Utanmayan Utanmaz
UTANMAYAN UTANMAZ
Cumhuriyet selam durdu çarşafa
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Karga güldü bu yanlışa bu gafa
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Siyasette birbirini yiyenler
Devrimlerin bekçisiyiz diyenler
Bizden biri oldu çarşaf giyenler
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Okullarda hep şeriat okumuş
Kaç senedir kara çarşaf dokumuş
Bu bayrakta altıncı ok yokumuş
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Güvendiğin gençlik hani nerede?
Bundan sonra kalan oklar sırada
Gerçek halkçı ikara bir derede
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Birkaç dönek yaşıyorsa yuvada
Devrimciyim demek yetmez davada
Tüm kazanım duman olur havada
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Sapacalı yoğurt denmez kefire
Ne söylersen övgü olur kâfire
Söz tükenir umut kalır küfüre
Ben utandım, utanmayan utanmaz
SAPACALI BEKİR YAŞAR
Bekir YAŞAR Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Bizim Ev
BİZİM EV
Ailecek bölüştük partileri
Biri gerilese biri ileri
Böylelikle hallederiz işleri
Millet meclisine döndü bizim ev
Oğlan at partili yolum düz diyor
Bu barajı nerden kurduk biz diyor
Zemin katta bir de kısrak besliyor
Tıpkı bir haraya döndü bizim ev
Hanım arı partisine gidiyor
O da arı gibi vız vız ediyor
Kovan koydu balkona çıkma diyor
Vallahi arılığa döndü bizim ev
Kız desen kuş parti kadın kolunda
Diyor baba bütün işler yolunda
Bir de beyaz güvercin var kolunda
Artık aşiyana döndü bizim ev
Babam kurt partili iki kurdu var
Bir de bitmez ergenekon derdi var
Biraz da unutkan başbuğu sorar
Kurtlar vadisine döndü bizim ev
Torun oklarıyla oynadı durdu
Sağa sola ayrım yapmadı vurdu
Nenem oku o da ampulu kırdı
Savaş meydanına döndü bizim ev
Gelin oksford siyaseti bitirdi
O da eve bol karınca getirdi
Karıncalar ne bulduysa götürdü
Bağdat’a Basra’ya döndü bizim ev
Bir ben varım evde totemsiz putsuz
İnancım tükendi kaldım umutsuz
Orak çok kütelmiş çekiçse sapsız
Artık Moskovaya döndü bizim ev
Kaç partili varsa o kadar hayvan
Sapacalı şaşkın yokki yarayan
Damat dernek kurmuş hayvan koruyan
Hayvanat bahçesine döndü bizim ev
SAPACALI BEKİR YAŞAR
Bekir YAŞAR
İyi ki Şehre Göçmüş Gelmişiz
İYİ’Kİ ŞEHRE GÖÇMÜŞ GELMİŞSİZ
Köyde perişandık, yolsuz okulsuz
Zordu yaşantımız parasız pulsuz
Çocuklar üşürdü, yorgansız çulsuz
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Neler bilmiyorduk, neler öğrendik
Şartlar sıktı, biz ölmedik, direndik
Lunaparkta uçağa bile bindik
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Ne harman derdi var ne de değirmen
Hanım dedi artık hamur yoğurmam
Yeter artık çocuk mocuk doğurmam
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Oğlan sporkolik, derdi hakemlik
Kızın rüyasını süsler mankenlik
Herkes bir yol buldu yok senlik benlik
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Yok artık derdimiz sapla samanla
Kirlenmez giysimiz tozla dumanla
Mevlidimiz CD’deki imamla
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Bizim hanım çiçek gibi açıldı
Bir derneğe başkan bile seçildi
Ara sıra kokteyl verdi içildi
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Kayın peder hasta, ölürse yandık
Önce çok düşündük, sonra uyandık
Hemen gittik mahkemede boşandık
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Çünkü burada boşanmalar doğaldı
Namus, erdem, eskimiş bir masaldı
Serveti, maaşı hep bize kaldı
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Okeyde mokeyde zirveyi aştık
Kültürde bilgide dolduk ve taştık
Birazcık ta siyasete bulaştık
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Kural koyduk kurallara uymadık
Stadlarda yenilmeye doymadık
Her ay on kez milli kumar oynadık
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Ak donlarımızla daldık denize
Aval aval baktık birbirimize
Renkli gözlük aldık biz dedemizi
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Derneklere üye olduk parayla
Hepisine gidiyoruz sırayla
Çekilişler düzenledik kurayla
İyi ki şehre göçüp gelmişiz
Herkes bir araba alı getirdi
Kimi süremedi geri götürdü
Anam sattı Yutarbank’a yatırdı
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Huzur mu yok, huzurevi yetişti
Torun kaçtı şefkat evini seçti
Tarla tapan hepsi elden gitmişti
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Çocuklar tembel mi özel dersane
Başın mı ağrıyor özel hastane
Kent yerinde her şeye var bahane
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Babam dişlerini altın taktırdı
Bir de gitti tarot falı baktırdı
Gönlünü bir nataşaya kaptırdı
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Kuzen gitti bir yerlerin deldirdi
Ninem kırışıklarını gerdirdi
Bronzlaştı, solaryumlara girdi
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
Kurmuşlar her yere emperyal pusu
Sapacalı bile gördü mebusu
Hiç mebustan farkı da yok doğrusu
İyi ki şehre göçmüş gelmişiz
SAPACALI BEKİR YAŞAR
Bekir YAŞAR
Kına Yakın
KINA YAKIN
Habil ve Kabil’le başlar ilk kavga, ilk cinayet
Göksel bir kitabe yontuldu beyinlere
Sonu hiç gelmeyecek korkarım bu vahşetin
Karanlıklar yazıyorlar bilerek
Unutturmak için her şeyi
İbadet hazzıyla ibadet gibi sürekli
Yarasalar bile gördü gerçeği
Aydınlar göremedi
Her eli silah tutan yazar
Her eli kalem tutan avcı oldu
Bir şeyler yazdı, sildi, karaladı
Bir şeyler çaldı kalemiyle
Barıştan, mutluluktan, eşitlikten
Her eli kalem tutan bir şeyler ekledi savaşa, sömürüye
Bitmesin diye ezinç
Yenilgi = mağlubiyet uğursuzu
Yengi = galibiyet, zafer, utku.
Çoğalt sonsuz sayıda
Kalem zaferler kutsadıkça
Fatihler ilahlaştı
Fetih işgaldi
Oysa fatih katil
Bağdat düştü aydınlar, Bağdat düştü!
Kutsadı kanı, kiri kalem
Kalem kustukça kustu ak kâğıda
Irzına geçildi kadının
Irzına geçildi barışın
Kalemler kadeh tokuşturdu
Çocukların kanı içildi
Bağdat düştü, gözünüz aydın!
Kına yakın her yerinize
SAPACALI BEKİR YAŞAR
Bekir YAŞAR