Tel takınmak
Tel takınmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2023-07-20 23:21:06
Sevincini aşırı davranışlarla gösterenler için kullanılan bir söz.
"Tel takınmış, beklediği haberi aldı demek."
"Sakin ol, tel takınıp bizi millete rezil etme."
Edebini takınmak
Edebini takınmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-11-06 19:20:55
Terbiyeli davranmaya başlamak.
"Benimle konuşacaksan önce edebini takınmalısın."
"Edebini takın, baban yanında adamla düzgün konuş."
Edep: Terbiye, incelik.
Vaziyeti takınmak
Vaziyeti takınmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-02-20 02:57:52
Herhangi bir tavır takınmak.
"Savunma vaziyeti takınan askerler kuş uçurtmuyordu."
Teller takınmak
Teller takınmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-02-28 21:33:25
Aşırı derecede sevinmek.
"Bir maç kazandık diye teller takınmana gerek yok."
... vaziyeti takınmak
... vaziyeti takınmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2023-07-07 20:01:39
Herhangi bir tavır takınmak.
"Savunma vaziyeti takınmışlar."
Yüz takınmak
Yüz takınmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-02-19 19:22:27
Yüze verilen biçimle bir duyguyu belirtmek.
"O kadar iyilik yapıyoruz hala yüz takınıyor bize karşı."
Boynuz takınmak
Boynuz takınmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-11-30 23:11:15
Karısı başka bir erkekle ilişki kurarak aldatılmak.
"Eşinin boynuz takınmasına yol açacak hali yok."
"Eşin iyice yoldan çıktı, boynuz takınmayı mı bekliyorsun?"
Tavır takınmak
Tavır takınmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-12-10 18:50:50
Belli bir durum ve davranış biçimini benimsemek.
"Ağabeyim bana niçin karşı tavır takındı bilmiyorum."
"Sana karşı tavır takınmak zorunda bırakma beni."
"Benimle konuşmuyorsun, neden böyle tavır takındın?"
"Düşünmekle kalmadı, bilmiş tavırlar takınarak usta olduğunu göstermeye çalıştı."
Birine tavır takınmak
Birine tavır takınmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-12-10 18:30:03
Birine karşı mesafeli davranmak, uzak durmak.
"Üç gündür bana tavır takındığının farkındayım."
"Öğretmen, çok konuşuyoruz diye bize tavır takınmıştı."
"İstediği telefon alınmayınca, babasına tavır takınmaya başladı."
