Eğitim Sitesi

Amatör Çocuk Masalları - Kısa Masallar, Hikayeler, Öyküler

Amatör Çocuk Masalları - Kısa Masallar, Hikayeler, Öyküler

Çirkin Peri ( Asya )

cirkinpHiç çirkin peri mi olurmuş, diyebilirsiniz ama vardı. Merak ettiyseniz hadi okuyun. Bir zamanlar bir ada varmış. Bu adada masal kahramanları, hayali arkadaşlar ve çizgi film karakterleri yaşıyormuş. Bu adaya bu yüzden 'Sihirli Ada' denirmiş. İşte Çirkin Peri de burada yaşıyormuş. Ama o, ne bir hayali arkadaşmış, ne çizgi film veya masal karakteriymiş. O normal biriymiş. İsminde peri geçtiğine bakmayın, kanadı bile yokmuş. Ve çok çirkinmiş. Bu sebeplerden dolayı kimse onunla arkadaş olmuyormuş. Zavallıcık çok üzülüyormuş. Aslında çok iyi kalpli ,iyi niyetli fedakar bir arkadaşmış. Birgün ormanda yürüyüş yapmaya çıkmış. Ters dönmüş bir kaplumbağa görmüş. Minik kaplumbağa:

 

-İmdat! Yardım eden yokmu? Diye bağırıyormuş.

 

Peri onu görünce hemen yanına gitmiş. Onu düz çevirmiş. Sakinleşmesi için onu sevmiş, su ve yiyecek vermiş. Kaplumbağanın ağlaması durmuş, kendisine yardımcı olan kişiye bakmak ve teşekkür etmek istemiş. Başını kaldırınca, Çirkin Peri'yi görmüş. Çok şaşırmış. Çünkü çirkin periyle ilgili birçok söylenti duymuş; çok kötü biriymiş, hep başkalarının eşyalarını alırmış. Minik kaplumbağa:

 

-Merhaba ben Tosi. Bana yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim. Fakat ben sizin hakkınızda çok kötü söylentiler duymuştum. Siz aslında çok iyi biriymişsiniz. Niçin sizin hakkınızda böyle şeyler uydurmuşlar?

 

Çirkin Peri:

 

-Rica ederim Tosi. Ben bir masal kahramı falan değilim , normal biriyim ve bu yüzden beni sevmiyorlar...demiş.

 

Tosi:

 

-Ben sizi çok sevdim. Herkese sizin gerçekte ne kadar iyi biri olduğunuzu anlatacağım. Bu arada , sizin adınız artık Çirkin Peri olmasın, başka bir isim bulalım. Şeker Peri olsun mesela, nasıl hoşunuza gitti mi?

 

-Evet çok teşekkür ederim Tosi!

 

O günden sonra kaplumbağa olanları herkese anlatmış ve insanlar arkadaş seçerken dış görünüşe değil, karaktere bakmışlar...

 

Yazan: Asya

Cambaz Kız ( Mevlüde )

Bir varmış, bir yokmuş. Herkesin kendince bir işi varmış. Kimi kürek, kazma ile; kimi okuyup yazma ile iş yaparmış. Demir döven, duvar ören, çift süren; halı, kilim, bez dokuyan; sürü haydayan; geçimini sağlamak için ille de canıyla oynayan kişiler varmış. Canıyla oynayan anlamındaki can-baz sözü, ağızdan ağıza dolana dolana cambaz olmuş. Bırakalım onu bunu da masalımıza bakalım.

Bir zamanlar, gezici bir sirkte cambazlık eden bir baba varmış. Yedi sekiz metre yükseklikte, iki direk arasına gerilmiş telin üstünde, denge sağlamak için ince uzun bir sopa elinde, yürüyerek gösteriler yaparmış.

Gel zaman, git zaman cambaza ilgi azalıp ailesi yoksullaşmaya başlamış. Baba, kara kara düşünür olmuş. Bunu gören kız: "Tele ben de çıkayım, birlikte gösteri yapalım. Çocuklar daha çok ilgilenir."demiş.

Baba "Daha sen altı yaşındasın, olmaz!"demişse de kız ısrar etmiş. Annede kızına katılınca baba kabul etmek zorunda kalmış.

Baba kızın gösterisi ağızdan ağıza, kulaktan kulağa yayılmış. Günü, saati gelmiş; çadır hıncahıç izleyiciyle dolmuş. Sunucunun sesi duyulmuş:"Günlerdir beklediğiniz an geldi. İlk kez cambaz ve kızı birlikte tele çıkıyorlar! Lütfen çıt bile çıkarmadan sessiz izleyiniz!" küçük kız önde, baba arkada tel üstünde yürümeye başlamışlar. kız, yolun yarısına gelmiş. İzleyiciler adeta nefeslerini tutmuşlar,heyecan durakta!... Tam bu sırada izleyici çocuklardan biri, ağzındaki sakızı "pat" diye patlamasın mı?... Sesten ürken cambaz kız, dengesini yitirerek sağa sola yalpalayıp "Hiii" çığlıkları arasında düşmüş. Korkmayan tek kişii babasıymışş. O, telin altında gizli can kurtaran ağını biliyormuş. Kız, bu olayı gösteriye çevirmiş, artık her seferinde yolun ortasına gelince düşermiş. :)

Ayşe İle Fatma ( HAZAL CENGİZ )

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur zaman içinde bir köy varmış bu köyde Ayşe ile annesi de yaşamaktaymış. Ayşe'nin babası o doğmadan önce ölmüş. Ayşe ile annesi çok fakirlermiş, bir gün annesi Ayşe'ye ormana gidip odun al demiş Ayşe de annesini hiç kırmazmış ormana doğru yola çıkmış ve bir ağaç görmüş. Ağaç Ayşe'ye;

- Beni kırk yıldır hiç kimse sulamadı beni sular mısın? Demiş. Ayşe;

- Elbette, doğamıza ve canlılara zarar vermemeliyiz, demiş ve oradaki nehirden su almış ve ağacı sulamış. Ağaç Ayşe'ye teşekkür etmiş ve yola koyulmuş Ayşe sonrada kırık dökük bir çeşmeye varmış. Çeşme de ona beni temizle, onar gün gelince soğuk suyumdan içersin deyince Ayşe onun dediğini de yapmış ve sonrada yola koyulmuş derken her tarafı küllerle kaplı bir fırın görmüş ve isteği üzerine onuda temizlemiş. Sonrada tatlı sevimli bir koyun ile atı da temizledikten sonra çok yorulan Ayşe kız bir ağacın altında uyuyuvermiş. Sonra kalktığında birde ne görsün Ayşe'nin temizlediği at gelmiş ve çok temizmiş at Ayşe'ye sen bana ve diğer arkadaşlarıma yardım ettin sırtıma bin de seni eve götüreyim demiş. Ayşe kız çok yorgun olduğu için ata binmiş ve yola koyulmuşlar sonunda Ayşe fakir evine geri dönmüş. At dur demiş Ayşe beklemiş ve at ona bir sürü altın vermiş sen bize yardım ettin sen ve annen ömrünüz boyunca sağlıklı ve huzurlu yaşayın demiş ve at gitmiş Ayşe ile annesi çok mutlu olmuşlar ve hayatları boyunca mutlu sağlıklı ve zengin olarak yaşamışlar.

 

Fatma ve annesi onları çekememiş, annesi Fatma'ya sen de ormana git demiş Fatma gitmiş yolda bir ağaç varmış ağaç beni kırk yıldır hiç kimse sulamadı şuradaki nehirden bana su dökermisin Fatma onu terslemiş banane bee ben senin hizmetçinmiyim diye bağırmış ve sonra da yolda kırık dökük bir fırın görmüş fırın beni tamir edermisin demiş fatma fırınıda terslemiş hayır tamir edemem demiş ve fatma yoluna devam etmiş sonrada bir çeşme görmüş ve çeşme ona beni tamir edermisin demiş fatma diğerlerini terslediği gibi çeşmeyi de terslemiş hayır tamir edemem deyip yoluna devam etmiş. Yolda tatlı koyun ve at görmüş koyun ve at bakımsızmış Fatma'ya bizi yıkarmısın demiş Fatma hayır diye bağırmış ve at Fatma'ya bizi temizlemedin ama yinede atıma bin ve seni evine götüreyim demiş Fatma ata binmiş ve evine varmış ama at yılan çıkarmış doğamızı temiz tutmalıyız demiş ve fatma ile annesini yılanlar öldürmüş ayşe ile anneside zengin ve mutlu bir hayat yaşamışlar.

Bilim İnsanı Oldum ( IRMAK DEMİRHAN )

Okula geldim .Öğretmen bir ödev vermişti.Konusu bir icat bulmakta ben de 2 tane icat buldum.okuma sırası bana gelmişti.Ayağa kalkıp okumaya başladım. Arkadaşlar ben 2 tane icat buldum ilk birincisini okuyacağım dedim ve başladım.Bugün sizlerle şöyle bir icat yapacağız.Yapacağım icat iş bulamayanlar için.Bir tablet bulanacak her yerde bulunan bu tablette boş işler ve numaraları yer alacak.Böylece işsiz kalmayacak.İkincisi ise beyin büyümesi olanlar için.O hastalık için bir iksir olacak böylece kimse hasta olmayacak . bunları okuduğumda sınıfta kocaman bir alkış koptu . bu kadar güzel düşüncelerim olduklarını duyunca öğretmenim ve arkadaşlarım beni tebrik ettiler. başka hikayelerde görüşmek üzere.

Yaralı Kuş ( IRMAK DEMİRHAN )

Günler günleri aylar ayları kovalamıştı. Sonunda kış geldi. Okuldan dönüşte eve gelirken kanadı kırılmış tatlı bir kuş gördüm. Anneme götürdüm. Çünkü annem veterinerdi. Kuşun kanadını sarmıştı. Durumu da çok iyiydi. Sevinmiştim. Ben Anneciğim kuşcağız bu soğukta yaşayamaz donar ve ölür o yüzden bizde kalsın lütfen hem de karnını doyurmuş oluruz dedim. Annem ise tamam canım sen ona yuva yaparsın yaza kadar bizde durabilir dedi. Ona yuva yaptım kanadı 2 3 güne kalmaz iyileşti. Onla oyunlar oynadık. Ve birbirimize çok alışmıştık. Yaz geldi aslında kuşun gitmesini istemiyordum. İçimden keşke gitmese diyordum. Ama onun da özgürlük hakkı vardı ve onu bıraktım. Arkasından el salladım. Beni unutma dedim. Okullar başlayınca da bunu öğretmenlerime ve arkadaşlarıma anlatınca beni tebrik ettiler. Yani hayvanları sevip onlara yardım edelim bunu sakın unutmayın başka hikayelerde görüşmek üzere.

Oduncu Ve Orman ( Ravza KORKMAZ )

Bir zamanlar küçücük kulübesinde yaşayan bir oduncu varmış. Bu oduncu ormandaki yaşlı ağaçları kesip, kestiği odunları şehirde satıp geçimini sağlarmış. Ancak bu oduncu ağaç keserken sadece yaşlı ağaçları kesermiş. Günlerden bir gün oduncu artık yoksulluktan bıkmış. Ne zaman rahat yaşayacağım diye günden güne düşünür olmuş. Bir gün oduncu yine ormanda odun kesiyormuş. Sonunda yoksulluktan nasıl kurtulacağını bulmuş. Kendi kendine: Ben neden bunu daha önce düşünemedim ki? Yoksulluktan kurtulmam için sadece yaşlı değil bütün ağaçları kesersem daha çok param olur ve artık hiç yoksul kalmam demiş. O günden sonra oduncu sadece yaşlı değil bütün ağaçları kesmeye başlamış. Hatta kestiği ağaçların yerine fidan bile ekmiyormuş oduncu. Bu yüzden ormandaki ağaçlar günden güne azalıyormuş. Oduncu yine bir gün ormana gittiğinde hiç ağaç kalmadığını görmüş. Hemen kulübesine gidip topladığı odunları şehirde satmış. Gerçekten de hayal ettiği gibi birsürü parası olmuş. Oduncu ilk önce bir köye yerleşmiş. Daha sonra kendine bir ev almış. Birkaç gün sonra köyün ağasının kızıyla evlenmiş. Oduncu daha çok param var diye paradan uçurtmalar yapmaya, nehirlere taş yerine altınlar atmaya başlamış. Köylülerle artık "fakirler" diye onları azarlamaya başlamış. Köylüler bu duruma çok üzülüyorlarmış. Bir gün oduncunun tamamen parası bitmiş. Tabii oduncu artık fakir olduğu için ağanın kızı hem oduncudan ayrılmış hem de oduncu fakir kalmış. Paralarla birlikte ev de gitmiş tabii ki. Oduncu köylülerden kendisi için yardım istemiş. Ama köylüler hiç oralı olmamış. Ona yaptığı kötülükleri anlatmışlar. Oduncu kendinden utanmış. Eski küçük kulübesine geri dönmüş. Tabii orman diye bir şey kalmayınca da yaptığı cimriliği hayatıyla ödemiş.

# Amatör Kısa Masallar Ekleyin

Diğer Amatör Kısa Masallar

1 [2]3 4 5 6 ... Son Sayfa

Bu bölümde içerik olarak kısa olan masallar ve amatörce yazılmış masallar yer almaktadır. Amatör masallar (saçma da olsa) yazan kişileri teşvik amacıyla yayınlanmaktadır. Siz de yazdıklarınızı masal Amatör Kısa Masallar Ekle bölümünden yayına ekleyebilirsiniz.

Amatör Çocuk Masalları - Kısa Masallar, Hikayeler, Öyküler için 53 içerik