Meçhul?ün Sırrı
O onanmış inkâr üzre doğmadı
Asıldaki aşk közünde o vardır.
Gönle sığdı, şu dünyaya sığmadı
Umutların beyazında o vardır.
Bir doyumsuz sevda yeşil yaprakta
Aşk büyüsü kokan karada, akta
Karanlık gecede, kara toprakta
Karıncanın kalp gözünde o vardır.
Varlığın şahsında hiçliği tutan
Mum olur, gönüller karardığı an
Çile dergâhında gönüllü yatan
Âşıkların her sözünde o vardır.
Aşkın mabedinde, onun izinde
Zincirle bağlanan gönüller zinde
Erenler kavlinde, sözün gizinde
Ehlibeyt’in nur yüzünde o vardır.
Bir gönül külünde yandırdı bizi
Onmayan sevdada çaresiz sızı
“Yürekteki yara onun göz izi”
Karakışın ayazında o vardır.
Görünmezin en görünmez yerinde
Tabiatın sunduğu her üründe
Varlığın sebebi kalpten derinde
Çiçekteki bal özünde o vardır.
Ben onu solurum, “beni” bitirir
Hayallere sığmaz alır, götürür
Belki Zühre yıldızına yetirir
Her canlının sığ izinde o vardır.
O güzelsiz yağmur yağmaz bu hana
O güzelsiz bebek belemez ana
O güzelsiz âşık bakmaz cihana
Gelin kızın niyazında o vardır.
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Cilveye Bak, Naza Bak
Hükümdarım diyor bacaksız pire
Foduldaki hakkı bilmez göze bak
Sırça sarayına dadanmış fare
Evlek evlek parsellenmiş düze bak
Tabanvayda unutulmuş kırıtan
Anafor örgüte tabela tutan
Şairciğin sayfasında sırıtan
Kırk dudaktan arta kalan kıza bak
Parsellenmiş, karabasandı günde
Külahın kaybolsun izzete sinde
Cümle cücelerin şer meclisinde
Ayyaşa bak, kodoşa bak, caza bak
Doğru sözü dokuz köye götürsem
Kovandaki sinekleri bitirsem
İkisini bir araya getirsem
Birbirine aşna fişne koza bak
Cıfıtların oynadığı oyunda
Aklın ışığını göster soyunda
Fasıklığı minarenin boyunda
Şu ayyaşın tozuttuğu toza bak
Şu köhne parklarda gecelerken sen
Koynuna sokulur samyeli erken
Sabahlar oluyor, gün doğdu derken
Şu kör göze, şu utanmaz yüze bak
Hamaset gemisi kör meydanında
Asalak beyleri gör meydanında
Fikir kuklaları şer meydanında
Şu namerdin takındığı poza bak
Aygır at yaylada beğenmez otu
Kel ağa ardına gönderir iti
Keçi ki, tenhada sağdırır sütü
Sürtükteki cilveye bak naza bak
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ
Sen De Bir Kulsun
Senin kaşlarınla, senin gözünle
Vurulan da bir kul, sen de bir kulsun.
Senin izanınla, senin sözünle
Darılan da bir kul, sen de bir kulsun.
Senin endamına, senin nazınla
Senin şiirine, senin yazınla
Senin ikiyüzlü körpe kuzunla!
Sarılan da bir kul, sen de bir kulsun.
Senin bu işveli nazın yüzünden
Kadir bilmez fodul sözün yüzünden
Hiç gülmeyen ablak yüzün yüzünden
Yorulan da bir kul, sen de bir kulsun.
Kendini beğenir keşiği sürmez
Aklın havalarda beşiği örmez
Gözün hep yukarda eşiği görmez
Durulan da bir kul, sen de bir kulsun.
Kimse taş üstüne tohum ekemez
Söz ki taştan ağır, filler çekemez
Hırslı gözler bir damla yaş dökemez
Kırılan da bir kul, sen de bir kulsun.
Keşik: Sıra
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ
Bir Çubuğa Saklanmak.
Çağı örseledi zaman
Salıyı özel götürür.
Sakladığım sırdır bu an
Yalıyı hezel götürür.
Halimi arz ettim paşa
Seni küçümsemem hâşâ
Beni böyle yorma boşa
Bolu’yu güzel götürür.
Gönül derdim derindeyken
Sözün mahrem yerindeyken
Gözlerinin ferindeyken
Doluyu ezel götürür.
İş yapılır uyarında
Az bulunur ayarında
İrşadi’nin diyarında
Çalıyı gazel götürür.
Her dakika yoklanarak
Kurumuşsun koklanarak
'Bir çubuğa saklanarak'
Ölüyü bir 'el' götürür.
Zülfikar Yapar Kaleli
Zülfikar Yapar KALELİ