Özgür NESİN Sevgili Ahmet Hocam hepimiz de köy çocuğuyuz. Atatürk'ten sonra Türk Köy Enstitüleri'nin kapatılması bütün köy çocuklarının bu ülkeye hizmetini engelledi maalesef. Ama yine bu ülkenin gerçek emekçileri köy çocuklarıdır. Emeğinize ve yüreğinize sağlık. Teşekkürler 2024-03-22
Biz Köy Çocuğuyuz
Biz bu dağların köy çocuğuyuz,
Soğanı yumruğumuzla kırarız.
Toprak kokar bedenimiz, tenimiz,
Yanık çıkar türkü olur sesimiz,
Koçyiğidiz bilinmezmi yerimiz,
Biz bu toprağın yiğit çocuğuyuz,
Biz vatan uğruna can, can veririz.
Kavga dendimi ölesiye varız,
Dost olana biz de sadık yarız,
Havada kelebek gibi uçarız,
Biz bu toprağın yağız çocuğuyuz,
Biz kızdıkmı arı gibi sokarız.
Soframızı düz ovaya kuirarız,
Misafirsiz oturmaya korkarız,
Aç kimseler var mı diye sorarız,
Biz bu toprağın cömert çocuğuyuz,
Biz ancak misafirle doyarız.
Çatal, kaşık, bıçak nedir bilmeyiz,
Oturur bir kuzuyu elle yeriz,
Geride başka bir şey var mı deriz,
Biz toprağın pehlivan çocuğuyuz,
Biz ayranı bakraçlarla içeriz.
Mecnun olur çöle iner gezeriz,
Kerem olur yanar yanar döneriz,
Ferhat olur nice dağlar deleriz,
Biz kıraç toprağın mert çocuğuyuz,
Biz sevdikmi adam gibi severiz.
Kalleşe, namerde dönüp bakmayız,
Korkakları adam bile saymayız,
Boş gürültüye papuç bırakmayız,
Biz bu toprağın asil çocuğuyuz,
Biz gürledikmi gök gibi gürleriz.
Biz bu dağların köy çocuğuyuz,
Soğanı yumruğumuzla kırarız.
Ahmet ALPTEKİN Şiirleri
Yazılan son 9 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 9 yorum yazılmış.
Benzer Ahmet ALPTEKİN Şiirleri:
Altın sarısı o kumral saçların,
Buğdaysı tenine ne güzel uymuş.
İçimi yaktı yeşil bakışların,
Sevda dedikleri galiba buymuş.
İncecik belinle fidansı boyun,
Ceylanı andırır ürkektir huyun.
Kafkaslı mı yoksa kız senin soyun,
Belli, asaletin yüzüne vurmuş.
Yıllardır aradığım “Seni” buldum,
Bakışlarını bir an hayra yordum.
Usulca yaşınız kaç diye sordum,
Çok yazık benden bir hayli ufakmış.
Yanındakine, kim bu ,diye sordun,
İçime düşen bir ateştin, kordun.
Beni derinden , ta kalbimden vurdun,
Sen de farkettin gözlerim dolmuş.
Hissettim gözlerini çektiğini,
Bana nasıl bir rol biçtiğini.
Anladın aklımdan ne geçtiğini,
Üstelik senin bir sevdiğin varmış.
Niçin burktun bu yaralı yüreği,
Mutluluklar sana iyilik meleği.
Zamansız açan kardelen çiçeği,
O gülen yüzünü gamzeler sarmış.
Elime bir tutam karanfil verdin,
Soyuldu yaram, tazelendi derdim.
Ya ben bu dünyaya çok erken geldim,
Ya da , biri gelmede çok geç kalmış.
Ahmet ALPTEKİN
Ululanmış başlarıyla,
Salkım söğüt saçlarıyla,
Çatık duran kaşlarıyla,
Göklere direktir dağlar.
Lâle ,nergiz, sümbülüyle,
Mor menekşe yazgülüyle,
Al yeşilli örtüsüyle,
Baharda çiçektir dağlar,
Dertlerinden oldum naçar,
Heybetiyle güven saçar,
Yuvasıza bağrın açar,
Kuşlara tünektir dağlar.
Ala geyik böğürünce,
Ayı, tilki görününce,
Kardan örtü bürününce,
Avcıya sürektir dağlar.
Sırtımı verdim onlara,
Kıvrıldım yattım yollara,
Hayat verir pınarlara,
İçimde dilektir dağlar.
Avaz avaz bağırırlar,
Sevdalanır çağırırlar,
Çilelerle yoğururlar,
Bazen de dönektir dağlar.
Ahmet ALPTEKİN
Beyaz kepeneğin yanık bir sesin,
Kaval da senindir ihtiyar çoban.
O dağ senin, bu dağ benim gezersin,
Yollar da senindir ihtiyar çoban.
Irmaklardan, köprülerden geçersin,
Mor menekşe, lale, sümbül biçersin,
Kaynağından soğuk sular içersin,
Pınar da senindir ihtiyar çoban.
Koyunlarla kuzular buluşunca,
Körpe yavru annesine doyunca,
Yorgun güneş kızıl ufka varınca,
Gece de senindir ihtiyar çoban.
Felek aldı elinden can yoldaşını,
Sakladın durdun akan gözyaşını,
İstersen taştan taşa vur başını,
Keder de senindir ihtiyar çoban.
Yıllardır yanında sırdaşın oldu,
Sürüye sokmadı çakalı kurdu,
Gelen her tehlikeye karşı durdu,
Çomar da senindir ihtiyar çoban.
Peygamberler mesleğini seçmişsin,
Sanki bir abı- ı hayat içmişsin,
Yetmişinde bile hâlâ gençmişsin,
Hayat ta senindir ihtiyar çoban.
Ahmet ALPTEKİN