Eğitim Sitesi

Çanakkale Destanı Şiiri

Çanakkale Destanı Şiiri | Miray Aydilek

Çanakkale Destanı

Çanakkale tarihim, Çanakkale destanım,
Şehidimin türküsü, toprağım,suyum,kanım.
Şüheda nefesiyle dirilen gülüm, canım.

Çanakkkale bir tarih Çanakkale bi şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.

Mehmetçiğin yüreği,düşman zırhını deldi.
O, önünde durulmaz bentleri aşan seldi.
Seyyid çavuş misali,imanıyla yüceldi.

Çanakkkale bir tarih Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür,muhteşem bir nişandır.

Kayıt düştü tarihler:18 Mart gününü.
Mehmetçiğin mermiye,ölüme güldüğünü
Gördü bütün bir dünya,imanın gücünü.

Çanakkale birtarih,Çankkale bir şandır,
Tarihe altın mühür,muhteşem bir nişandır.

Ey bu cennet vatana kanıyla can verenler!
Şehadet bahçesine bir gül gibi girenler!
Size selam ve dua,ölüp de ölmeyenler

add

tag Çanakkale Destanı şiiri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler öğrenci şiirleri amatör kısa şiirler

Çanakkale Destanı Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Çanakkale Destanı Şiiri Hakkındaki Yorumlar

ravzanur valla ne yalan söyleyeyim son mısrada duygulandım 2017-03-15

Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.

Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri

Çanakkale Destanı

Çanakkale tarihim, Çanakkale destanım,
Şehidimin türküsü, toprağım,suyum,kanım.
Şüheda nefesiyle dirilen gülüm, canım.

Çanakkkale bir tarih Çanakkale bi şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.

Mehmetçiğin yüreği,düşman zırhını deldi.
O, önünde durulmaz bentleri aşan seldi.
Seyyid çavuş misali,imanıyla yüceldi.

Çanakkkale bir tarih Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür,muhteşem bir nişandır.

Kayıt düştü tarihler:18 Mart gününü.
Mehmetçiğin mermiye,ölüme güldüğünü
Gördü bütün bir dünya,imanın gücünü.

Çanakkale birtarih,Çankkale bir şandır,
Tarihe altın mühür,muhteşem bir nişandır.

Ey bu cennet vatana kanıyla can verenler!
Şehadet bahçesine bir gül gibi girenler!
Size selam ve dua,ölüp de ölmeyenler

Miray Aydilek

18 Mart Çanakkale Savaşı 4

Türk ne şerefli millet,
Şehitlik nedir tadan,
Vatan denildiğinde,
Omuz omuza duran…

Savaş denildiğinde,
Canını hiçe sayan,
Kahraman nedir dense,
Türk diye hatırlanan…

Çanakkale Savaşı,
Benzersiz kahramanlık,
Emsali görülmemiş,
Türk’ten Dünya’ya varlık…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

18 Mart 2

Bu deniz zaferimiz,
Hem de Türk milletinden,
Başta Ata’mız dâhil,
Razıyız her birinden…

Askerim kahramandı,
Şehitlerimiz vardı,
Çok sayıda kaybımla,
Zafer bize yazıldı…

Milletim birlik dedi,
Çanakkale’m geçilmez,
Her kim varsa takılmış,
Mehmetçiğim yenilmez…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif ERSOY

Mehmet Akif ERSOY

Çanakkale Zaferi Şiirleri, Çanakkale Destanı Şiiri