Hasretimin Kaçıncı Goncası
Bilmem bu sevda hasretimin kaçıncı goncası
Gül dalı olmaya razı iken bitmedi bekleyişler
Bitmedi hasret hep bir yol arayışı özlemler
Bana bugün sabır bana yokluğunda her şey ağır
Yıkılırken tüm engeller dilim düğümlenir
Kelimeler heceleri kovalar yüreğim dağlanır
Bir uyanış bir diriliştir bu gönül sana bağlanır
Gönül yanar özleminle gözbebeklerinde kar çiçeğiyle
Ay ışığı saçarken bembeyaz düşlerle gönüllere
Yüzümüzde anıların silinmez hatırası
Bakarken sana yani gönül direncime
Bilirim yanmak bana düşer ölmek bana sen üzülme
SİNAN BAYRAM
Sinan BAYRAM Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Zindansız Bir Gül Seyri
Sen hiç gül gördün mü
Gördüysen anlatır mısın bana
Kusura bakma ben hiç gül görmedim
Bir tek işkence gördüm ölümler içinde
Umut ektim yeşerir diye gökyüzüne
Lakin bir toprak bulup gül ekemedim
Boğuldum hep suskun betonlar içinde
Umut gökyüzünde kaldı ben yeryüzünde
Şimdi kardeşliğin türküsünü söyler misin bana
Şafaklar doğsun diye gül mevsiminde
Bakma hüzünlendiğime sen türkünü söyle
Bırak gözlerimi gözyaşına doysun bugün
Kalbim zulümlere uğramış geceler içinde
Gün gitmiş gelmemiş ben düşmüşüm bir kabire
Şimdi sen anlatmasan ben nerden bilirim gülü
Yoksa toprağımda mı yeşerecek gül hasreti söyle
Uçurum içinde tutsak bir firarda kalbim şimdi
Akan nehir asiliğiyle vurur sürgünlüğümü
Sevdam bir soluk nefese muhtaç hasretle
Bin parçaya böldü suskunluğun hüznümü
Anlatmaz mısın bana şafakları umutları söyle
Konuş suskunluğun boğmasın beni böyle
Suskunluk eskiyen prangaların bağrında kaldı
Şimdi acıda olsa sök kalbini arındır sözlerden
Beni yabancı bırakma şafaklara ey can
Sen zindanları okuyamazsın kendi dilinle
Bak ben senin dilinle öğreniyorum uyanmayı
Bırak ta senin gözlerinle kucaklayayım şafakları
Ya da susma anlat gül nedir şafak nedir
Bilinmezliğim yırtsın artık tüm engelleri
Gül kokusu uyandırsın beni ansızın
Bir gün hür olayım zindansız bir gül seyrinde
Sinan Bayram
Sinan BAYRAM
Işığını Kaybetmeden Yürü
Kafes içinde
Tıngırdama sesi
Önce öldürdüler
Sonra uyandırdılar
Gök kubbe de yankılanan
Tanrı bunu istiyor bilmecesi
Uzak bir arayış yenilenen
Biz kimiz biliyor musun
Kör göze görülen cinayet
Diş perisi yumruğunu sıkmış
Sığ bir mezar duvara yakın
Işığını kaybetmeden yürü
Saate doğru üç adım
Serseri akrep hırçın yelkovan
Müziği duymuyorsan delisindir
Tavşan dudaklı gülümseme
Kum tepesi hazineyi korur
Yeni hayat ölümün el yazısı
Şekil verme ustası şekilsiz
Anlamak isteyenler var
Kaç kat gökyüzü
Bir kaynaktan hüzün neşe
Kızıl ejderin doğuşu
Büyük varlığın sırdaşı
Payitaht ki sınırsız
Sınırlılar kaybetmeye mahkum
Kızıl kalkan elden düşe
Zafer ayakta hayatta kalanın
Sinan Bayram
Sinan BAYRAM
Hasret Pusuya Düşmüş
Neye yanacağımı şaşırdım
Bu hasret dolu sancılarla
Yaşadıklarıma mı yansam
Yoksa yaşayamadıklarıma mı
Bilemedim bu hasretle
Ateş külüne küstü gül bülbülüne
Hasret sancısı tuttu yürekte
Bir özlem ki kasıp kavuruyor
Feryat figan eder gönül
Asırlık hasretin içinde
Yanarken usulca ağlayıp
Gözyaşlarıyla yürek dağlarım
Sancılar avutulmamış bende
Ne yana dönersem döneyim
Hasret pusuya düşmüş sevdalım
Hangi dala tutunsam bilmiyorum
Dağ taş uykuda kulaklar hep sağır
Cennet gönlümü cehennemle sınıyor
Divane oldum ben gönlü virane
Paramparça haldeyim özleminle
Belalar beni uslandırmaya yetmiyor
Asra bedel bu sevda yarası dinmiyor
Candan canana teslimiyet gerekiyor
Aşkla yanmaktan öteye gidilmiyor
Ötesi cennetse yanmak kar etmiyor
Sinan Bayram
Sinan BAYRAM