Eğitim Sitesi

Anadolu Gezisi Şiiri

Anadolu Gezisi

Ter kokuyordu Çukurova tarlaları,

Irgat Türküleri duyuluyordu uzaktan;

Ekin biçiyordu yalınayaklı köy kızları

Elleri kabarıyordu oraktan



Gökbelen dağlarına yağmur yağıyordu;

Yetimler mahallesinde bir çocuk ağlıyordu



Kan kokuyordu doğunun çimenli yaylaları;

Silah sesleri geliyordu Şırnak'tan

Oğulsuz koymuşlardı ak saçlı anaları;

Tütünler tedirgin olmuştu ocaktan



Cilo dağlarında kamalaklar üşüyordu;

Garipler köyünde bir gelin düşünüyordu



Yosun kokuyordu Karadeniz'in mavnaları;

Oynak havalar dökülüyordu parmaktan

Buz gibi bir soğuk biçiyordu baharı;

Dal boylu gençler gidiyordu bıçaktan



Ilgaz dağlarında kurtlar uluyordu

Bekarlar kahvesinde bir adam uyuyordu



Şehvet kokuyordu Ege'nin bereketli ovaları;

Körpe bedenler soyuluyordu ahlaktan

Tedirgin etmişlerdi bizim havaları;

Yadırgı sesler geliyordu plaktan



Çatalkaya dağında kartallar dönüyordu;

Bir nesil yaşıyor, bir tarih ölüyordu.

Abdurrahim KARAKOÇ Şiirleri

  

ferit bulur tek kelime çok güzel 2006-02-26

duygu SÜPPER NASIL YAZIYOSUNUZ HAYRET EDİYORUM OKURKEN BİLE YAŞIYORUM YAZILANLARI 2005-11-28

duygu SÜPPER NASIL YAZIYOSUNUZ HAYRET EDİYORUM OKURKEN BİLE YAŞIYORUM YAZILANLARI 2005-11-28

hasan harikasınız hocam 2005-04-22

tuğba harika
2005-03-14

Yazılan son 5 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 5 yorum yazılmış.

Benzer Abdurrahim KARAKOÇ Şiirleri:

Sıcak Afrikanın Siyah Ağıdı

Önce ellerinde İncil

Sonra omuzlarında tüfekle geldiler.

Evleri,ekinleri bizim olan topraklara

Uzak ülkelerin uğursuz insanları

Ne hakla geldiler anam

Ne hakla geldiler?

***

Allah bir dediler inanıverdik

Anlatmadılar kullar arasındaki farkı.

Zulüm üstüne zulüm yığdılar

Korku üstüne korku

Siyah derili insan öğüttü dur-durak bilmeden

Kurdukları medeniyet çarkı.

***

Misafir olmak, dost olmak dururken

Şart mıydı ellerinde silah olması?

Bizde de vardı iki el,iki ayak,iki göz

Bizimde yüreğimiz vardı,sevmesini bilirdik

Suç muydu derilerimizin siyah olması?

***

Dövdüler, vurdular, sürdüler

Öz çocuklarımızı öpüp koklayamadık.

Erkeklerimiz kadınsız, kadınlarımız kocasız kaldılar

Bize ait olan her şeyimizi

Yeni efendilerimiz aldılar

Namusumuzu bile saklayamadık.

***

Günü yok, ayı yok, yılı yok her zaman

Gökyüzünü kızıla boyadı akıttıkları kan

Köle yaptılar bizleri beyaz medeniyete

Götürdüler madenlerimizi, meyvelerimizi, çocuklarımızı

Ve işte onlardan geriye kalan:

Boş bir kilise

Taş bir kula

Bronz bir çan...

***

Gel bunları da götür gideceğin yerlere

Adaletsiz medeniyetin babası

Ölçüsü menfaat olan

Beyaz insan...

Abdurrahim KARAKOÇ

Yoldaki Kutlu Gün

Gün gelecek

Güneşin doğup battığı mekanlarda

Ve küfrün çığlık attığı mekanlarda

Bizim türkülerimiz okunacak

Gün gelecek

Tomurcuklar taşacak kılıfından

Ve kılıçlar sıyrılacak kınından

Edepsizler edebini takınacak

Gün gelecek

Ne zalimler kalacak ne zulüm

Ve o gün yoldadır gülüm

Hak ayağa yekinecek

Gün gelecek

İnsanlar yiyecek ayılar bakınacak

Eğriler doğrulardan sakınacak

Gönül kilimleri adalet üzre dokunacak

Namusluların yakındığı kadar da

Namussuzlar yakınacak

Abdurrahim KARAKOÇ

Beni De Çağır

Çileyi koklayıp gül niyetine

Zindana girersen beni de çağır

Sabrı, kanaati bal niyetine

Ekmeğe dürersen beni de çağır

***

Bazen iki dünya sığar içime

Bazen iki güneş doğar içime

Bazen gam yağmuru yağar içime

Sen beni ararsan beni de çağır.

***

Dostların var ise divanelerden

Gözyaşın aktıysa minarelerden

Binlerce senelik viranelerden

Bir şeyler sorarsan beni de çağır

***

Ezelin ezelden öncesi vardı

Yine sonsuzluktur sonsuzun ardı

Zaman yumağına bizi kim sardı

Aklını yorarsan beni de çağır.

***

Dışarda göz yanar, içerde yürek

Taahhüt ehline tahammül gerek

Mazlum yarasına merhem diyerek

Gözyaşı sürersen beni de çağır.

Abdurrahim KARAKOÇ

Anadolu Gezisi Şiiri