Eğitim Sitesi

Amatör Çocuk Masalları - Kısa Masallar, Hikayeler, Öyküler

Amatör Çocuk Masalları - Kısa Masallar, Hikayeler, Öyküler

Hezarfen Ahmet Çelebi ( İREM ÇAKMAKOĞLU )

Bir varmış, bir yokmuş. Bir adam varmış adı ise Hezarfen Ahmet Çelebi ‘ymiş. Bir gün Hezarfen havada uçan kuşları görmüş ve insan da kuşlar gibi uçmalı demiş. Hezarfen bir gün yine düşünürken biri kapıyı çalmış. Hezarfen’in arkadaşıymış bu kişi. Arkadaşı:

- Hezarfen ne yapıyorsun?

- Düşünüyorum demiş. Arkadaşı:

- Yine ne düşünüyorsun demiş. Hezarfen:

- Uçmayı düşünüyorum.

- Nneeee! Bu çok tehlikeli.

Hezarfen arkadaşının sözleri dikkate almamış. Hemen eline kağıt kalem almış ve iki tane kanat tasarlamış. Kanatları tasarlarken de arkadaşına şöyle demiş:

- Ben uçmayı düşünürken insan ve kuş arasında bağlantı kurdum. Kanatları tasarlarken ise insan vücudunu kaldırabilecek büyük kanatlar tasarladım.

- Arkadaşı, Hezarfen'e bunu yapmaması gerektiğini ne kadar söylese de Hezarfen hiç birine aldırış etmemiş.

Kanatları tasarladıktan sonrada Galata Kulesine çıkarak koskoca kanatları iki koluna takmış ve Galata Kulesinden kanatları çırparak kendini aşağıya atmış. İlk uçmayı bulan kişi olarak tarihe altın harflerle adı yazılmış.

Günümüzde uçmak için artık daha teknolojik ürünler var. Uçak helikopter gibi bir çok ulaşım aracıyla seyahet edebiliyoruz.

 

Dertsiz Çoban ( Sümeyye Özlem Göçer )

Adamın birisi, bir gün, durup dururken kör olmuş. Çaresiz bir şekilde doktor doktor dolaşmaya başlamış. Ancak gittiği tüm doktorlar adamın neden kör olduğunu “Gözlerinde bir hastalık yok ama görmüyorsun, biz senin durumundan bir şey anlayamadık.” diyerek cevap verip adamı tedavi edememişler…

 

Doktorlardan umudunu kesen adam, derdine çare aramak için dünyayı dolaşmaya başlamış…

 

Gittiği bir dergahta kör adama; "Bak efendi, sen bu derdinden kurtulmak istersen, hayatta hiçbir derdi olmayan bir adam bulacaksın, onun üzerindeki gömleği gözlerini süreceksin, böylece gözlerin tekrar görmeye başlayacak” denmiş.

 

Bu söz üzerine adam yine yollara düşüp koca dünyada dertsiz birini aramış durmuş…

 

Günün birinde, bir dağda bir çoban olduğunu ve onunda hiçbir derdinin olmadığını öğrenmiş. Ve hemen söylenen o dağa doğru yol almış. Denildiği gibi dağda çobanı bulmuş, derdini anlatmış, demiş ki: "Eey çoban; duydum ki senin bu dünyada hiçbir derdin yokmuş, doğru mu?" Çoban mahçup bir sesle ‘yoktur’ diyerek yanıtlamış adamı. "Allah’a şükür benim hiçbir derdim yoktur." Kör adam sevincinden ne yapacağını şaşırmış, onca zamandır beklediği an gelmiş çatmış, gözlerinin görmesini artık çok az bir zaman kalmış… Kör adam konuşmasına devam etmiş:

"Çobanım, canım çobanım, gömleğini hele bir çıkarda, çıkarda gömleğini gözlerime süreyim, gözlerime süreyim ki bende görebileyim…" Çoban cevap vermiş; "İyi ama benim gömleğim yok ki!"

Çoban dertsiz olmasına dertsizmiş ama, bir gömleği de yokmuş…

Uzaya Yolculuk ( Muhammed cuban 6/A )

Can ve üç arkadaşı Alaca karanlıkta deniz kenarında durmuş gökyüzünü seyrediyorlar.

Uzaktan bakıldığında kaygılı oldukları anlaşılıyordu. Güneş az önce batmış, gökyüzündeki birer yıldızları sanıyorlardı.

Can:

- Pırıltı görmeyeli uzun zaman oldu, dedi.

Diğerleri sustular. Verecek bir cevapları yoktu, yukarı bakmaktan boyunları ağrıyan arkadaşlardan

Sinem:

- Bir şeyler yapmalıyız dedi.

Bora umutsuz bir sesle:

-Ne yazık ki beklemekten başka çaremiz yok, dedi.

 

BÖLÜM 2

 

İki Ay Sonra

Dört arkadaşın komşularının üzerinden iki ay geçmiş. Pırıltıdan hala bir haber alınmamıştır. Gökyüzünde her zamanki yerinde parlamıyordu artık. Yeryüzündeki dört arkadaşını da ziyaret etmiyordu.

Can, Bora, Sinem ve Doğan derslerinden arta kalan tüm zamanlarında canların evinde toplanıyorlar. Pırıltı'yine tanıdıkları günden bu yana Can'in odası toplantı odasına dönmüştü.

İnatçı Hırsız ( Yusuf Emir GÖKSOY )

Bir hırsız,hırsızlık yapmaya çalıştığı evi bekleyen köpeğe kızdı. Hırsız bir gece evi sakin ve sessiz gördü.Biraz zengince süslenmişti.Çite tırmanarak oraya yaklaştı.Ancak,kızgın kocaman bir köpek,evin duvarının içindeki yerinden ayrılarak hırsıza saldırdı.Adam duvardan atarak kendisini kurtardı.Yere çarptıktan sonra çok acı hissetti.Hırsız ikinci gece eve başka bir yerden atladı.Fakat köpek yine ona bütün gücü ile saldırdı.Hırsız üçüncü gün yer değiştirerek yine eve atladı.Azgın köpek , iki gece önce olduğu gibi yine onu gözetliyordu.Hırsız bu köpeğe karşı iyice kinlendi.Kendisi gibi inatçı hırsızlara,meydan okumaktan vazgeçmesi için, ona öyle bir ceza vermeliydi ki bu, bütün köpeklere ibret olmalıydı. Hırsız bu köpekten intikam almak için, kötü kalbini dolduran kinini, öfkesini almak için birçok vesile düşündü.Onu, ucunda ağır demir bulunan bir sopa ile dövmeyi, karnına hançer saplamayı,ona zehirli yemek vermeyi düşündü.Fakat... Hayır... Kötü hırsız gülümsedi.Ona,ölmeden önce uzun sürecek bir işkence yapacaktı.İyi bir et parçası getirdi,içine uzun ,keskin bir iğne koydu ve çitin arkasından köpeğe attı.O anda,evi duvarının arkasından geçmekte olan ev sahibi,et parçasını buldu.Ev sahibi,et parçasını ve içindeki iğneyi gördü.Öfkeli bir şekilde köpeğini eve aldı.Hırsız ses olmadığı için tırmandı ve atladı ayağına et parçasında ki iğne ayağına battı ve yere düştü evin sahibi onun sesini duydu ve polisi aradı.Polis hırsızı karakola götürdü.Ve hırsız sahibi kendi kazdığı kuyuya kendi düştü.

Sinekler İle Bal Peteği ( İdris ÜŞÜR )

Bir gün bir gurup sinek üzerinden bal damlayan bir bal peteği bulmuşlar Onu görür görmez de hiç düşünmeden bi raz bal yemek için peteğe doğru hızla uçmuşlar. Bal o kadar tatlıymış ki hepsini bitirene kadar yemeye devam etmişler. Bu arada sineklerin minik bacakları o şeker gibi bala yapışmış.Bal peteğine öylesine kuvvetli bir şekilde yapışmış kendilerini kurtarmaları imkansızmış.Bu hazinenin içinde boğulmak üzereyken şöyle bağırmışlar.

Hepimiz burada ölüp gideceğiz yazık bize. Bu lezzetli balı bir seferde yemek istediğimiz için buraya sıkışıp kaldık.Açgözlü davranmasaydık böyle olmazdı.

Mısır Tarlasında ( Melek Aydın )

Köyün birinde genç bir kız yalnız başına Mısır Tarlasında çalışırken, kolunu bir mısır kabuğu kesmiş. Kesik bayağı derinmiş. Kolunda şiddetli bir kanama başlamış. Kızcağız da kan görmeye dayanamazmış. Hemen oracıkta, olduğu yere bayılıvermiş. Bir süre sonra ayrılmış ve evine dönmüş. Ardından epey bir zaman geçmiş. Kızın yarası kapanmış ama kolu şişmeye başlamış. Sürekli bir karıcalanma hissi varmış. Kesiğin olduğu yerde. Durum böyle oluyunca, kızı doktora getirmişler. Doktor muane etmiş, ama bir şey bulamış. Kesiğin mikrop kapandığını, bunun sonucunda da deri altında ihitap oluştuğunu düşünerek, şiş bölgeyi kesip içindeki ihitabı akıtmaya karar vermiş. Şişkin yere neşteri vurmasıyla kızın kolundan binlerce minik akrep dışarı sıçramış Tabii kız oracıkta kafayı yemiş! Meselelerin aslı sonradan anlaşılmış. Meğer Mısır Tarlasında kız baygılken, bir akrep kızın kesik koluna yumurtalarını bırakmış. Minik akrep yavrularını da yumurtalarından çıkmış ve kızın kolunda gelişmeye başlamış. Gerisinde mağlum işte, kızcağız hala akıl hastanesinde,

"Kolum şişti, kolum şişti" diye dolaşıyormuş...

# Amatör Kısa Masallar Ekleyin

Diğer Amatör Kısa Masallar

İlk Sayfa ... 3 4 [5]6 7 8 ... Son Sayfa

Bu bölümde içerik olarak kısa olan masallar ve amatörce yazılmış masallar yer almaktadır. Amatör masallar (saçma da olsa) yazan kişileri teşvik amacıyla yayınlanmaktadır. Siz de yazdıklarınızı masal Amatör Kısa Masallar Ekle bölümünden yayına ekleyebilirsiniz.

Amatör Çocuk Masalları - Kısa Masallar, Hikayeler, Öyküler için 53 içerik