ferit bulur tek kelime çok güzel 2006-02-26
Anadolu Gezisi
Ter kokuyordu Çukurova tarlaları,
Irgat Türküleri duyuluyordu uzaktan;
Ekin biçiyordu yalınayaklı köy kızları
Elleri kabarıyordu oraktan
Gökbelen dağlarına yağmur yağıyordu;
Yetimler mahallesinde bir çocuk ağlıyordu
Kan kokuyordu doğunun çimenli yaylaları;
Silah sesleri geliyordu Şırnak'tan
Oğulsuz koymuşlardı ak saçlı anaları;
Tütünler tedirgin olmuştu ocaktan
Cilo dağlarında kamalaklar üşüyordu;
Garipler köyünde bir gelin düşünüyordu
Yosun kokuyordu Karadeniz'in mavnaları;
Oynak havalar dökülüyordu parmaktan
Buz gibi bir soğuk biçiyordu baharı;
Dal boylu gençler gidiyordu bıçaktan
Ilgaz dağlarında kurtlar uluyordu
Bekarlar kahvesinde bir adam uyuyordu
Şehvet kokuyordu Ege'nin bereketli ovaları;
Körpe bedenler soyuluyordu ahlaktan
Tedirgin etmişlerdi bizim havaları;
Yadırgı sesler geliyordu plaktan
Çatalkaya dağında kartallar dönüyordu;
Bir nesil yaşıyor, bir tarih ölüyordu.
Abdurrahim KARAKOÇ Şiirleri
Yazılan son 5 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 5 yorum yazılmış.
Benzer Abdurrahim KARAKOÇ Şiirleri:
Önce ellerinde İncil
Sonra omuzlarında tüfekle geldiler.
Evleri,ekinleri bizim olan topraklara
Uzak ülkelerin uğursuz insanları
Ne hakla geldiler anam
Ne hakla geldiler?
***
Allah bir dediler inanıverdik
Anlatmadılar kullar arasındaki farkı.
Zulüm üstüne zulüm yığdılar
Korku üstüne korku
Siyah derili insan öğüttü dur-durak bilmeden
Kurdukları medeniyet çarkı.
***
Misafir olmak, dost olmak dururken
Şart mıydı ellerinde silah olması?
Bizde de vardı iki el,iki ayak,iki göz
Bizimde yüreğimiz vardı,sevmesini bilirdik
Suç muydu derilerimizin siyah olması?
***
Dövdüler, vurdular, sürdüler
Öz çocuklarımızı öpüp koklayamadık.
Erkeklerimiz kadınsız, kadınlarımız kocasız kaldılar
Bize ait olan her şeyimizi
Yeni efendilerimiz aldılar
Namusumuzu bile saklayamadık.
***
Günü yok, ayı yok, yılı yok her zaman
Gökyüzünü kızıla boyadı akıttıkları kan
Köle yaptılar bizleri beyaz medeniyete
Götürdüler madenlerimizi, meyvelerimizi, çocuklarımızı
Ve işte onlardan geriye kalan:
Boş bir kilise
Taş bir kula
Bronz bir çan...
***
Gel bunları da götür gideceğin yerlere
Adaletsiz medeniyetin babası
Ölçüsü menfaat olan
Beyaz insan...
Abdurrahim KARAKOÇ
Gün gelecek
Güneşin doğup battığı mekanlarda
Ve küfrün çığlık attığı mekanlarda
Bizim türkülerimiz okunacak
Gün gelecek
Tomurcuklar taşacak kılıfından
Ve kılıçlar sıyrılacak kınından
Edepsizler edebini takınacak
Gün gelecek
Ne zalimler kalacak ne zulüm
Ve o gün yoldadır gülüm
Hak ayağa yekinecek
Gün gelecek
İnsanlar yiyecek ayılar bakınacak
Eğriler doğrulardan sakınacak
Gönül kilimleri adalet üzre dokunacak
Namusluların yakındığı kadar da
Namussuzlar yakınacak
Abdurrahim KARAKOÇ
Çileyi koklayıp gül niyetine
Zindana girersen beni de çağır
Sabrı, kanaati bal niyetine
Ekmeğe dürersen beni de çağır
***
Bazen iki dünya sığar içime
Bazen iki güneş doğar içime
Bazen gam yağmuru yağar içime
Sen beni ararsan beni de çağır.
***
Dostların var ise divanelerden
Gözyaşın aktıysa minarelerden
Binlerce senelik viranelerden
Bir şeyler sorarsan beni de çağır
***
Ezelin ezelden öncesi vardı
Yine sonsuzluktur sonsuzun ardı
Zaman yumağına bizi kim sardı
Aklını yorarsan beni de çağır.
***
Dışarda göz yanar, içerde yürek
Taahhüt ehline tahammül gerek
Mazlum yarasına merhem diyerek
Gözyaşı sürersen beni de çağır.
Abdurrahim KARAKOÇ