murat pasayev murada gore cok ıyı
Turnalar
Niçin kaçarsınız benden turnalar
Yoksa beni de avcı mı sandınız
Van Gölü’ne konmayın ha turnalar
Avcılar görürse billah yandınız.
Yine dizilmişsiniz katar katar
Akar durursunuz mavi göklerden
Her biriniz derdime bin dert katar
Uğrar geçersiniz bizim ellerden.
Ya sürüyle ya da çift gezersiniz
Bir başına gören olmaz sizleri
Sonsuz göklerde kanat süzersiniz
Görenlerin buğulanır gözleri.
Bizden de selam götürün turnalar
Geçtiğiniz şehire, beldelere
Ağlayın yüz sürün, sürün turnalar
Yolunuz düşerse kutsal yerlere
Ahmet ALPTEKİN Şiirleri
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet ALPTEKİN Şiirleri:
Allahım, seni anlatan bir şiir,
Bir çok methiye yazmak istiyorum.
Yüceliğini bütün alem bilir,
Aczimi ancak kuldan gizliyorum.
Kereminle kuşatmışsın cihanı,
İsyankâr zalimi bile beslersin,
Rahmetinle sarmışsın dört bir yanı,
Övgüye layık olan yalnız sensin.
Mazlumlar için Rahim ve Rahmansın
Dindirirsin akan gözyaşlarını.
Zalimler için celâl ve kahharsın,
Komassın onda mazlumun ahını.
Nurunla aydınlanır tüm kâinat,
Gecelerin örtüdür gündüzlere.
Kıldan ince, kılıçtan keskin Sırat,
Rahmetinle yol olur müminlere.
Nerde arasak sorsak sen ordasın,
Nasibi olanlar bulur yolunu.
Darda kalana kapılar açarsın,
Salihlerden ayırma ben kulunu.
Ahmet ALPTEKİN
Biz bu dağların köy çocuğuyuz,
Soğanı yumruğumuzla kırarız.
Toprak kokar bedenimiz, tenimiz,
Yanık çıkar türkü olur sesimiz,
Koçyiğidiz bilinmezmi yerimiz,
Biz bu toprağın yiğit çocuğuyuz,
Biz vatan uğruna can, can veririz.
Kavga dendimi ölesiye varız,
Dost olana biz de sadık yarız,
Havada kelebek gibi uçarız,
Biz bu toprağın yağız çocuğuyuz,
Biz kızdıkmı arı gibi sokarız.
Soframızı düz ovaya kuirarız,
Misafirsiz oturmaya korkarız,
Aç kimseler var mı diye sorarız,
Biz bu toprağın cömert çocuğuyuz,
Biz ancak misafirle doyarız.
Çatal, kaşık, bıçak nedir bilmeyiz,
Oturur bir kuzuyu elle yeriz,
Geride başka bir şey var mı deriz,
Biz toprağın pehlivan çocuğuyuz,
Biz ayranı bakraçlarla içeriz.
Mecnun olur çöle iner gezeriz,
Kerem olur yanar yanar döneriz,
Ferhat olur nice dağlar deleriz,
Biz kıraç toprağın mert çocuğuyuz,
Biz sevdikmi adam gibi severiz.
Kalleşe, namerde dönüp bakmayız,
Korkakları adam bile saymayız,
Boş gürültüye papuç bırakmayız,
Biz bu toprağın asil çocuğuyuz,
Biz gürledikmi gök gibi gürleriz.
Biz bu dağların köy çocuğuyuz,
Soğanı yumruğumuzla kırarız.
Ahmet ALPTEKİN
Bugün böyle mahzun,
Garip durduğuma bakmayın,
Sitemim var size,
Küsüm de ondan gülmüyorum.
Hayattan vazgeçtim sanmayın,
Hergün yeniden.
Yeniden diriliyorum.
Ama içimde bir hüzün var.
Geçmişe ait özlemim.
Eski günlerimi hatırladım.
Onun için ağlıyorum.
Kardeşlerim Belh ve Buhara,
Selam göndermez oldular.
“Kubbet-ül İslâm”dık bir zamanlar.
Nur saçardık o çağda.
Üç kardeş gibiydik alemi İslâmda.
Bizi kimler, niçin ayırdılar?
İlk Türk mührü bana vurulmuştu.
Bizans’a giden yol benden sorulmuştu.
Açılan kapısıydım Anadolu’nun,
Erenler bağının, Yesevi Yurdunun,
Gelen göçleri ben karşıladım.
Ev sahipliği yaptım onlara,
Yavrum diye bastım bağrıma
Onları ben ağırladım.
Ahlatlı olsunlar,
Burda kalsınlar istedim.
Çoğu konup göçtüler,
Yuvadan uçan kuş misali,
Bir bir terk ettiler beni.
Kimi Halep te kimi Şam’da,
Musul’da, Kerkük’te yerleştiler,
Kayı Boyu, Söğüt’tedir dediler.
Ya beşiğini salladığım,
Ertuğrulum. Osmanım nerdeler?
Gözüm yollarda yıllardır bekledim,
Bekledim ama dönmediler.
Van Gölü kabardı, taştı,
Sel gibi akan gözyaşlarından
Ne zamandır haber beklerim
Haber beklerim kardaşlarımdan
Alparslan’ı görürüm bazen,
Beyaz bir at üstünde
Şu karşı tepeden,
Abdurrahman Gazi’den,
Beni selâmlar.
Beni selâmlar, Malazgirt’te yatanlar.
Mezar taşlarıma bir bakın,
Orhundaki kitabeler gibidir.
Kümbetlerim Anadolu’ya serpilmiş,
Ecdat kokan toprağım,
Türkiye’nin tapu senedidir.
Depremler yıktı, yangın kavurdu.
Hazan esti külüm savurdu
Hiçbiri zoruma gitmedi.
Asıl beni vefasızlık vurdu.
Bundandır size sitemim,
Bunun için küsüm.
Eski günlerimi hatırlıyorum,
Kendime değil, size ağlıyorum.
Tapusuna sahip çıkmayan bir ülkenin,
Geleceğinden korkuyorum.
Kendime değil,
Size, size ağlıyorum.
Ahmet ALPTEKİN