Yaşlılık Şiiri | Şeyhmus SEVİLMEZ
Yaşlılık
Günler günleri kovalarken, zamanda ilerliyor
Dün daha çocuk iken, bu gün baba oluyor
Dertler kederler sırtına bindikçe de biniyor
Akrep yelkovan dönerken, insanda yaşlanıyor
Eski gülücükler nerde, suratlar somurtuyor
Yüze çizgiler girince, saçlarda ağarıyor
Aynalar düşman artık, bizi genç göstermiyor
Yaşlandık mı gerçekten yoksa, aynalar mı yalan söylüyor
Yılları horca harcarken, günler değerleniyor
Günleri bir yana bırak, saniye önemseniyor
Torunu kucağa alınca, bir de dede oluyor
Bunca tedirginlik neden, Ölüm mü yaklaşıyor...
Şeyhmus Sevilmez
Şeyhmus SEVİLMEZ Şiirleri Yaşlılık Şiiri çocuk şiirleri okul şiirleri eğitici şiirler öğretici şiirler amatör şiirler şiirlerimiz öğrenci şiirleri belirli gün ve haftalar şiirleri
Yaşlılık Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Yaşlılık Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer Yaşlılık - Gençlik Konulu Şiirler
Ah Yaşlılık
Aynalar yansıtır kar beyaz sakalı,
Çamur banyosunda makyajı pahalı...
Keli güneş gibi kırıtır havalı,
Zaman tünelinde gezinirce sanki...
Belinde ağrılar ayağı son gazi,
Horca kullanılmış, bir subay gibi Nazi...
Yinede umuttur, hüzündür fantezi!
Kulağında çınlar, gençliktir şok yankı...
İçine bir girsen hazan yağmurları,
Dışını bir görsen çifte at mahmurları,
Alaycı bakışlar, oynar su samurları!
Oynatmak ne mümkün taşıdığı tankı...
Safet Kuramaz
NFS
Genç Olunca
Genç olucam mı diye bakıyorum
Olmaktan korkuyorum
Ama biliyorum
Olmak zorundayız
Olmak istiyorum
Ama annemden , ailemden
Ayrılmak istemiyorum
Badesu Coşkun
Dedeciğim
Babamın babasısın sen
Torunun oluyorum ben
Çok tatlısın bilmem neden?
Değmesin ayağın taşa
Dedeciğim sen çok yaşa
Pamuk gibi sakalın var
Yanakların kırmızı nar
Sensin en şirin ihtiyar
Değmesin ayağın taşa
Dedeciğim sen çok yaşa
Bilmiyorum yaşın kaçtır
Birde boyun kaç kulaçtır
Yerin başımızda taçtır
Değmesin ayağın taşa
Dedeciğim sen çok yaşa
Gece yanımda yatarsın
Hep masallar anlatırsın
Önce vardın; yine, varsın
Değmesin ayağın taşa
Dedeciğim sen çok yaşa
Benim adım senin adın
Soyadım senin soyadın
Doyulmazdır senin tadın
Değmesin ayağın taşa
Dedeciğim sen çok yaşa
Halil MANUŞ
Halil MANUŞ
Bebek
Bir zamanlar o da bir bebekti
Hokka burunlu, al yanaklı,
Bir ömre bedel.
Şu gördüğün kavrulmuş el,
Pamuk gibiydi.
Eskiler içindeki bu kambur vücut,
Mis gibi kokan zıbınlar, fırfırlı elbiseler giydi.
Annesi ona "Gül kızım" derdi,
Sevip okşamak için sıraya girerlerdi.
Ya babası?
Getirdiği çikolatayı muzipçe cebinde saklardı
Onu ağlatmayı herkese yasaklardı.
Kızı incisi, emeliydi
Çok mutlu olmalı, hayatı sevmeliydi.
Ah! Hızla geçti yıllar işte
Seksen beş yıllık koca bir ömrü
İçiverdi bir dikişte.
Annesinin kiraz dudaklı, kalem kaşlısı
Şimdi huzurevinin en yaşlısı.
Gençler ondan kaçıyor. Neden?
Ruh aynı ruh, beden aynı beden.
Soruyor, gözleri nemli:
Görüntü bu kadar mı önemli?
Oysa şimdi anlatacak ne öyküleri var
Bir yıkılsa aradaki şu duvar!
Çare yok. Böyle gelmiş bu, böyle gidecek.
Şimdi bir zamanki tatlı bebek,
Saatler boyu pencerenin önünde
Birbirinin aynı günleri tüketmekte,
Bir an önce yanına alması için Tanrı'ya
Dualar etmekte.
(Kapılar kitabından)
Ümit Kilislioğlu Özger
Ümit Kilislioğlu