Eğitim Sitesi

Lanet Olsun! Şiiri

Lanet Olsun!

Gönül kuşum artık uçamaz oldu

Kanadını kırana lanet olsun

Kendine bir yuva açamaz oldu

Yuvasını bozana lanet olsun!



Gönlüme girdiler anlayamadım

Sevgimi çaldılar ağlayamadım

Gülümü aldılar koklayamadım

Yetim bırakanlara lanet olsun!



Bahar geldi sandım çiçek açınca

Dostu buldum sandım gülü atınca

Yandım yok oldum gülücük saçınca

Gönle tuzak kurana lanet olsun!



Seyhanî ağlar, zor güler; yâr güler

Kan akar, can gider; canansa güler

Güller solar, bülbül ölür; aşk kalır

Aşktan mahrum zalime lanet olsun!

Âşık SEYHANÎ Şiirleri

  

gülcan degmezmis seni sevmeye helal olsun rezil etdin ya beni herkese hic bi reke derdirmemeistim o temtemis sevgimize anladimki yalan mis duygularin oysa ne hayaler kurmusdum ikimizin yerine deymezmis seni sevmeye 2008-11-12

MERYEM MUSTAFA SENI UNTAMAM 2007-10-26

Huzeyfe YILDIZ Hocam şiirlerinize büyük ilgi duyuyorum. Her zaman açarım şiirlerinizi ve rahatlarım. Okudukça daha ilgi duyunuyor. Sizi tebrik ederim hocam. Okulumuza geri dönün. Burada şikayet kutusu var. Bizim sınıftan tam 21 kişi sırasıyla şikayet kutusuna "Muharrem Hocamız gelsin onu istiyoruz" yazdılar kağıtlara. SEVİLMEK GÜZEL ŞEY. ANCAK BİRİNİN HATTA BİRİLERİNİN SİZİ SEVMESİ VE ÖZLEMESİ ÜZERİNE YANINDA OLMAZSANIZ BU KÖTÜ OLUR. 2007-03-14

Yazılan son 3 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 3 yorum yazılmış.

Benzer Âşık SEYHANÎ Şiirleri:

Müjde

Selalar verilsin minarelerden,

Ezmek,ezilmek öldü, zalim öldü.

Yalancılar, yabanîler,

hatırsızlar, hayırsızlar,arsızlar öldü.

Nefret öldü, kin öldü.

Sevmeyen öldü, sever gibi görünen öldü.

Lanet okunmuşlar, lanet okuyanlar,

Gülüşünde alay, süzüşünde nefret olanlar öldü.

Ağlamak öldü, ağlatanlar öldü.

acılar, kötüler, bütün kötülükler öldü.

Müjdeler okunsun minarelerden,

Ölenlere yaş akmasın hiçbir gözden.

Zevk alın sevmekten, sevilmekten.

Misafiriniz olsun sevgi, el üstünde tutun hep

Üşüdükçe sarılın, sarıldıkça ısının,

Şen olsun yürekler, müjdeler okunsun minarelerden.

Âşık SEYHANÎ

Uyanamadın İstanbul!

El ayak tutmaz, vücut yerde sürünür

Âlem acır hâle, hep zavallı görülür

Aydınlık karanlığa, karanlık aydınlığa bürünür

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Dil söyler, hâl çırpınır, ses çıkmaz şaha

Gözden kan dökülür başlar eyvaha

Alın toprakta, medet eder Allah’a

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Umut fakirin ekmeği, hâyâl tuzu

Yazan bozar, bozan yazar, böyle alın yazı

Hayat henüz oynamadı son kozu,

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Mazlum kanser olmuş verem olmuş kime ne…

Ne ah etti kâr ne vah dedemle nineme…

Halimi havale ettim bilinmezi bilene,

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Allah isterse zerreyi kürre, küreyi zerre eder

Zehri şifa eder, bertaraf olur keder

Gönlünü ferah tut, etme kendini heder

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!



Herkesin derdi kendine yeter

Berikinin derdi öbüründen de beter

İlâhi yumruk bir gün diyecek :”Yeter!”

Ben çareyi buldum, uyanamadın İstanbul!

Âşık SEYHANÎ

İnsafsız

Haber geldi yârenden, yâr elinden

Bir daha buralara gelmez, gelemezmiş.

Bir parça göndermiş güllü mendilden,

Artık gözyaşı silmez, silemezmiş

Ele güne çıkmaz, çıkamazmış.



Demiş ki :“Görsün Mecnun’u, Kerem’i

Tatsın hele bir kanseri, veremi,

Ferhat bile bulamamışken Şirin’i..”

Tabipler toplanıp gelse yanıma,

Yardan gayrı ilaç bulamaz yarama.



Mecnun çölde çaresiz, Ferhat dağda,

Leyla kumda gizli, Şirin hülyada.

Onun gibi insafsız yok dünyada

Elimde gül beklerim gündüz gece,

Yâri anlamak zor, sanki bilmece.



Seyhani söyler sözü, vurur saza,

Yâr hâlâ kendini neden çeker naza,

Pişman olmak için lâzım mı kaza,

İsmini okur kalbim hece hece,

Elimde gül beklerim gündüz gece

Âşık SEYHANÎ

Lanet Olsun! Şiiri