Tekke Terimi Hakkında Bilgiler
Dayanmak, dayanılacak yer anlamı taşıyan bu sözcük, aslında bir tarikata bağlı olan dervişlerin ya da kimselerin toplandıkları, tarikatın gereklerini yerine getirdikleri yapıyı adlandırır.
Genellikle yerleşim merkezlerine veya bu merkezlerin yanında yer alan ve içerisinde sürekli barınan derviş ve müritlerin bulunduğu tarikat yapısıdır. Tekkeler bir yapı bütünlüğü içerisinde birden fazla ihtiyaca cevap verebilecek fonksiyonel mekânlardan oluşan plan kuruluşlarıyla dönemin külliyeleri olarak değerlendirilir. Belli bir tarikata üye olan kişilerin toplanıp ayin yaptıkları yer olarak da tanımlanabilir.
Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh.
Özellikle eski zamanlarda, tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh.
Genellikle yerleşim merkezlerine veya bu merkezlerin yanında yer alan ve içerisinde sürekli barınan derviş ve müritlerin bulunduğu tarikat yapısıdır. Tekkeler biryapı bütünlüğü içerisinde birden fazla ihtiyaca cevap verebilecek fonksiyonel mekânlardan oluşan plan kuruluşlarıyla dönemin külliyeleri olarak değerlendirilir.
Tarikat etkinliklerinin yürütüldüğü yapılardır. Tekke, Farsçada dayanacak yer demektir. Tasavvuf erbabının, oturup kalkmalarına, sülük çıkarmalarına, âyin yapmalarına mahsus yere, tekke denir. Taşradan gelecek dervişlerin kalabileceği özel odaları ve mutfağı bulunur. Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde, tekkeler sosyal, ekonomik, moral, ilmî, hatta siyasî fonksiyonlar icra ediyorlardı. Küçük tekkelere "zaviye", büyüklerine "hânkâh", "dergah", merkezi pozisyonda olanlara da "âsitâne" denir. İlk tekke, Remle'de Ebu Hâşim el-Kufî (ö. 150/765) tarafından kurulmuştur. Erken dönem tekkelerine "Savma'a" adı da verilmiştir. Mecazi olarak tekkeye "harabat", "humhâne", "âteş-gede", "meyhane" denir.
Tarikattan olanların barındıkları, Tanrı’ya tapındıkları, dinsel törenler yaptıkları yer, dergâh.
Benzer Edebiyat Terimleri:
Mazmun: Belli bir kavramı anlatan, onu düşündürüp çağrıştıran kalıplaşmış söz ve benzetmeler. Bir dizenin bir ifadenin taşıdığı ve onlardan herkesin anladığı
Gözlem: Olaylara, olgulara, varlıklara inceleyici gözle bakmak ve onların belirleyici özelliklerini seçmek işi.
Anlatım: Duygu ve düşüncelerin sözlü ya da yazılı ifadesidir. Edebiyatta daha çok yazılı anlatım için kullanılır. Anlatımın aracı sözcüklerdir. Sözcüklerin dil
Meydan: Saz şairlerinin saz çalarak, karşılıklı şiir söyledikleri yer.
Asonans: Aynı aksanı veren ünlüyü ondan sonra veya önce gelen ünsüzü dikkate almadan her dizenin sonunda tekrarlama biçiminde yapılan uyak. Yarım kafiye.
Söylem: Konuşan ya da yazan kişinin kullandığı, bir başlangıcı ve sonu bulunan, kendi içerisinde bir tutarlılık ilkesine göre örgütlenmiş dil.