İç Yüz Terimi Hakkında Bilgiler
Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimi Olarak İç Yüz:
Kapağın iç tarafı. Bazı ciltlerde tıraş edilmiş deri tezyin edilmeden düz olarak yapıştırılmıştır. Selçuklular zamanında ciltlerin iç yüzlerindeki süsleme, kızgın demirin bastırılması ile yapılmış belli motiflerden ibarettir. XV. yüzyıldan sonra birçok Türk cildinde iç kısım, ya oyma (katı') şeklinde veya dıştakinin aynı kabartma şekillerle süslenmiştir. Ebru kâğıt kaplanmış veya âyet yazılmış müzehhep iç yüzler olduğu gibi, nadiren iç yüzde halkâri süslemelere de rastlanır.
Benzer Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür) Terimleri
Silkme: Bir yazı ve motifi aynen bir kâğıda çıkardıktan ve iğne ile dikine olarak deldikten sonra, o kâğıdı asıl yüzey üzerine koyup üstünden içi kömür tozu ile dolu kese geçirerek iz bırakma usûlüne verilen ad.
Kubbeli: Tezhipli kitapların, ilk sayfalarında kubbe levha bulunanlarına verilen addır. Bu tezhip, cami ve minareleri andıran şekillerde yapılmıştır.
Lake Cilt: Mukavva, deri veya tahta üzerine uygulanan çeşitli boyamaların üzerine vernik sürülmek suretiyle hazırlanan ciltlere verilen ad. Lake ilk defa 5000 yıl önce eski Mısırda tahta lâhitler üzerinde görülmüştür. Sulu boya ile yapılan nakışların bozulmaması için, bir sıvıda eritilen bir nevî reçine, boyalar üzerine kaplanmıştır. Bu, suda erimeyen ve bozulabilecek altınlı ve sulu boyalı kap nakışları üzerine, korumak amacıyla sürülen bir verniktir. Ciltlerin üzerine boya ve altınla çiçek gibi resimler yapılır; üzerine rugan (bk. rugan, rugani) da denilen vernik çekilirdi. Önce mukavva murakka hazırlanır, murakkanın üzerine vernik çekilir; üzerine altın veya boya ile nakış yapılır, üst üste birkaç kat vernik çekilirdi. Deri üstüne yapılacaksa, sirkeli yumuşak bir bezle derinin yüzü temizlenerek yağı alınır, bu işlemle boya veya altının deri üzerine düzgün olarak sürülmesi ve dökülmemesi sağlanır; boya ve altından sonra da birkaç kat vernik çekilirdi. Türkiye'de bilhassa Diyarbakır Bursa, İstanbul ve Edirne şehirlerinde lake cilt yapılmıştır. Önceleri rugani diye isimlendirilen bu ciltlere, en güzel örnekleri Edirne'de yapıldığı için, Edirnekârî de denilmiştir. XVIII. yüzyıl sonlarında lake cildlerde bir gerileme başlayarak, sonraları Avrupai tesir altına girmiştir.
Bülük-ü Rumiyan: Memleketimizin yerli sanatkârları toplu hâlde çalışır ve zevkimizi dışarıdan gelecek etkilere karşı korumak isterlerdi. Bir araya toplandıklarında onlara «Anadolulular bölüğü» anlamına Bölük-ü Rumiyan denirdi.
Diğer terim sözlüklerini de inceleyebilirsiniz.
- Kano Terimleri Sözlüğü
- Arıcılık Terimleri Sözlüğü
- Eğitim-Öğretim Terimleri Sözlüğü
- Kur’an-ı Kerim Terimleri Sözlüğü
- Coğrafya Terimleri Sözlüğü
- Beslenme ve Diyet Terimleri Sözlüğü
- Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Terimleri Sözlüğü
- İnşaat Terimleri Sözlüğü
- Eskrim Terimleri Sözlüğü
- TERİMLER SÖZLÜĞÜ ANA SAYFA