1. Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitmek, izlemek.
"Evini öğrenmek için, eve kadar takip etmekte kararlıydım."
2. Belli bir yöne gitmek.
"Bu dereyi takip ederseniz onun tarlasına ulaşırsınız."
3. Uymak.
"Modayı yakından takip etmek isterim."
4. Bir şeyi izlemek.
"Sonunda o saçma diziyi takip etmekten vazgeçti."
5. Dikkatle dinlemek, anlamak
"Cumhurbaşkanının konuşmasını takip etmek için salona girdik."
6. Kovuşturmak.
"Yoksul ailelerin durumlarını takip etmek lazım."
7. Hemen arkasından gelmek.
"Takip etmekte zorlanmışsın."
8. İzinden gitmek, uymak.
"Hoca, Kur'an okurken hepimiz sessizce takip ediyorduk."
9. Geri çekilmekte olan düşmanı yok etmek için arkasından gitmek.
"Özel harekat ekipleri kaçan militanları Takip etmekteydi."
Okunma: 389
Küçük harfle, sayı ve noktalama işareti kullanmadan arama yapın...
Tanımı:Çoğunlukla gerçek anlamından ayrı bir anlam taşıyan, en az iki sözcükten oluşan kalıplaşmış söz ya da sözcük grupları.eş.Tabir. Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı bir anlamı olan, ilgi çekici bir anlatımı bulunan, ifadeyi daha zengin kılan, iki veya daha fazla kelimeden meydana gelen, kalıplaşmış söz topluluklarına "deyim (tabir)" denir.