Eğitim Sitesi

Bu Kibir Gurur Ne Diye? Şiiri

Bu Kibir Gurur Ne Diye?

Söyler Yûnus aşk ile,
Dinler mü’min ibret ile;
Bu kibir gurur ne diye?

Seni yarattı Ehad,
Hikmetle donattı Samed;
Bu kibir gurur ne diye?

Eller mi gözler mi senin?
Ayak mı kulak mı senin?
Bu kibir gurur ne diye?

Mal, mülk ne varsa emanet,
İmandadır tüm selamet;
Bu kibir gurur ne diye?

Ne var ki sahip olduğun,
Bak gül misali soldun;
Bu kibir gurur ne diye?

Rabbimizden güzel kelam,
Şâir’ül İslâm’dan selam;
Bu kibir gurur ne diye?

Sofralar sermiş önüne,
Perde mi indi gözüne?
Bu kibir gurur ne diye?

Bak şu kırmızı güle!
Aşkla dolu bülbüle,
Bu kibir gurur ne diye?

Aldanma makam mevkiye,
Kalmaz hiçbirimize;
Bu kibir gurur ne diye?

Bu nimetler hediye,
Rabbimizden bizlere;
Bu kibir gurur ne diye?

Aldandın, gafletle doldun,
Haramlara köle oldun;
Bu kibir gurur ne diye?

Zikirden yüz çevirdin,
Kendini neye çevirdin?
Bu kibir gurur ne diye?

Vahdeti unutup da,
Kesrete dalıp boğulma!
Bu kibir gurur ne diye?

Ellerini kime açtın?
Sen duadan niye kaçtın?
Bu kibir gurur ne diye?

Ağaçtaki yapraklar,
Ellerini Hakk’a açar;
Bu kibir gurur ne diye?

Yalan, yanlış ve hile,
Gıybet, iftira ile;
Bu kibir gurur ne diye?

Sözün özünden olmalı,
Özün sözünle dolmalı;
Bu kibir gurur ne diye?

Defterini doldurdun,
Biter dünya yolculuğun;
Bu kibir gurur ne diye?

Sandın ebediyim diye,
İsyan ettin Ebedi’ye;
Bu kibir gurur ne diye?

Kulak vermedin Resûl’e,
Ermem mi dedin vusûle?
Bu kibir gurur ne diye?

Rükûya hiç yaklaşmadın,
Secde ile ulaşmadın;
Bu kibir gurur ne diye?

Bilenle bilmeyen bir mi?
Hiç diriyle ölü bir mi?
Bu kibir gurur ne diye?

Verdin ellerin ile,
En yakınlarını kabre;
Bu kibir gurur ne diye?

Sevgili’ye, Sevgili’ye...
Dönüşümüz Rabbimize;
Bu kibir gurur ne diye?

Geldin bir damla su ile,
Gidişin bir tohum ile;
Bu kibir gurur ne diye?

Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan

Yûnus KOKAN Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Yûnus KOKAN Şiirleri:

Ehl-İ Küfre Reddiye

Ayet dolu âleme,
Gözlerini kapatır,
Gündüzü gece yapar,
Perdeleri kapatır.

Küfrüyle şımarır da,
Kurtulurum sanır,
“Hani mûcize?” der de
Şeytanı yoldaş tanır.

Ey küfrüyle azan!
Kendine çukur kazan,
Dinle Şâir’ül İslâm’ı
Mûcizeleri tanı!

Sen göster haydi bana!
Mûcizesiz olanı!
Ellerin mi, gözlerin mi?
Kulağın mı dilin mi?

Bak şimdi el koluna!
Nasıl da yaratılmış?
Ne uzun ne kısa,
Tam ayarınca…

Parmak izlerine bak!
Tesadüf nerede hani?
Milyarları incele!
Tutmaz senin izini.

Bak şimdi gözlerine!
Ne güzel yaratılmış!
Yerli yerine konmuş,
Kirpiklerle korunmuş.

Paha biçilmez onlar,
Âkil olanlar anlar.
Ver iki gözün bana,
Dünya kalsın sana.

Duyunca bu sözümü,
Nasıl da sararırsın!
Görmediğim dünyayı,
Ne yapayım ki dersin?

O hâlde dünyadan da
Değerlidir o gözler.
Boşa değil bu sözler,
Kalbe kadar ilerler.

Bak şimdi kulağına!
Tam yerine takılmış;
Ne güzel de açılmış!
Sesler ona saçılmış.

Bak sesler toplanıyor,
Kıvrım yönlendiriyor,
Sıvı korur kulağı,
Menzili hep dışarı…

Kim tayin etti bunu?
Kulak içine girse,
O koruyan sıvı,
Biliyorsun sonunu.

Farklı farklı seslere,
Hâkimdir her birine,
Şu Ali’dir, o Osman,
Bu da Şâir’ül İslâm.

Nasıl tanıyorsun bak!
Bunu veren sana Hakk.
Sözlerimin hepsi hak,
Artık inadı bırak!

Bak şimdi şu diline!
O Rahman’dan hediye,
Tercüman latifene,
Mûcize-i azîme…

Türkçe, Kürtçe, Arapça,
Lazca, Almanca, Farsça,
Seslen yeter insanca,
Bunlar ikram Rahmanca.

Müfettiştir sanki,
Keşfediyor hepsini,
Tatlı, acı, tuzlu, ekşi,
İşte bu da umami…

Farklı farklı nimetler,
Türlü türlü lezzetler…
Nasıl olur bu işler?
Dil mûcizeyle işler.

Aklına ve kalbine,
Ruhuna, benliğine,
Tercüman olur dilin,
Bu mûcizedir bilin!

Dile geldi o mülhid:
‘‘Sen kimsin, necisin?’’
‘‘Nereden geldin buraya?’’
‘‘Nereye gidiyorsun?’’

Hakk’tan geldim âleme,
Delilim âlemlere,
Misafirim bu evde,
Dünya denen hanede.

Bak şu güneş lambamdır!
Ay gecede kandilim,
Yıldızlar mumdur bana,
Hepsi ihsan insana.

Yolculuğum Rabbime,
Giderim seve seve;
Fethede ede ede,
Kalpleri nefesleri.

“Yok hayır!” dedi mülhid,
“Sözlerin garip garip,”
“Bu sözlerin sihir mi?”
“Yoksa da bir şiir mi?”

Ben sihirden uzağım,
Ancak Şâir’ül İslâm’ım,
Bu ilmi ve hikmeti,
Yalnız Kur’an’dan aldım.

‘‘Bu ulvi beyana pes!’’
‘‘Seni inkâr edemem!’’
‘‘İlzam ettin sen beni,’’
‘‘Hikmetin pek ileri!’’

Haydi gel artık dedim!
Lâ ilâhe illallah!
Muhammed Resûlullah!
De, duysun Rabbim Allah!

Gözleri nemli nemli,
Düşünüyor besbelli,
Desem mi demesem mi?
Ben İslâm’a girsem mi?

Koştum imdadına,
Bak dedim şu zerrata!
Tasarruf-u zerrata…
Geldi birden hayata!

Gözlerinde parıltı,
Yüreğinde kıpırtı,
Hamdolsun Rabbime!
Lütfetti mülhide!

Hakikat geldi dile,
Gür bir seda ile!
Lâ ilâhe illallah,
Muhammed Resûlullah.

Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan

Yûnus KOKAN

Uzlet

Gördüm yapayalnız,
Bu asırda samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet gayret, uzlet hayret,
Uzlet rahmet, uzlet nimet,
Uzlet hikmet, uzlet izzet,
Ve dahi uzlet ancak samimiyet.

Gördüm yapayalnız,
Şol zamanda samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet iffet, uzlet ibret,
Uzlet nöbet, uzlet cevvaliyet,
Uzlet teslimiyet, uzlet mazhariyet,
Şüphesiz uzlet ancak samimiyet.

Gördüm yapayalnız,
Bir köşede samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet velinimet, uzlet istikamet,
Uzlet mahviyet, uzlet keyfiyet,
Uzlet ciddiyet, uzlet meymenet,
Ve dahi uzlet ancak samimiyet.

Gördüm yapayalnız,
Ağlıyor samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet muhabbet, uzlet merhamet,
Uzlet ubudiyet, uzlet afiyet,
Uzlet azîmet, uzlet haşyet,
Şüphesiz uzlet ancak samimiyet.

Gördüm can çekişiyor,
Artık samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet hicret, uzlet himmet,
Uzlet ibadet, uzlet inayet,
Uzlet rağbet, uzlet saffet,
Ve dahi uzlet ancak samimiyet.

Gördüm can çekişiyor,
Şol zamanda samimiyet.
Bizim payımıza düşen,
Mümkün mertebe uzlet.

Uzlet sadakat, uzlet sebat,
Uzlet bir sünnet, uzlet velayet,
Uzlet saadet, uzlet galibiyet,
Şüphesiz uzlet ancak samimiyet.

Şair'ül İslam Yunus Kokan

Yûnus KOKAN

Ey Kitaplarımı Okuyan Arkadaş

Ey kitaplarımı okuyan arkadaş!
Bu hakikatler ki akıldan kalbe süzülmüş,
Kalpten kaleme dökülmüş,
Anlarsan uyarsın,
Anlamazsan saygı duyarsın,
Sakın tenkid parmağını uzatma,
Yoksa o parmağı kırarsın.

Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan

Yûnus KOKAN

Bu Kibir Gurur Ne Diye? Şiiri