Eğitim Sitesi

Sen Neredesin Şiiri

Sen Neredesin

Yıllarca aradım her yerde seni
Canımın cananı sen neredesin
Hüsranla bitiyor her yolun sonu
Gönlümün sultanı sen neredesin

Hatırımda durur o son bakışın
Şu gönlüme Ilgıt ılgıt akışın
İnişi yok her çıktığım yokuşun
Ömrümün gümanı sen neredesin

Uğursuz bir bulut döner başımda
Teselli aradım hep göz yaşımda
Göster cemalini bari düşümde
Derdimin dermanı sen neredesin

Ikrar veren hiç dönermi yolundan
Şeyda bülbül el çekermi gülünden
Haberin beklerim seher yelinden
Gönder bir selamı sen neredesin

Her sabah hasretlik yeniden başlar
Bütün bedenimi sarar ateşler
Faş etmen sırrımı ey dağlar taşlar
Kalbimin nihanı sen neredesin

Gonca gül gibiydin açıp soldunmu
Sükûti misali giryân oldunmu
Yoksa defterinden beni sildinmi
Bozdunmu peymanı sen neredesin

Fehmi Eskin (Sükûti)

Fehmi ESKİN Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Fehmi ESKİN Şiirleri:

Aşkın Ateşine Yaktın Yandırdın

Aşkın ateşine yaktın yandırdın
Bir leylâya mecnûn ettin sen beni
Harab ettin viraneye döndürdün
Bir ikrara medyûn ettin sen beni

Al yazma bağlayıp siyah saçına
Mor güller takmışsın zülfün ucuna
Kor ateş düşürdün benim içime
Bir rüyaya meftûn ettin sen beni

Her sabah bekledim çıkıp yollara
Bu sevda yüzünden düştüm dillere
ölmedikçe vermem seni ellere
Bir hülyaya mahbus ettin sen beni

Merhamet etmedin gözüm yaşına
Ağustosta kar yağdırdın başıma
Ömrümü harcadım boşu boşuna
Bir sevdaya mahkûm ettin sen beni

Fehmi Eskin (Sükûti)

Fehmi ESKİN

İnsan Olmak Nedir Bilmeyen Gafil

İnsan olmak nedir bilmeyen gafil
İnsanın ardından söz çekiştirir
İlimden nasibi olmayan cahil
Alimi görünce yol değiştirir

Dalâlet gölgesi düşmüş zamana
İtibar kalmadı dürüst insana
Belki sen doğruyu söylersin amma
Cahil söz anlamaz laf yetiştirir

Alimin sözleri yeğindir baldan
Zahidin sohbeti zariftir gülden
Üstad isen bile sakın cahilden
Erkân bilmez seni acze düşürür

Cahille tartışan kaybeder baştan
Onu iknâ etmek zordur savaştan
Bir nizâ çıkarır olmadık işten
Ağrımadık başa belâ üşürür

Cahil haddi bilmez gözüpek olur
İçi boş konuşur sözü çok olur
Tenkid kabul etmez pir-u pak olur
Seni doğduğuna pişman ettirir

Kendini zorlama boşu boşuna
Akıl ermez şu feleğin işine
Bir cahil tebelleş eder başına
Sana ömür boyu çile çektirir

Fehmi Eskin (Sükûti)

Fehmi ESKİN

Gel Dolanma Yeryüzünde Rotasız Gemi Gibi

Gel dolanma yeryüzünde rotasız gemi gibi,
İlme sarıl Hakk’ka ram ol, kurtuluşun ondadır
Yeri göğü yeratan var, O’ dur gerçek sahibi
İlme sarıl Hakk’ka ram ol, kurtuluşun ondadır


Ey kardeşim sormaz mısın niçin geldin aleme,
Akıl almaz bu düzenin acaba manası ne,
Varmak için bir yol bulup; bu sırrın gayesine
İlme sarıl Hakk’ka ram ol, kurtuluşun ondadır


Nice varlık vücut buldu bir küçücük zerreden
Ne hayatlar geldi geçti bu koca yer küreden
Tüm ne varsa yok edecek, birgün; onu var eden
İlme sarıl Hakk’ka Ram ol, kurtuluşun ondadır


İbretle okursan eğer kâinatın dilini
Her bir şey anlatır sana bir Kur’an ayetini
Dalâletin pençesinde âciz etme kendini
İlme sarıl Hakk’ka ram ol, kurtuluşun ondadır


Mâsivaya kulluk edip; düşme sakın gaflete
Ki Kur’anı rehber edin, varmak için devlete
Rızkını veren Allah’tır, minnet etme zillete
İlme sarıl Hakk’ka Ram ol, kurtuluşun ondadır


Batılı hakikat bilip ,küfrü maharet sanma
Takdire bahane bulup ; bahtın narına yanma
Dön yüzünü Kıblegâha, başka yöne aldanma
İlme sarıl Hakk’ka Ram ol, kurtuluşun ondadır

Fehmi ESKİN


ZİLLET :Aşağılık, horluk, hakirlik, alçaklık. a. Hor görülme, aşağılanma.
MİNNET : İyiliğe karşı duyulan şükür hissi. Yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu:*
MASİVA :O’ndan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
RAM : İtaat eden, boyun eğen, itaatli
ZERRE : Pek ufak parça. * Atom. * Çok küçük karınca. * Güneş ışığında görünen ufacık tozlar.
KÂİNAT :Var edilen şeylerin hepsi. Yaratılanlar. Mevcudat. Âlemler.
DALÂLET : Sapınç, sapkınlık. Şaşkınlık, doğru yoldan ayrılma. İman ve İslâmiyetten ayrılmak. Azmak. Hak ve hakikatten, İslâmiyet yolundan sapmak. Allah'a isyankâr olmak.
ÂCİZ : zavallı. Beceriksiz. Eli ermez. Kabiliyetsiz. Gücü yetmez olan.
GAFLET : Aymazlık. Dikkatsizlik, endişesizlik, vurdumduymazlık. En mühim vazifeyi düşünmeyip, Cenab-ı Hakk'a itaat gibi işleri bilmeyip, başka kıymetsiz şeylerle uğraşmak. Nefsine ve hevesâtına tâbi olarak Allahı ve emirlerini unutmak.
REHBER : Yol gösteren, kılavuz. Mürşid
DEVLET : 1. Büyük mutluluk. 2. Kut, talih. 3. Büyük aşama, onur, mevki.
HAKİKAT: Bir şeyin aslı ve esâsı. Mahiyeti. Gerçek. Doğru. Sahih. Künh. Sâbit ve vâki. * Kadirbilirlik. Sadâkat, doğruluk. Kâinat ve tabiat ve uluhiyet hakkında bütün teşbih ve mecazlardan âri ve zâhir olan gerçek
BATIL: Hakikatsız, hurafe. Hak ve doğru olmayan, yalan. Şartlarını yapmamakla kabul olmayan ibadet ve muâmele.
KÜFR: Allaha inanmamak. Hakkı görmemek. İmansızlık. * Allaha (C.C.) yakışmıyan sıfatlar uydurmak. Müslümanlığa uymayan şeylere inanmak. * Nankörlük, dinsizlik, günah, kaba ve ayıp söz.
MAHARET: Ustalık, beceriklilik, üstadlık.
TAKDİR: Kaderden olan. Takdir-i İlâhîye ait ve müteallik olan. Cenâb-ı Hakk'ın kâinatta olmuş ve olacak her şeyin evsafını ve havassını ve sâir geleceğini ve geçmişini ezelden bilip, levh-i mahfuzunda takdiri ve yazması.
BAHANE: Vesile. Sebeb. * Yalandan özür. * Kusur. Noksan. * Garaz.
BAHT: Kader. Tâlih. Uğur. Alın yazısı. Kısmet. İkbal. * Saadet. Lezzet.
NAR: Ateş. Cehennem. Mc: Allahın gadabı. * Yakıcı, azab verici her şey.
KIBLEGÂH: Kıble tarafı. Kıblenin bulunduğu yer.Kâbe.

Fehmi ESKİN

Sen Neredesin Şiiri