hasan akça güzel bir tesbit ozanımıza teşekkürler 2011-10-18
Sizi Tenzih Ederim
Pirince yapışmış, beyaz taş gibi
Toplumda gizlenen, ne sülükler var!
Meyve diye, hasatta yekün tutan
Sağlama ayrılmış, ne çürükler var !
Dokununca damarına köpürür
Tüm çöpünü, komşusuna süpürür
Anlamsız kavgada, mesnetsiz ürür
Güneşten beslenen, ne sırıklar var!
Derinlik yok, mânâ da yok sesinde
Gayreti bilinmez, neyin peşinde?
Ölçülebilirlik, tek ensesinde
İnsana benzeyen, ne kılıklar var!
Sahte bülbüllerden hayırlı karga
Yanlış hesaplara çıkamam arka
Kırılan cevizler, yaklaştı kırka
Kökleri çürümüş, ne doruklar var!
Hak-hukuk deyince, vicdanen haset
Galoş gerek, dilinde var necaset
Tahlile yollansa, hükmen bir ceset
Horoza özenen, ne ferikler var!
Selden kütük kapar, kurnaz kendince
Cenneti pazarlar, hesabı ince
“insanım” der, sorup sorgulayınca
Karada sürünen, ne balıklar var!
İnsan bazen, yanılır ve aldanır
Dünyayı kör, alemi sersem sanır
Truva atını, tecrübe tanır
Kalpleri solduran, ne soluklar var!
Ali Rıza Malkoç 10/10/2011
dipnot : Meyvesi çamura düşüp kirleniyor diye, ağaca lanet okumak elbette insafsızlık olur; ama ağacın da bu durumdan haberdar olmasında fayda var.
Tenzih etmek : Dışında tutulduğunu bildirmek
Ferik : piliç
Necaset: temiz olmayan, kirli
Mesnet : dayanak
Ürümek: havlamak
Galoş : hijyen sağlayan ince ve şeffaf kılıf
Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri
Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.
Benzer Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri:
Söylenen bunca söz kalmış öğütte
vefa; semtin adı "bile" değilmiş...
Balık çıkmış, güneşlenir söğütte
İnen yağmur küle, "göle" değilmiş...
Hani insan donup kalır ya bazen
Dört mevsim gözünde tüllenir hazan
Ne dinleyen anlar, ne mutlu yazan
Yolculuk gönülden "dile" değilmiş...
Öğütür zamanı, akrep-yelkovan
Bize mekân dünya, arıya kovan
Temelsiz bir ömür, besbelli yavan
Kâinat bir gurbet, "sıla" değilmiş...
Yanılt beni, zannımdan geri çevir
İşte bu beklenen, yakışan tavır:
Fikrine yapışan putları devir
Her ter ve gözyaşı, "çile" değilmiş...
Kimi din satıyor, tezgâhında din!
Kin doldurur kimi, heybesine kin!
Kandan beslenenin, hüsranı yakin
Saplanan her çivi, "nala" değilmiş...
Rekabetle, husumet bir tutulur,
Sözler yara açar, öz uyutulur
Sunulan mı?... ne yenir, ne yutulur
Bütünlük görüntü "ile" değilmiş...
İnsan var darası özünden ağır
Bencil, poliyüzlü, ukalâ, sağır
Gir sen de şiire, bağır ha bağır:
Bunca naz ve endam "güle" değilmiş...
İnsana yatırım yapıp da kes ye (!)
Kazandığın, helâl midir keseye?
Dilerseniz, yazalım dört köşeye :
Ölmüşüz, okunan "sâlâ" değilmiş...
Ali Rıza MALKOÇ 22/05/2010 Bursa
Ali Rıza MALKOÇ
Herkesin görülmez bir yüzü vardır
Gökyüzünde asılı aya benzer
Bir metreyi, yüz bir metre gösterir
Sahte derinlikler, aynaya benzer
Güçlü güç katıyor, mevcut gücüne
Mazlumunsa, hep gidiyor gücüne
Sanma değer ekler, sanal güç, üne
Sahte derinlikler, aynaya benzer
Ayak verdim, hayıra haseneta
Kelimeler, ders verir bu sanata
Süvari olmuşlar, devrilmiş ata
Sahte derinlikler, aynaya benzer
Lakırdı, gürültü, kaba ses ile
Mânasız, mesnetsiz, hebâ ses ile
Odunsuz yanar mı, soba ses ile ?
Sahte derinlikler, aynaya benzer
Kaymağın öz rengi, benzer sütüne
Bu ahenk mirastır, bugüne düne
isterse ulaşsın, gölgen dört yöne
Sahte derinlikler, aynaya benzer
Civcive varmayan, yumurta çürür
Hedefsiz akan su, toprak göçürür
Zirveleşir sanma, çukura yürür
Sahte derinlikler, aynaya benzer
Ali Rıza MALKOÇ Bursa 11/12/2010
Ayak vermek: Halk şiiri âşık atışmalarında, ilk kıta ile şiirin, ölçü, redif,uyak, duraklarını belirlemek
Hasenat : Yararlı, iyi, güzel işler.
Hebâ : Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme.
Süvari : Atlı, ata yön veren
Ali Rıza MALKOÇ
Pusu kurmuş güneşe, gölgesinden korkanlar
Maskenin arkasında, yüzsüz yüzsüz adamlar
İnsaf yüklü olandan, azıcık olsun damlar
Kesip de yemek için, göstermelik severler
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Var olan yara alır, sökük vicdanlı bunlar
Utan yahu! demenin, muhatabı insanlar
Vahşet sergilenince, tasdikleniyor zanlar!
Sıkışınca riyakâr, sözü dilde yuvarlar
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Zekâ ile kurnazlık, bir değildir bilirim
Şeytana yâr olunmaz, insan varsa gelirim
Bu nasıl hukuktur ki, adalet dilim dilim!
Hak arayan yüzüstü, sultan oldu sığırlar
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Asrın kara lekesi, üstün ırk hezeyanı
Kınamalar yıldırmaz, sanki teşvik beyanı
Barış nârâlarının, kalmadı tutar yanı
Hele fırsat geçmesin, sığ derede boğarlar
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Dehşete kapıldım ben, bu bir cani stili
Yakılmak isteniyor, kıyametin fitili
Medeni vahşet gibi, suskun dünyanın dili
Barbarlık başlara taç, küme düştü değerler
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Ne zaman Osmanlı'nın, kılıcı girdi kına
İstikrar serap oldu, düşman geldi yakına
Ateşle oynayanlar, kına yaksınlar kına!
Nasıl duysunlar beni, kalbte çifte duvarlar
Doğruyu haykıranı, dokuz köyden kovarlar
Dünyamız onuncu köy, sen başka mekân ara
Haddini aşanları, atacağız kenara
Vicdana kan bulaştı, insanlık aldı yara
Çobanlar sahte çıktı, başsız kaldı davarlar
Doğruyu haykıranlar, dokuz köyü kovarlar
Ali Rıza Malkoç 01/06/2010 Bursa
Ali Rıza MALKOÇ