NURGÜL TAM BENLİK HAAA OHA FALAN OLDUM YHANİİİ 2008-12-08
Esmer
Sen ne güzel esmersin
Sarışından betersin
Sesin kendinden güzel
Bülbül gibi ötersin.
Hilal kaşın gözlerin
Baldan tatlı sözlerin
Yandık yandık kül olduk
Esmer günah bizlerin.
Sırma sırma saçın var
İnci gibi dişin var
Kirpiklerin ok olmuş
Esmer sineme saplar.
Körpe fidan boylusun
Belli asil soylusun
Yürüyüşünden belli
Esmer güzel huylusun.
Belin incedir ince
Güller açar gülünce
Bana bir haller olur
Esmer seni görünce
Yanaklarda gamzesin
Çeşmeden gelir sesin
Gülden daha hoş kokar
Esmer serin nefesin.
Ahmet ALPTEKİN Şiirleri
Yazılan son 5 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 5 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet ALPTEKİN Şiirleri:
Gül üstüne düşen çiğ taneleri
Susadım, susadım kandırın beni.
İçimi kavurdu aşkın yelleri,
Söndürün sinemi, söndürün beni.
Kapılmışım cefa, çile seline,
Düşmüşüm insafsız zalim eline,
Darılmış, küsmüşüm yaban eline,
Gönderin sılama, gönderin beni.
Kaçtığım dertlerim izimi buldu,
Kanadım kırıldı, yaprağım soldu,
Gülmeyi unuttum çok zaman oldu,
Güldürün yüzümü, güldürün beni.
Kederi gamı elimle getirdim,
Gönül bahçemde ne dertler bitirdim,
Kendi kendimde kendimi yitirdim,
Dönderin özüme, dönderin beni.
Yüce dağlar set olmuş yolum bağlar,
Gökler ses verirken bulutlar ağlar,
Coşkun sel gibidir durmadan çağlar,
Dindirin gönlümü, dindirin beni.
Ahmet ALPTEKİN
Gamze dediğin yanakta iki çukur,
Mutluluktan gülerken gül açarmış.
Seherde aşık sevdiğini bulur,
Kanatlanıp kuş misali uçarmış.
Bülbül bir gül ile gül bahçesinde,
Türküler yakar acı var sesinde,
Gül eser, gül kokar, gül nefesinde,
Güler güler, durmaz yine kaçarmış.
Gül, bülbülü şakımaktan yorunca,
Seher yeli mola verip durunca,
Kızgın güneş gül fidana vurunca,
Utanır pembe gül, al al açarmış.
Gülistanda güller açar gülerken,
Koşar gelir bülbül her sabah erken,
Yeni bir sevgili bulayım derken,
Bülbül gülsüz, gül bülbülsüz yaşarmış.
Bülbülün sevdası düşer de dile,
Şen sesiyle öter durur, susmaz bile
Mor menekşe, bir bülbüle, bir güle,
Garip garip, bakar durur, şaşarmış!
Ahmet ALPTEKİN
Kale içerisindeydi asıl soyun,
Dört kolun vardı, dört yana uzardın.
Yüksek değildi, kısacıktı boyun,
Şöyle böyle üç dört metre kadardın.
Arkadaşın yoktu,çevren bomboştu,
Denize yüz adım mesafedeydin.
Üzümsü meyven ne kadar da hoştu,
Bağdaki dutun yavrusu gibiydin.
Meyvelerin kankırmızı, kapkara,
Her gün biraz daha olgunlaşırdı.
Koşar uzanırdık yüklü dallara,
Kanın üstümüzde iz bırakırdı.
Çok kere dayak yerdik annemizden,
Üstümüz başımız kirlendi diye.
Yine de gelir, vazgeçmezdik senden,
Sen de bizi beklerdin o tepeye,
Van gölü, altın kumsal ve kara dut,
Bizim için asla vazgeçilmezdi.
Geldi geçti kalmadı eski umut,
Çocukluğun verdiği bir hevesti.
Son gördüğümde bir dalın kalmıştı,
Kurumuş, hayalete benziyordun.
Yıllar herşeyi elinden almıştı,
Derdin belli, geçmişi özlüyordun.
Ne üzülürsün canım dut ağacı,
Dünyaya kazık çakamazsın ya.
Bilirim dostlardan ayrılmak acı,
Olsun, sonunda toprak olmak varya.
İşte o zaman başka bir varlıkta,
Canlanır birleşen hücrelerimiz.
Uzak değil belki de çok yakında,
Seninle yeniden bütünleşiriz.
Ahmet ALPTEKİN