Eğitim Sitesi

Kaime Nedir? Kaime Hakkında Kısaca Bilgi

Kaime Terimi Hakkında Bilgiler

Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Kaime:

Resmi kağıt, Kağıt para.

 

Hukuk Terimi Olarak Kaime:

kağıt para

 

Tarih Terimi Olarak Kâime:

1- Kâğıt para, kâğıt lira, kayme.

2- Eskiden büyüklerden küçüklere yazılan resmî kâğıtlardan birinin adı (Küçüklerden büyüklere yazılanlara 'arîza' denirdi).

 

    Benzer Osmanlı Türkçesi Terimleri

    Tulumbacı: Yangın söndüren kişi, bu günkü itfaiyeci.

    Şehzade Alayı: Sancak Beyliği görevi ile İstanbul'dan ayrılan şehzadeye düzenlenen tören.

    Akkâm: Sözlük manası çadır mehteri, yük kaldıran Arap hizmetkâr demek olan bu kelime terim olarak surre alayında vazife gören Hicazlı, Şamlı, Halepli adamlara verilen unvandı. Bunlar, Şaban'ın 15 inde ufacık davullarla Tahtakale'den kalkıp İstanbul'un her mahallesini dolaşan fakir Araplardan oluşan hac yolcularıydı. Dolaştıkları yerlerde davul çalarak dua ederler ve bazı evlerin önünde kılıç kalkan oyunu oynayıp sadaka toplarlardı. Şaban'ın 15 inde çıkarılması adet olan surre alayı önünde de bunlar dümbelek çalarak kılıç oynatarak giderlerdi. Halk dilinde bunlara "hakkâm" denirdi. Kese demek olan surre, hac zamanında Mekke ile Medine'ye gönderilen hediyeyi ifade etmekteydi. Haremeyn-i Şerif'e surre gönderilmesi Abbasiler zamanında başlamış, Osmanlıların son zamanlarına kadar devam etmiştir. Osmanlı'da ilk surre gönderen Çelebi Sultan Mehmed, bunu bir nizam haline koyan ise Yavuz Sultan Selim'dir. Vapurun icadından önce, surre alayıyla Üsküdar'a geçilir, oradan kara yoluyla Şam'a sevkedilirdi. Karadan gönderildiği zamanlarda surre alayları Receb'in 12 inci günü hazırlanırdı. Şam'da ise Mahmel-i Şamî alayı denilen bir alayla, Şam'dan hazırlanan eşya ve hediye İstanbul'dan gelenlerle birleştirilerek surre emini, mahmel muhafızı, bir tabur asker ve iki dağ topu muhafazasıyla yola çıkarılırdı. Bu iki alay karadan Medine'ye oradan da Mekke'ye götürülürdü. Birçok yerden gelip Şam'da toplanan hacı adayları bu kafileye katılarak Hicaz'a giderdi. Hacca gidecek olanların yakınları genelde onları bugünkü İstanbul'un Anadolu yakasına kadar uğurlardı. Ayrıldıkları yer, bugün İstanbul'da, Bağlarbaşı'ndan gelip Bağdat Caddesi'ne giden yolun, E'5 e doğru giden yol ile kesiştiği yerde, yani Acıbadem'de bulunan (ismi önemsiz) alış veriş merkezinin çaprazındadır. Buraya o zamanlarda "Ayrılık Çeşmesi" denmekteydi. Eğer İstanbul'da yaşayanlar varsa belki hiç farketmemiş olabilirler, fakat dikkatlice bakıldığında o çeşmeden geriye kalanlar hala görülebiliyor. Burada ayrılan hacı adayları, o yol itibarıyla Şam'a doğru gittikleri için, İstanbullular o yola bu yüzden Bağdat Caddesi demişler ve diyorlar.

    Ağa Gediklileri: Yeniçeri ağasının yaverlik, haberleşme zabiti gibi hizmetlerini gören, etrafında bulunan kişilere verilen isimdi. Bunlar diğer yeniçerilerden ayrılmak için bellerine "seraser" kumaştan kuşak sararlardı. İçlerinden terfi edenler bölük başı olurlardı.

    Diğer terim sözlüklerini de inceleyebilirsiniz.

    Online Osmanlı Türkçesi Terimleri Sözlüğü