Eğitim Sitesi

Ak Akça Nedir? Ak Akça Hakkında Kısaca Bilgi

Ak Akça Terimi Hakkında Bilgiler

Osmanlı Türkçesi Terimi Olarak Ak Akça:

Eskiden gümüş para hakkında halk tarafından kullanılan bir tabirdi. Gümüş akça beyaz olduğu için bu tabir meydana çıkmıştı. Sonraları terim haline gelip bazı paralar için de kullanılmıştı. "Ak akça kara gün içindir" atasözü de buradan gelmektedir. İranlılar da, bizim kullandığımız bu atasözünün aynı manasında "zerr-i sefid ez berayi ruz-u siyahest" derler.

 

    Benzer Osmanlı Türkçesi Terimleri

    Müsadere: Osmanlı Devletinde her hangi bir kişiye ait mallara padişah adına el konulması.

    Hünkâr Kasrı: Padişahlara mahsus küçük donanıma sahip camiye bitişik odalardır.

    Akın: Keşif, tahrip veya yağma maksadıyla ecnebi memleketlerine yapılan askeri harekât hakkında kullanılırdı. Düşman memleketine yapılan bir akının "akın" ismini alabilmesi için, onun mutlaka akıncı beyinin idaresi altında olması lazımdı. Eğer akıncı beyi bizzat akına gitmez ve gönderdiği kuvvet yüz kişiden fazla olursa, bu yapılan akına "haramilik" denirdi. Giden kuvvet yüz kişiden az ise "çete" ismi verilirdi. Akın, haramilik, çete ve buna benzer şekillerde elde edilen ganimet malı ile esirlerden "pençik resmi" adıyla bir vergi alınırdı. Bu vergi, ya beş esirde bir esir ya da onun bedelinin 1/5 i olan 25 akça idi. Vergi veya esiri hükümet adına almak için akıncı beylerinin yanında ilk zamanlarda "akıncı kadısı", sonraları ise "pençikbaşı" denilen tahsil memurları bulunurdu. Esir edilen çocukların 10 ile 17 yaş arasındakiler tercih edilerek alınırdı. Bu esirler arasından saraya girenlere ilk başta "pençikli" denirdi. Pençikbaşı, hükümet hesabına alınan esirlerin bir defterini yaparak akıncı beyi ile birlikte mühürleyip bunları hükümet merkezine gönderirdi. Esirlerin, Hıristiyan isimleri, babaları, eşkalleri ve Müslüman adları deftere yazılırdı. Osmanlıların, H. 11. asır, M. 17. asır sonuna kadar, hiçbir hükümetle hududu tam manasıyla tayin edilmemiş ve sınırlandırılmamış olduğundan, serhadlerde bulunan "eyalet askeri" ve "serhad kulu" denilen süvariler, sulh zamanlarında bile fırsat buldukça civar memleketlerin arazisine tecavüz ederek, rastladıkları köyleri, şehirleri yağma ederlerdi. Keşif eyleminde de bulunurlardı. Yalnız, Osmanlı akınlarının açık özelliklerinden birisi de, akından sonra akına uğrayan yerlerin mutlaka istilası ve fethedilmesi sonuçlanmasıydı. Osmanlılar, düşman arazisine yaptıkları bu bilinçli akın hareketleriyle, o bölgenin durumunu iyice öğrenip tespit ettikten sonra, son akınlarla buraya yerleşme siyasetini iyi bir şekilde yürütmüşlerdi. O zamanlar, Avrupa hükümetlerinin serhad reisleri de Osmanlı arazisine akınlar yaparlardı. Sulh zamanı meydana gelen bu gibi tecavüzler antlaşmalara aykırı sayılmazdı.

    Arşidük: Avusturya'da imparator ailesi prenslerine verilen unvan.

    Diğer terim sözlüklerini de inceleyebilirsiniz.

    Online Osmanlı Türkçesi Terimleri Sözlüğü