Başkası
Ahkâm keser çoğu günah arıtır
Senin sevabını eler başkası
Mezar oluyorsa kendine lüksün
Aşkın gözyaşını siler başkası
Önemsenmez sorun bir çare varken
İçinde konaklar bir kuşku erken
Tamda hazırlanıp gireyim derken
Sessizce içeri dalar başkası.
Yaşamın raconu giderse terse
Demlenir geçmişin gözlerin körse
Sağlık pusulası yanlış yön verse
Senin için hayır diler başkası.
Akıp giden ömrü görürken zaman
Seni yazdığınla vururken zaman
Seninle teninde çürürken zaman
Neler anlatıyor neler başkası.
Tedirgin dört mevsim, tedirgin yıllar
Yürekler talanda eserken yeller
Sevgiler ateşte uçarken küller
Birisi ağlarken güler başkası.
Canbaba anılsa bir gün saygıyla
Gönlü vurgun yemez seven duyguyla
Çözülmeyen denklem gibi kaygıyla
Aklını şeytanca çeler başkası
Ahmet Canbaba
Ahmet CANBABA Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Allah'tandır
ALLAH'TANDIR
İnsanlar kötü haberi
Duysa bile Allah’ tandır
Şerlik düşünüp şeytana
Uysa bile Allah’ tandır..
Alır veresiye malı
Derki öderim ben salı
Sözünden şeytanın dölü
Caysa bile Allah’ tandır
Din ile akıllar çelip
Yeniliğe karşı gelip
Kimsesiz soğukta kalıp
Buysa bile Allah’ tandır
Biliyor Rab şerden yana
Canisi gelmez imana
Elinde bir bıçak cana
Kıysa bile Allah’ tandır
Bakmaz canlının türüne
İnmez manada derine
İnsanı hayvan yerine
Koysa bile Allah’tandır
Suçsuz döver dizlerini
Şer paylaşır kozlarını
Kin bürüyüp gözlerini
Oysa bile Allah’ tandır
Canbaba böyle bellet i
Halka öğretir zilleti
Hırsızlar masum milleti
Soysa bile Allah’ tandır
AHMET CANBABA
Ahmet CANBABA
Derviş Olursun
DERVİŞ OLURSUN
Sermayen tasavvuf, fıkıh bir çok bilgi tararken
Meczuba duyulan gerçek kinde derviş olursun
İspatı yok soyut kavram, nefsinde Rab ararken
Bilimin içinde değil dinde derviş olursun
Kem gözle bakma kimseye ruhu içinde karat
İmanınla ameline geçit verecek sırat
Sabrına sabır katıp ta derdini içine at
İçinden kendi kendini yende derviş olursun
İlahi kudretten yana ibadeti seçerek
Minnet ettiğin kim varsa şevkle zemzem içerek
Rabbin dostluğuna mazhar olup ta el açarak
Kurgu yap gönlünden bir aşk sun da derviş olursun.
Halkın iltifatı şerden nefsini ayrı korda
İçindeki insanlığı arayıp bulan zorda
Helal rızıkla beslenip huşu içinde birde
Allah katında Resulü anda derviş olursun
Söz bilmezsen sözün geçmez ne sakal ne bıyıklan
Umman bile olsa geçer ermiş derviş kayık lan
Herkesin yükünü yüklen ne küçül ne büyüklen
Kölenle deve sırtına binde derviş olursun
Nefsine şefkati yükle güçsüz takımı gözet
Sorgulamak ne haddine Rabbe imandır özet
Yoksul gez yoksulu doyur her an Allahtan söz et
Zenginsen fakir aşına banda derviş olursun
AHMET CANBABA
Ahmet CANBABA
Babam Bir Göçmen İşçi
Hani bir gün ansızın
Çıkıp gitmiştin ya baba.
Hani çocuktum ya ben.
Hani amansız bir kış vardı ya
Dağların oymaklarında ayaz çatlardı
Sanki bir fısıltıya yıldırım çakar gibi.
Sanki bir çığ düşer gibi gözyaşına
Göz kapakların hapsederdi düşecek damlaları.
Düşüncelerin sultada
Tetikte bekliyordu
Sessiz baba.
Dam evlerde mertekler
Kerpiç duvarlar üstüne oturmuş uçları.
Buz sarkıtları bir kılıç gibi.
Beyaz karlarla örtülü dağların kıvrımından
Bir oymağı geçince ilk yaz dilleniyordu.
O ilk yazda çiçek açtı yeni diktiğin fide.
Issızlıklar gömülmüştü vadiye
Biz hala seni bekliyoruz baba.
Emeğini yüreğine yüklemiş babam !..
Koskoca şehirde yalnızdı çaresizdi.
Çocuklarının düşü uyandırırdı
Çalar saatten önce işe.
Sabah sessiz ve soğuk kaldırımlara düşerdi
Uykusuz gecelerinin mahmurluğu.
Ve buz keserdi parmak uçları
Su alan ayakkabıları içinde.
Ya plastik eldiven içindeki
Sızlayan elleri
Nefesine tutardın ısınsın diye.
Sonra kaldırımlarda ateş yakardınız değil mi baba.
Dudaklarınız titrerdi çaresiz kelimelere.
“Şimdi bir çay olsa
İçilir” derdiniz demli.
Bir göçmen işçiydin bu koskoca şehirde
Bir göçmen işçiyi aydınlatırdı
Gecenin odalara sinen karanlığını kovarken
Yaktığın lamba.
Uyanır mıydın şimdi bir tatlı nefese.
Unuttum diyordun kadınımın yüzünü
Unuttum çocuklarımın gülüşünü.
Ve çomarın havlamasını olur olmaz sese.
Bu koskoca şehrin sokaktan damarları,
Dolup dolup boşalıyordu insanlarla ve dertle.
Asfalta siy diren delik su borusunun
Tamiratı için ordaydılar.
Sen hıncını kazdığın toprakta
Sabah ayazını içiyordun mutluluğu için çocuklarının.
Kiminin içine yel girmiş gibi
Gurbet çeken sevişmenin düşünde,
Sarı saman tınazında mevsimin
Aşklarını düşünürdün çocukluğunun.
“Aşkımız kuşluk vaktinde güzeldir” derdin.
Ya mahmur dudaklarda öpüşmenin tadı,
Bir hayal görür gibi.
Kaldırıldığın hasta hanenin yatağında
Başın dönüyordu hala
Düşüp bayılışından bu yana.
Bir gelini bezer gibi papatya.
Güneşe selam durur gibi ay çiçekleri
Gerdan kırarlar boyunlarını büküp.
Çiğ taneleri yaprak uçlarında
Damlalarını döküp
Birazdan buhar olacaklar
Yazdan kalma güneşin tortusundan.
Ve sonra üşüyeceksin sıcaklar içinde
Bir zemheri ayazında.
Dokunacak doğanın elleri gizli
Belki de bir pastırma yazında.
Kendine geleceksin babam.
Yalnızca hasret nöbet tutacak
Yanı başında.
Ahmet Canbaba
Ahmet CANBABA