Otuz Kırmızı Gül...
-Sevdiğim Kadına-
Güzel, otuz yıldır senin ardından
Ben koştukça sen bana el salladın.
Bir dakika gözüm çevirdiğim an
Beyaz mendil, kırmızı gül yolladın.
Gözlerini sürmeledim gök ile
Parçaları bütün ettim ek ile
Yola çıktım gökçe çiçek tek ile
Kara çaldım gocunmadın, alladın.
Can kurban eyledim sevdiğim dosta.
O dost ki can bilip otursun posta
O zaman kalır mı gönüller yasta?
Sen yeter ki “can” de, dilimde adın.
O günden bu güne bu gönül daim
Seninle var oldu, seninle kaim
Sensizlik içimde kavrulan saim
Mercan yüreğinde beni kolladın.
Ah toprağım, cihan süsüm, göz nuru
Sözlerin bal şeker, yüreğin duru
Aklıma gelmedi bunca yıl soru
İnandım, güvendim sevdiğim kadın.
Yüzüme bir kere gülmen haz olur
Seni sevdiğimi bilmen az olur
“Merhaba” diyerek gelmen yaz olur
Kaleli’nin siteminde muradın.
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Esen Gözlerin
Gözüne bakınca göz, tereddütte özünü
Görünce unutamaz hakkı gören gözünü
Çünkü gözler gözlere yüreğini anlatır
Çünkü gözlerde haslet gönülleri inletir.
Her seher yeli gibi gözlerinden her esen
Serinletir, ısıtır olsa bahara küsen
Sözlerin esen yelle hayallere uçurur
Gözlerin gözden alır gözden öte kaçırır
Yüreklere esmez mi gözlerinden esen yel
Bu gece çok mutsuzum, bu gece mahzunum bil.
Gönlüme esen sendin gözündeki sürurla
Hayaline sarıldım, seni öptüm gururla.
Başı bağlı, gök gözlü, etekleri kıvırcık
Katardan ayrı düşmüş kanadı kan sığırcık
Eteğinde yıldızlar hep dökersin ay güzel
Mümeyyiz gözlerine gök çekersin ay güzel
Kapıları sımsıkı kapatmışsın yüzüme
Azıcık kıymet olsun vermiyorsun sözüme
Hayal imiş meğerse gerçek gibi gördüğüm
Duygularım, hislerim, hayallerim kördüğüm.
Bir nadide kırmızı gül yolladım esene
Muhannet gözlerinde şimşek çaktı bu sene
Niyetin halis değil ve niyetin pak değil
Bu niyetle sevgili hakka varmak hak değil
Akıl ki kaybolunca mizan fizana gider
Fikir yarda sendeler, can bedende tın eder
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ
Onun Sevgisi....
__Ona MSN de irticalen dedim ki! _
Yıllar oldu sen gideli bilirsen
Yediğimiz aşımıza zam düştü.
Çiçeğimdin, umudumdun, arzum sen
Bina çöktü, başımıza dam düştü.
Ne sevmenin, ne sohbetin tadı var
Ne Ali’nin, ne Zülfikar adı var
Şimdi yâdımızda Deli Dudu var
Yollarımız Halep gibi, Şam düştü.
İster “oh” de, ister anla halimi
Bu ayrılık büker oldu belimi
Kapadım ağzımı, kıstım dilimi
Arsız gönül kurşunlara ram düştü.
Maviye meylettim, sarıya küstü
Mora gönül koydum, aka gün kesti
Duygularım bu kez zamansız esti
Deli poyraz kavuruyor sam düştü.
Kötü ne olacak iyilik baygın.
Artık sokaktaki kediler saygın.
Kapkaç dedikleri değilmiş soygun.
Sevgiye, saygıya buzlu cam düştü.
Melül, mahzun bakmak iyilik ise.
Neden sakalını kazıtır köse?
Böyle “iyi günler” sade desise.
Sen gideli gönlümüze gam düştü.
Artık azca düşüyorum hataya
Çünkü halim yazmıyorum siteye
Yavaş yavaş gidiyoruz öteye
Akıl, fikir, izan, idrak tam düştü.
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ
Deli Yar -ll-
“İnsan açken daha zavallıdır.
Bu yüzden daha içten yalvarır.
Namazı yemekten önce kılmalı…”
Tapista
Nasıl tarif etsem, nasıl anlatsam
Dillerde 'deli yar' denen kişiyi
Deyin dostlar nasıl kafamdan atsam
Her nefsi, her şerri yenen kişiyi.
“Her yemekten önce kılıp namazı,
Mutlak çoğa tahvil etmeli azı.”
Her daim dilinde şükür, niyazı
Gönül havuzunda dinen kişiyi
Sanırım seherden az daha erken
Mavi boncuk oldun dosta giderken
Ha bugün, ha yarın ötesi derken
Yüzünü canana dönen kişiyi
Zuhur ile zahir güler, son yanar
Dağda, derelerde duman don yanar
Kalemde “Deli Yar” özde kan yanar
Dersem üzer miyim gönen kişiyi
Hakikatten yana, halveti hakla
Ayağa taş değse gönlünü yokla
Yarabbi rahmet et kıyında sakla
Kötülük görünce sinen kişiyi
Kırklar ile yedi, yetmiş, onda mı?
Hak ayakta, gerçek mahzun zanda mı?
Gök kapalı aradığım tanda mı?
Yoksa candan cana inen kişiyi
Gönen: Nemli toprak
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ