Sonrası
Sonra susmayı öğrendim
Ve alışmaya her şeye
Deli sözcükleri gömmeyi öğrendim
yüreğimin matemine
Kesmeyi cümleleri orta yerinden
En öfkeli anımda yutmayı heceleri
Küfrü ıslatmadan kurutmayı
Sessiz fısıltıları öğrendim
Rüzgarın denize esen boğumlarında
Gürültülü yalnızlıklarda,
kulaç atmayı öğrendim en okkalısından
Ve görmeden bilmeyi
Sona varmadan inmeyi öğrendim
Her kalabalıktan
Sustum yağmur yağdı
Sustum gece açtı yıldızlar
Ben yokluğunda avunmayı öğrendim
Yer çekimine inat
Düşürmeden göz yaşımı masaya
Ağlamayı öğrendim içeriden
Özlemeyi külünden tutuşturarak yangını
Yanmayı öğrendim bir daha ölmemek için
Bırakışlarını en sevdiklerimin
Ben bende sustum
Sustukça söz oldum ben bedende
Görmeden en büyük acıyı
Dünyanın bir yerinde
Acıya hiç demeyi öğrendim
Düşünce baş üstü bir tenhada
Salıncak kurmayı öğrendim beyaz kağıtlardan
Ve tutup parmaklarımdan umudu öğrendim
Avuçlarımda biriktirirken mektuplarını
Sonra üşümeyi
Ve uçan kuşlardan medet ummayı
İçimde dertleri istif ederken gülmeyi
Öğrendim işte her piçliği
Şiir yazmayı öğrendim
Yüklemsiz mısraları sıkarken yumruklarımda
Ve ben seni öğrendim
Ayrılırken bıraktığın ayak izlerini sevmeyi
Her yaradan bir merhem öğrendim bilmediğim
//h.şahinbay//
Haydar ŞAHİNBAY Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Ne Desem
Ben bir rüya gördüm akşamdan
İçinden mavi ışıklar geçti
Kuşların kanatları suya değdi
Bilmem nehir mi desem, şehir mi
Açıldı pencereler usul usul
Rüzgar aldı yalnızlığımı
Islandı tenim kıvrak sislerde
Yağmur mu desem deniz mi
Bir masaldı benim ömrüm
Dereyi tepeye sordum
Kahramanı toprağa gömdüm
Cennet mi desem cehennem mi
Canı cananda buldum
Güneş istedim, yıldızda kaldım
Her yaşta bir güzel sevdim
Yar mı desem yaren mi
Sustum, sesimi unuttum
Ellerden bir söz duydum
Beyazı siyaha üflüyordu
Bilmem saz mı desem ney mi
Saçındaki karaya inandım
Ben bir sana kandım
Kırmızıyı ateşten aldım
Kadehte mey mi desem,
Yanakta al mı..
Kapından geçeni, kötüye yordum
Avuçlarından mısra çaldım
Düşerimde ellerini ısıttım
Yürekte yanan ateş mi desem, köz mü
Ayrılığı da aşktan bildim
Yarayı ölüme seçtim
Yolcusuz yollara düştüm
Dert mi desem, derman mı
Aynada bir yüzü, övdüm
İnsan mı desem, Tanrı mı
Haydar Şahinbay
Haydar ŞAHİNBAY
Al Git
Dilsizliği bedenimi çıldırtan ihtişamını
Benliğimin uçup gitti şu anın gamını
Mavi çocukların kapkara gözyaşını
Al al da git yaşanmamış günlerin kahrını
Yürü, bütün umutların yarım kalan hüznünü alıp
Sevincin kucağında azar azar uykuya dalıp
Benim ahvalimi bile bile yalanlara kanıp
Al al da mısralarını ölçüsüz şiirlere katıp
Issız sokakların lambasız duvarlarında yana yana
Kaybettin gençliğimin ahını İçip doya doya
Alıştırdın beni hayatım zehir zemberek yanına
Al al da git sende kalan aklımı uzaklara
Yarayı kesmek zormuş, güneş alçaktan batarken
Bilemezdim yar aşkını usul usul saçarken
Samur saçlarını ciğerime sinsice saplarken
Al al da git yazgımı yürek içten içe yanarken
Haydar Şahinbay
Haydar ŞAHİNBAY
Eylül
Bu sabah eylül geldi duydun mu
Bir masalın son sayfası yırtıldı
Erken kapanan kapıların kilidi
Sana uzak bir ayyaşın kirli ceketi
Kirpiklerinden avuç içi yağmur döküldü
Duydun mu
Çulsuzun biriyim
Ve ağır bir mutsuz
Böyle bir anda bize katılmış eylül
Ateş acıyı yakmaya gelmiş
Serseri bir ecel
Bende sınamaya gelmiş ölümü
Evrenin sırrını çözmeye
Aşk derine inmeye
Seher yarayı kesmeye gelmiş
Matem geceme gözünü dikmiş
Ve yas yatıya gelmiş
Söz vermiş kuru otlar yeşermeye
Umutlar söz vermiş sönmeye
Kansız bir çaput bağlanmış toprağa
Duydun mu
Duman çökmüş gecekondulara
İsi genzini yakıyor çocukların
Bir baba ekmeğini alaca karanlıkta ısıtıyor
Duydun mu
Sarı papatyalar dökülmüş denize
Deniz yosun kokuyor
İtalyan bandıralı bir vapur
Düdüğünü çalmış bir Afrikalı bir kızın gözlerine
Karınca kuşlara küsmüş
Telekleri tellere takılmış bir martının
Duydun mu
Şairin kalemini gasp etmişler
Kıçına da iki tekme atıp
İtmişler suyun çamuruna duydun mu
Bu kaçıncı eylül aşka naralar atan
Güneşin soysuzluğunu yudumlayan duydun mu
Haydar Şahinbay
Haydar ŞAHİNBAY