Kentin İnsanı
KENTİN İNSANI
Şu bizim kent denen yerin insanı
Gönlünce bir güzel yaşar da gider
Sıkışsa bir yerde küçük suyundan
Bir tenha duvara işer de gider
İstemez tanrıdan bir evlat daha
Yetmiyor maaşı artıyor paha
Aklından geçerse bir avrat daha
Kırk yıllık eşini boşar da gider
Kırmızı ışıkta durmuyor çakal
Artık veresiye vermiyor bakkal
Oyun oynayacak kapalı lokal
Okkalı bir küfür döşer de gider
Ona ne çocuklar sokakta yatsa
Şirket iflas etse bankalar batsa
Belediye iftar koli dağıtsa
Bir çuval kapar, koşar da gider
Bir yıl hayın haylaz gezer dolaşır
Tartışmayı sevmez hemen damaşır
Ramazan tükenir Kadir yanaşır
Hocanın peşine düşer de gider
Hiç karşı gelmezsen bildiklerine
Sen de kıs kıs gülsen güldüklerine
Eğer göz yumarsan çaldıklarına
Akşamüstü eve şişer de gider
Sapacalı işte bizde kent budur
Çocuğunu kolejlerde okutur
Parkta çimler solgun, ağaçlar bodur
Kentli bu gidişe şaşar da gider.
SAPACALI BEKİT YAŞAR
Bekir YAŞAR Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Erenler Ne Dediler
ERENLER NE DEDİLER
Aklım bana yünden kilim dokusak
Bade içip bülbül gibi şakısak
Şu Kur-an’ı Türkçeleyip okusak
Günahını sevabını sor dedi
Kaygusuz der: Bak acemi dervişe
Bir şey denmez Hakk’a gönül vermişe
Sorsam dedim Taptuk denen ermişe
Bana sorma, git Ahi’ye sor dedi
Ahi Evren örgütünü örüyor
Bacılar da Bacıyan’a giriyor
Gizli değil, dünya bunu görüyor
Git sorunu sen Bektaş’a sor dedi
Hacı Bektaş dile geldi hu deyip
Yol gösterdi, akıl duru su deyip
İnsan kutsal, en doğrusu bu deyip
O da erdi, git Yunus’a sor dedi
Yunus diyor: Göz dikmişler ilime
Yaban sözler kök salmışlar dilime
Töre göçmüş, moda hâkim belime
Git Sivas’a Pir Sultan’a sor dedi
Sultan dedi: Sen gelmişsin kanmaya
Hazır mısın darağaca konmaya?
Hiç gerek yok, diri diri yanmaya
Bu soruyu sen Mansur’a sor dedi
Mansur darda, Bağdat yanık kokuyor
Sokaklarda kardeşkanı akıyor
Molla yine bildiğini okuyor
Ben diyemem, Nesimi’ye sor dedi
Nesimice kıpırdandı yerinden
Hazır mısın soyunmaya derinden?
Bu yol çetin, vazgeçtin mi serinden?
Bu soruyu bir ozana sor dedi
Karacoğlan yorgun düşmüş çok hasta
Sevdiğini bulamamış da yasta
Çok söylemiş, söylemede pek usta
Bunu bir de sen Veysel’e sor dedi.
Veysel Baba toprak deyip övüyor
Versin diye kazmayınan dövüyor
Her vuruşu hedefine değiyor
Bir kerede bir abdala sor dedi
Abdal Musa söylüyordu özünü
Aydınlığa çevirmişti yüzünü
Yurt eylemiş Elmalı’nın düzünü
Bu soruyu Mahsuni’ye sor dedi
Ol Mahsuni sazı aldı eline
Sözcükleri kayıtladı teline
Bu bir gerçek bundan böyle biline
Tanrı hep dilleri biliyor dedi.
Hayyam serhoş, içmiş üzüm suyunu
Kendin kazıyorsun kendi kuyunu
Sapacalı artık boz bu oyunu
İç, yanıntın sen aklına sor dedi
SAPACALI BEKİR YAŞAR
Bekir YAŞAR
Kına Yakın
KINA YAKIN
Habil ve Kabil’le başlar ilk kavga, ilk cinayet
Göksel bir kitabe yontuldu beyinlere
Sonu hiç gelmeyecek korkarım bu vahşetin
Karanlıklar yazıyorlar bilerek
Unutturmak için her şeyi
İbadet hazzıyla ibadet gibi sürekli
Yarasalar bile gördü gerçeği
Aydınlar göremedi
Her eli silah tutan yazar
Her eli kalem tutan avcı oldu
Bir şeyler yazdı, sildi, karaladı
Bir şeyler çaldı kalemiyle
Barıştan, mutluluktan, eşitlikten
Her eli kalem tutan bir şeyler ekledi savaşa, sömürüye
Bitmesin diye ezinç
Yenilgi = mağlubiyet uğursuzu
Yengi = galibiyet, zafer, utku.
Çoğalt sonsuz sayıda
Kalem zaferler kutsadıkça
Fatihler ilahlaştı
Fetih işgaldi
Oysa fatih katil
Bağdat düştü aydınlar, Bağdat düştü!
Kutsadı kanı, kiri kalem
Kalem kustukça kustu ak kâğıda
Irzına geçildi kadının
Irzına geçildi barışın
Kalemler kadeh tokuşturdu
Çocukların kanı içildi
Bağdat düştü, gözünüz aydın!
Kına yakın her yerinize
SAPACALI BEKİR YAŞAR
Bekir YAŞAR
Utanmayan Utanmaz
UTANMAYAN UTANMAZ
Cumhuriyet selam durdu çarşafa
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Karga güldü bu yanlışa bu gafa
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Siyasette birbirini yiyenler
Devrimlerin bekçisiyiz diyenler
Bizden biri oldu çarşaf giyenler
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Okullarda hep şeriat okumuş
Kaç senedir kara çarşaf dokumuş
Bu bayrakta altıncı ok yokumuş
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Güvendiğin gençlik hani nerede?
Bundan sonra kalan oklar sırada
Gerçek halkçı ikara bir derede
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Birkaç dönek yaşıyorsa yuvada
Devrimciyim demek yetmez davada
Tüm kazanım duman olur havada
Ben utandım, utanmayan utanmaz
Sapacalı yoğurt denmez kefire
Ne söylersen övgü olur kâfire
Söz tükenir umut kalır küfüre
Ben utandım, utanmayan utanmaz
SAPACALI BEKİR YAŞAR
Bekir YAŞAR