Eğitim Sitesi

Gün Olur Elbet Şiiri

Gün Olur Elbet

Gençliğine aldanıp, yüksekten uçma,

Hareketsiz yattığın gün olur elbet.

Zenginlik baki değil, haberin olsun.

Sermayeyi sattığın, gün olur elbet.



Her yaşın güzelliği var, deseler de,

Kazancının tümüne, kar deseler de,

Sevgilini ebedi, sar deseler de,

Bala zehir kattığın, gün olur elbet.



Belki büyük adamsın, koltuk serinde,

Herkes sana özenir, keyfin yerinde,

Şatafatın bedeli, günün birinde,

Güneş gibi battığın, gün olur elbet.



Dua et ki, cenazen elde tutalar.

Üzerine bir kürek, toprak atalar,

Ölmeden tövbe et ki, çoktur hatalar.

Yürümeden gittiğin, gün olur elbet.



Sana verilenleri, atma yabana.

Başını eğ, saygıyla ana, babana.

Büyük sözü dinle, tapma devrana,

Hayal olup, bittiğin gün olur elbet.



Saygılarımla.



Kasım_2006

Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri:

Ölü Çocuk Tiyatrosu

Biri Bosna, biri Babil diğeri Filistinli,

Yatıyor orta yerde, kefen yok tabutta yok.

Üçü de kız çocuğu, saçları kurdeleli,

Daha küçük olanda, omuz kopmuş kafa yok.



Tabelasından belli, sanki okul burası

Bomba düşmüş çatıya, herkes sırada kalmış.

Hani çocuk sesleri, hani oyun da ebe,

Teneffüse zil çalmamış, sanki hayale dalmış.



Çocukları öldüren, senin üvey kardeşin

Çünkü efendiniz bir, sistemin aynı adı.

Okul, cami, çarşı, köprü bombalayanlar,

Ölüyü hesaplamaz, diriyledir inadı.



Çocukları öldürmek adamlık mıdır sizce.

Sarı öküz meseli tekrardır yaşananlar.

Zulme sessiz kalanlar, ortağıdır zalimin.

Hani, nerde kocaman vicdanlı inananlar.



Ortadoğu’yu kana bulayan efendiler.

Emir kulu buldukça, burada ceset bitmez.

Ruhlarını insanlıktan arındırmış köleler,

Kahrolsun düzeniniz, adı neyse fark etmez.

Saygılarımla.



OCAK_2009

EcZ.Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Çıkmaz Sokak

Vura, vura, bin tür hal etsen beni.

Ötüşen bülbülken, lal etsen beni.

Ağulu, peteksiz bal etsen beni.

Utanır, bakamam senin yüzüne.



Meyvesiz ağaca, dal etsen beni.

Sofranın yanına, cal etsen beni.

Herkesin içinde, kal etsen beni.

İnan karşı koymam, senin sözüne.



Okyanusta, çürük sal etsen beni.

Züğürt tüccarlara, mal etsen beni.

Çirkinin omzuna, şal etsen beni.

Bil ki katlanırım, senin nazına.



Genç yaşta, sahipsiz dul etsen beni.

Yoksulun evine, çul etsen beni.

Devranın kuluna, kul etsen beni.

Yaslanırım yine, senin dizine.



Çıkmaz sokaklara, yol etsen beni.

Yırtılmış mintana, kol etsen beni.

Alemin sağına, sol etsen beni.

Çoğu tercih etmem, senin azına.



Kavrulan toprağa, bel etsen beni.

Issız vadilerde, sel etsen beni.

Zemheride esen, yel etsen beni.

Bükerim boynumu, senin özüne.



Kokusuz, yapraksız gül etsen beni.

Akşam güneşine, tül etsen beni.

Ateşte bırakıp, kül etsen beni.

Yakarken, üflemem senin közüne.



Vahası kurumuş, çöl etsen beni.

Bulanık, balıksız göl etsen beni.

Esir pazarında, köletsen beni.

Üzülme, görünmem senin gözüne.



Yetmez mi, bu kadar yalvarışa naz,

Geçen ömrün, geri dönüşü olmaz.

Son nefese kadar, rabbime niyaz,

Mahşerde rastlarım, belki izine.



Saygılarımla.



Ağustos_2009

Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Gecelerin Şahidi Yalnızlık

Gözlerinden akan yaşı kâğıda dizen,

Upuzun gecelerin yorgun şahidi.

Hüzünlü akşamların karanlığından,

Dönülmez akşamın ufkuna,

Geç vakitte ulaşan yaralı adam.

Neden akşamlara yazılır ki bu kadar şiir.

Korkulur mu gece denen nesneden.

Sakladığı manzarayı,

Görmeyi bilenlere gösteren,

Kapkara ve uçsuz tünelden.

Neden hep karanlıkta,

Ve de yalnız düşünür şair.

Düşünmez kendinden başka acısı olanları.

Yoksa başka içlerin acısı mı yazdığı,

Asırlardır akşamlara,

Akşamlarda yazılan,

Soğuk ve yalnızlığın o bitmeyen güftesi.

Gecenin matemini aşkına örtüp te saran,

Kimsesizliğine,

Çaresizliğine ağlayan,

O ulu çınarların, sessiz bestesi.

Yürek yarasını kor ateşte saklayan.

Bazen tutkun, bazen meczup gibi,

Davranan sevdalı şair.

Neden önce güle âşık edilir,

Sonra ortaya salınır bülbül.

Güllerin arasında,

Aradığı sevgiliyi bulmak mıdır öncesi,

Yoksa gözüne mil çekip, lal ederek

Yaşam zindanının, siyah renginde

Aşk ateşinde yakmak mıdır Türkçesi.

Dışarıda keskin ayaz ve soğuk,

Ölümcül fırtına sonrasında,

Tıkanan boğazda atılamayan çığlık,

Bikes ve naçar.

Yalnızlığın huzur dolu, kör hatırasında

Daha, sabaha çok var.

Zamanı birbirine bağlayan,

Başkasına bu denli destanlar yazan,

Duygusal koca adam.

Bilir mi acep kendi yalnızlığını,

Görür mü ruhuna gece mateminin dolduğunu,

Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime derken,

Kurduğu hayallerle avunup,

Sahili ağlayıp gezerken,

Menekşe gözlerde hiç vefa görmeyen,

Sesini ve gözlerinin rengini unutmayan,

Hem gözlerinin rengine hasret kalan,

Sütliman aydınlık, duyguların hâkimi.

Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar kadar mı yalnızlığın.

Yoksa yıldızların altında mest olmak mı hasretin.

İçindeki korkunun sebebi ne?

Ömrümüzün son demi dizesi mi?

Yoksa, gelen hazan mevsimi.

Belki de, sonraki ölüm sessizliğindeki kış.

Ürkütür seni.

Mazide bıraktıklarına mı yanarsın, gençliğine mi yoksa?

İstikbalde yaşanacakları bilir gibisin.

Karanlıkların bekçisi

Sözlerin efendisi.

Cevap ver bana şimdi.

Ayrılık yaman kelime derken,

Neden, hep ölümden beter anarsın yalnızlığı.

Dipsiz kuyuların, çıldırtan sessizliği mi olsun.

Kasvet, hüzün, gözyaşı ortaklığı mı?

İçinde yaşattığın ölünün görüntüsü mü?

Hangisi daha iyi anlatır ayrılığı.

Ölüm mü bu yaşadığın yoksa.

Tarifi ve tanımı imkânsız.

Diline ve sözüne yakışanı

En iyisini sen bilirsin gene de.

Ayrılık şarkısı yazan diğer şairler

Bilir mi ki ölümü.

Bu kadar kesin konuşur.

Ölmüş gibi başka zamanda.

Ne zaman ölüm uğrarsa bana.

Gelsinler bana o dem, ayrılık şairleri.

Anlatırım hangisinin daha zor olduğunu.

Gem vurulmazsa dilime.

Belki ondan sonra

Yalnız, çaresiz, kimsesiz ve yorgun şairler.

Başka şiir yazarlar ölüme..



Saygılarımla.



ARALIK–2008

Ecz.Abdulkadir Nur GÖRDÜK


Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Gün Olur Elbet Şiiri