Bir şeyin karşılığını vermek, yapılan iyiliği dile getirmek ve sahibini övmek. İyiliğin kıymetini bilmek, iyilik edene teşekkür etmek.
Online Kur’an-ı Kerim Terimleri Sözlüğü
Dilimize Arapçadan geçmiştir. Herhangi bir delile dayanmadan, bir fikre körü körüne bağlanmak, bağnazlık, saplantı anlamındadır.
Doğal
Sahabeleri görmüş olan Müslümanlara verilen isim.
Tabi olanlar demektir. Ashabın ardından gelen kuşak, Peygamberimizi gören sahabeden ders alan nesil.
Ölünün içine konulduğu sandık biçiminde araç, sal.
Bir hadis ravisinin naklettiği hadislerin geçerli kabul edilebilmesi için o ravinin, Kur'an-ı Kerim ve sünnetin buyruklarına uygun davrandığının, şahsiyetini zedeleyici söz ve davranışlardan uzak durduğunun, naklettiği hadisleri olduğu gibi aktarıp birbirine karıştırmadığının belirlenmesi, ortaya konması.
Temizlik, temiz olma, temizlenme.
Bir hadisi isnadıyla birlikte bir kitapta nakletmek.
Bir şeyin aslını bozma, kalem oynatma, değiştirme.
Beğenme, beğenip belirtme, değer verme, bir şeyin değerini, önemini, gerekliliğini anlama.
Kutsal sayma, kutsama.
Belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma. Birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğlenme. Benzetilerek yapılmış şey.
Hz. Muhammed'in (s.a.v) sahabelerinin yaptığı olumlu şeyleri onaylamasıdır.
1. Allah’ı görüyormuşçasına bir bilinç içerisinde farzları, vacipleri hakkıyla yerine getirme; Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla nafileleri çokça yapma; sünnete uyma.
2. Allah'tan korkma, Allah korkusuyla dinin yasak ettiği şeylerden kaçınma.
1. Öğrenme, öğretme, okutma, ders verme
2. Egzersiz.
Açgözlü, cimri.
Güneşin doğmak üzere olduğu sırada, ufukta hafifçe aydınlanan yer.
Bir hadisi, Hz. Peygamberden itibaren bize kadar ulaştıran yol.
Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan, Allah'a ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri.