emridir Türkeş Bey'in
Türkler geliyor, deyin
Tez zamanda bekleyin
Hedef Kızıl Elma'dır.
Mahsun kalmasın yurtlar
Dağlar, zirveler, sırtlar
Doruklarda Bozkutlar
Hedef Kızıl Elma'dır.
İsmail MALATYA'yım
Elimde okla yayım
Zafer olacak payım
Hedef Kızıl Elma'dır.
İSMAİL MALATYA 25/01/2020 CUMARTESİ-İSTANBUL
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Son Durak Yolcuları
Geçer yıllar peş peşe, bir ömür olur yalan.
Gençlik yanıltır seni, bedene vurur talan.
Olmasın hiç yaşlılık, ölüm hep başkasına,
Ne servettir, ne evlat, ameldir sana kalan.
Bir asır da yaşasan, evvel ahire yakın,
Yaşam bir an gibidir, biraz çevrene bakın.
Herkesin yolu aynı, gider aynı durağa,
Kul hakkını yük etme, haksızlıklardan sakın.
Şubat- 2009
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK