Bir şey, birinin zihnini bulandırmak
Bir şey, birinin zihnini bulandırmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-12-01 01:42:23
1. Kuşkulandırmak, şüpheye düşürmek.
"Söz edip senin zihnini bulandırmak istemem ama ona pek güvenme."
2. Düşünemez hâle getirmek.
"Saçma sapan konuşarak, çocukların zihnini bulandırma."
Zihnini bulandırmak
Zihnini bulandırmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-12-01 01:40:35
1. Kuşkulandırmak, şüpheye düşürmek.
"Zihnini bulandırmak istemem ama ona pek güvenme."
2. Düşünemez hâle getirmek.
"O şekilde konuşarak, çocukların zihnini bulandırma."
Kafayı bulandırmak
Kafayı bulandırmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2022-09-15 20:22:08
Önceki düşünceleri altüst etmek, değiştirmek.
"Yanlış örnekler verip çocukların kafasını bulandırma."
"Böyle konuşup bizim kafayı bulandırmaya çalışıyorsun."
"Çocuğun kafayı bulandırma, istiyorsa yapsın."
"Böyle bir açıklama seçmenin kafayı bulandırır."
Mide bulandırmak
Mide bulandırmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-03-18 05:01:49
1. Kusacak bir duruma getirmek.
"Sinek küçüktür, ama mide bulandırır."
"Midemi bulandırdı, daha fazla yiyemeyeceğim."
2. Kuşkulandırmak.
"Böyle konuşarak, insanların midesini bulandırıyorsun."
Suyu bulandırmak
Suyu bulandırmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2017-10-14 04:42:05
İyi, olumlu, yolunda giden bir işi art niyetle karıştırmak.
"Sen de suyu bulandırmasan olmaz değil mi?"
"Buraya gelmiş, suyu bulandırmaya çalışıyor."
Sinek ufak ama mide bulandırır
Sinek ufak ama mide bulandırır deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2023-05-29 19:52:03
Sevimsiz bir iş, davranış, kuşkulu bir durum ne denli önemsiz, ne denli zararsız olsa da insanın mahcup duruma düşmesine yol açar.
"Bu hiç iyi olmadı, sinek ufak ama mide bulandırır."
Gönül bulandırmak
Gönül bulandırmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-03-26 06:55:15
1. Mide bulandırmak.
"Bu yemek, gönül bulandırmaktan başka işe yaramaz."
2. Kuşkulandırmak.
"Saçma sapan konuşup , gönül bulandırma."
3. Rahatsız etmek.
"Hakkınızda işittiklerim gönlümü bulandırmaya başladı."