selim ADIM Can dostuma selamlar, ancak senin gibi gönül ehli, kelime üstadı bu şiiri yazabilir. Nice şiirli ve şuurlu günlere 2006-08-23
Ademoğlu
Malîk-ül Mülk yaratır, seni bir tohum yapar,
Özünü nutfe yapıp, sonra dünyaya atar.
Toprağın olur anan, merhametle kuşatır,
Can suyu olur baban, büyütür insan yapar.
Hak Teâla yaratır, “Ademoğlu” der sana,
Sonra tutar indirir, meşakkat dünyasına,
Sen nefsini yerdikçe;nazar eder aslına,
O zaman erişirsin, insan olma vasfına.
Yüce Mevlâ çağırır, beş vakit huzuruna
Kâbe’ye nur indirir, dağıtır kullarına,
Sen yüzünü dönersen; o nur dolar bağrına,
Yıkar seni, arıtır, uzak eder nârına.
Turan sana kul olsa, başka bir şey istemez,
Servilere dal olsa, her rüzgârda inlemez!
Yol bilenler hep susar, herkese sır söylemez,
Hâl’den bî haber olan, Hak sözünü dinlemez!
Turan AKBULUT Şiirleri
Yazılan son 2 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 2 yorum yazılmış.
Benzer Turan AKBULUT Şiirleri:
Hadi çık gel artık karanlıklar içinden
Gönlümdeki aydınlığa.
Ben ufkunda güneşler açtırayım,
Sen dolunay gibi doğ gecelerde.
Ben huzura ereyim mehtabının ışığında;
Sen kapkara denizlerde
Gölgene sığın.
Ne kelimeler kafidir
çıkarmaya gözlerinden gizemi,
ne kitaplar dolusu nesirler…
gel de açılsın artık hazanım,
goncalar güle dönsün.
gel ki,
ruhumdaki bu yangın
büyümeden sönsün.
Varlığın bir rüyadır
Beni alıp götüren.
İçimde kopan tufan
Alır gider ümitleri.
Bunca koştuğum kalır yanıma kâr;
Yazdığım her kelime
Beni buhrana sokar…
Dilensem alır mıyım bilmem
Gözlerinden sevdanı.
Yalvarsam ulaşır mı
Saltanatına yakarışlarım?
Bilmem,
Bu ateşlerde
Sen mi yanarsın,
Yoksa ben mi yanarım?
Ben hiç gömülmemiştim
Böyle çaresizlik batağına.
ruhum vaz geçmiyor mihrabından,
pencerenden kaldır artık
şu garip örtüleri….
bırak da dolayım gönül kabına,
yalnızlık elbiseni soyun da gel,
gel ki doyayım mehtabına…
nasıl anlatsın bu dil?
bu garip yürek nasıl dayansın?
ya dinsin ruhumdaki fırtına;
ya da bedenim bu ateşte yansın.
düştüğüm girdaplardan çıkar,
bir damla su uzat
kurumuş dudaklarıma,
firakımdan ellerin yansın.
tükensin efkârım soluklarında
umutlar birbaşka bahara kalsın...,
Turan AKBULUT
Seninle bir an bile
Geçmesin sakın boşa
Al eline kalemi
Yaz beni baştan başa.
Eğer kayarsa gözlerim
Gözlerinden öteye
Hiç acıma canıma
Vur beni taştan taşa
Turan AKBULUT
Yadırgamayın sakın göz yaşlarımı,
Ben, yıllardır
bir yağmurun altındayım…
Bomba seslerini,
bir yıldırım gürültüsü,
mermileri
ninni gibi duymaktayım…
Siz bakmayın bu göz yaşlarıma
Ben onları artık silmiyorum…
Yıllardır,
öyle acılar yaşadım ki
hangisi anlatılır
bilmiyorum!
Gâh sürüldüm,
öz vatanımdan atıldım!
Gâh vuruldum,
üç kuruşa satıldım!
Bilmiyorum,
ömrümün kaç zamanı
zindanlarda, karanlığa katıldım…
Silmeyin benim göz yaşlarımı!
Onlar,
Bir tohuma can veren su gibi
hayat verecekler benim bahtıma
Ben ağladıkça, yavrularım gülecek...
onlar güldükçe, ben ağlayacağım…
Sakın beni düştü zannetmeyin!
Ben, düştükçe ayağa kalkacağım!
Silmeyin sakın göz yaşlarımı,
Onlar, şehit olan gardaşıma
ulaşabildiğim tek vasıtamdır.
Ben, ağladıkça
onlara ulaşacağım
Bu, benim Allah’tan(C.C)
tek niyazımdır…
Alıştım artık bu göz yaşlarına
Ne zaman sildiysem…
yüreğim yandı!
Ben, ne vakit gülmeye kalksam
bir çakal sürüsü
evime daldı!
Ne yasını tutabildim
babamın,
ne yüzünü gösterdiler
amcamın,
gardaşımı ise
yıllar önce kaybettik
tam ortasında
anlamsız bir kavganın…
Silmeyin ne olur göz yaşlarımı!
Onlar olmasa ben
çaresizim!
Yüreğimde tutuşan yangınları
başka türlü
nasıl söndüreyim?
Ey gözü bir kez olsun
ağlamayanlar!
Ey yüreğini acılarla
dağlamayanlar!
Bırakın yakamızı!
biz de insanız,
Düşün sırtımızdan!
ey insanlıktan nasibini
bir kez olsun alamayanlar!
Bu gözlerimle suladım ben
bu vatanı!
Yüreğime hep
kıpkızıl güller ektim…
Hiç baharı görmedim…
hep hazan vurdu…
Gonca diye ben
dikenleri sineme çektim…
Bir benim gözyaşım dinmez
bir de anamın…
O gardaşıma
ben, babama yanarım!
Yüreğim
her acıya alıştı
ama,
bir anamı,
bir vatanı
düşündükçe ağlarım…
Turan AKBULUT