Eğitim Sitesi

Türkmenem? Şiiri

Türkmenem?

Türkmenem

Seni bilmem, Türk menem

Vatanımda vatansız,

Öliyirim Türkmenem



Yaniyirim

Ateş, alaf yaniyirim

Arkama bakıp bakıp,

Türk geliy saniyirim



“Su dayandı

Bent vurdım su dayandı”

Telafer yangınına,

Su töhtüm su da yandı



Telaferim

Gelmiyirsiz aferim

Siz sızı duymasaz da

Yanıyir Telaferim



Ağladım,

Guzum öldi ağladım

Biz bize gardaşık ya!

Size umut bağladım…



Yerim,

Yıllar var ağı yerim

Vicdanınız sızlasın! !

Kimsesiz yanıyerim



Öziyim

Yanan özin köziyim

Aleviyim, sünniyim

Ben Türklüğün özüyim



Gahramanlar

Nerdesiz gahramanlar! !

Arhamda kimseler yok

Garşımda ki ne anlar.



İnana,

Gan ağlıyir her ana

Bir horyat söyliyim ki,

Belkim gardaş inana



Derde yanar!

Türkmanım derde yanar

Namert yüzüne vurur,

Ah! Arham derde yanar! !



Zülfikar Yapar Kaleli

Zülfikar Yapar KALELİ Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Zülfikar Yapar KALELİ Şiirleri:

Diyemem

Kendime atlastan bir dünya ördüm

Tül sarayda mutlu oldum diyemem

Atılan taşları yaralı gördüm

Taşın esrarını bildim diyemem



Dosta selâm saldım, olmaz oralı

Boynum bükük kaldı, ciğer yaralı

Felek sillesini vurdu vuralı

Hakikate nazar kıldım diyemem



Gözündeki yara gördü yâr beni

Sitemliydi, yara sürdü yar beni

Bir vefasız yâra verdi yâr beni

Sahrada Leyla’yı buldum diyemem



Dünyanın kaç kulaç boyuyla eni

Gaye idrak etmek bu serüveni

Gecenin zülfünde gündüz güveni

Ben bendeki pası sildim diyemem



Dünyanın ahvali kor beni derde

“Her hale tahammül göster” der birde

Yaşamanın yalan olduğu yerde

Kırk boşaldım, iki doldum diyemem.



Zülfikar Yapar Kaleli












Zülfikar Yapar KALELİ

Hikâye İmiş

Elin cenaplığı tamam da beyim

Sırrın yamanlığı hikâye imiş

Şehir ki mezarlık, virane köyüm

Varın harmanlığı hikâye imiş.



Oğlunun şerrinden eminse ana

Boşuna değildir kurduğu bina

Yönümüz onadır, gidiş de ona

Sisin dumanlığı hikâye imiş



Gerisini dersem zoruna gider

Seni utandırır arına gider

Susayan sülükler kuruna gider

Kaşın kemanlığı hikâye imiş



Aldığın nasihat, duyduğun yazık

Yeter kendine gel, yediğin kazık

Devlet kütüğünde sicilin bozuk.

Sözün kirmanlığı hikâye imiş



Umudu yitirmiş gözleri mıhta

Akşamlar feryatta, geceler ah ta

Yavru kan içinde, baba çarmıhta

Aşkın fermanlığı hikâye imiş



Orda sazın asıp asma dalına

Orda can veriyor elif yoluna

Gurbeti yeğledin Emrah kuluna

Aşkın samanlığı hikâye imiş



Çobanoğlu’yla Kars toplarken parsa

Erzurum’da yok mu mezarlık arsa?

Toruni İstanbul, Reyhanî Bursa

İşin Narman’lığı hikâye imiş



Tanrı dağlarından inmişsin düze

Hoyrat bakışlarda gelmişsin göze

Sevda ki ne sevda olmuşsun bize

Derde dermanlığı hikâye imiş.





Cenap: Onur

Kirman: Kale, hisar

Ferman: Buyruk

Keman: İnce, düzgün kaş

Narman: Erzurum’un bir ilçesi



Zülfikar Yapar Kaleli

Zülfikar Yapar KALELİ

Ak Ölüm?

Ruhum ruha ram olmuş, kemiğe ete değil

Gam örgülü her bakış, bekleme ki yaz gelsin.

Sevdikçe sevdim ama gönülden öte değil

Kurumuş beyaz gülüm,'zemheri' ayaz gelsin.



Mehmet can pazarında, Mehmet suskun niçin de!

Mehmet bir mesaj yazar, gecenin tam üçünde

Mehmet mezar başında, Mehmet mezar içinde

Duaya kalksın eller, ardından niyaz gelsin.



Gönüller bayrak alı, sitemler karaçalı

Bir yanım yeşil koru, bir yanım mavi yalı

Muhabbet cemindeyim, etrafım yaren dolu

Kâinata göz gezdir, sivrisinek saz gelsin.



Gül şehrini seyreden aşığa plan kurar

Aşığın zara düşer, güllere seni sorar

Sırrın okyanusunda şifreyi sevgi kırar

İzzeti ikramına, beş bin kurban az gelsin.



Asalet boynu bükük, asilde maya küskün!

Doğada üç telaşa, güneş var aya küskün.

Ferhat Şirinden ayrı, çöller Leyla’ya küskün

Ak ölüm kara giyer, akıbet beyaz gelsin.



Zülfikar Yapar Kaleli

Zülfikar Yapar KALELİ

Türkmenem? Şiiri