Müslüman olmakla birlikte, yazgıyı yadsıyarak, "kul ettiklerini kendi yaratır" diyen ve tanrının sıfatları konusunda sünnet ehli gibi düşünmeyenlerin felsefesidir.
Online Tarih Terimleri Sözlüğü
1. Hükümdarın, siyasi iktidarı kayıtsız şartsız elinde bulundurduğu siyasi rejim, monarşi.
2. Egemenliğin tek kişide toplanmasıdır. Yönetim çoğunlukla babadan oğula geçer (Saltanat).
Yüzleşme, yüz yüze gelme.
Silahlı kuvvetlerde çalışan, mesleği askerlik olan subay ve assubaylardır.
Ciltçi.
1. Medreselerde (üniversitelerde) en yüksek rütbeli öğretim üyesi. (Bugünkü ordinaryüs profesör gibi)
2. Medresede ya da camide ders veren kimse.
İl ve ilçelerde Müslümanların din işlerine bakan görevli.
Eskiden topçu subayı, istihkâm subayı ve mühendis yetiştiren okul.
Ordu dilinde silah, cephane, akaryakıt, taşıt, araç vb. malzeme.
Divanıhümayun toplantılarında müzakere edilen iç ve dış meselelere ait siyasi, askerî, toplumsal ve iktisadi önemli kararların kaydedildiği defterlerdir.
Padişahın mührü. (Sadrazam tarafından kullanılırdı)
Yükümlü.
1- Atanmak için sıra bekleyen müderris ya da kadı adayları.
2- Stajyer anlamında kullanılan bir deyim.
3- Eskiden teğmen.
Devletçe rütbe sırasına göre ayrılan üç sınıftan biri. (Diğer iki sınıf: ilmiye ve askeriye)
1- Devlete ait vergilerden birinin tahsilini götürü olarak üzerine alan kişi.
2- İltizam yöntemine göre kendi nam ve hesabına vergi toplama görev ve yetkisi verilen kişi.
Temsilci; başkası adına davranan, başkası adına davranıcı; özdeyen, özdeyici.
1- Yıldızların durumlarından ve hareketlerinden anlam çıkararak falcılık yapan kimselere denir.
2- Yıldızlar (Astronomi) ilmiyle uğraşan ve ondan geleceğe dair hükümler çıkaran kimse.
1- Bir üstada bağlı olan çömez. Tilmiz. Öğrenci
2- Tasavvuf yoluna yeni girmiş, ama deneme ve sınav devresini geçirmiş, bütün varlığı ile şeyhine bağlanmış kişi.
1. Osmanlı Döneminde geliri ile mal varlığı ve harcamaları örtüşmeyen kişilerin mallarına el konulmasıdır.
2. Zor alım, el koyma.
Osmanlı İmparatorluğu'nda, ölen bir devlet memurunun ya da herhangi bir kimsenin ölümünde, idamında, hatta hayattayken mal varlığına devlet tarafından el konulması sistemidir. Bu kuraldan padişahlar da ayrı tutulmaz, ölen padişahın her şeyi yeni padişahın sayılırdı. İlgilinin geride bıraktığı yakınlarına da padişahın uygun göreceği bir şey bırakılırdı. Günümüz ceza hukukunda da, işlenen bir suç karşılığı olarak suçlunun mal varlığı üzerindeki mülkiyet hakkına son verilip bunun kamusal bir mülkiyete dönüştürülmesi biçiminde bir müsadere hükmü vardır. Müsadere "genel" (tüm mal varlığına yönelik) ve "özel" (mal varlığının bir bölümüne yönelik) olmak üzere iki biçiminde uygulanır. Örneğin Askerî Ceza Kanunu'nda yer alan ve düşman tarafına kaçan birinin mallarına el konulması hükmü bir genel müsaderedir.