Eğitim Sitesi

18 Mart Çanakkale Şiiri

18 Mart Çanakkale Şiiri | Cem Ali Şenkal

18 Mart Çanakkale

18 Mart'ta,
Sustu insanlar.
Konuştu toplar,
Tüfekler.

Binlerce yiğit öldü.
Saldırdılar bize,
Binlerce mermi ve topla,
Yılmadık.

''ÇANAKKALE GEÇİLMEZ''dedik
İnanmadılar.

Cem Ali Şenkal

add

tag 18 Mart Çanakkale şiiri Çanakkale şiirleri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler öğrenci şiirleri amatör kısa şiirler

18 Mart Çanakkale Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

18 Mart Çanakkale Şiiri Hakkındaki Yorumlar

CEM ALİ ŞENKAL EYVALLAH GÖRÜNCE DUYGULANDIM NE GÜZEL YAZMIŞIM (3. Sınıfta yazmıştım) 2018-01-03

arda can sevindik Çok mantıklı çokda güzel 2015-03-21

sema nur çalışkan çok güzel şiirmiş yazanın azına salık 2015-03-16

arda tunal hayatımda gördüğüm en güzel şiir. 2015-03-16

demet ve hande çok beğendik harika 2015-03-12

kübra şanalan en sonunda anladılat çanakkalenin geçilmediğini arkalarına bakmadan kaçtılar 2015-03-03

bayrak sever denize diye tamamlanabilir ama güzel 2015-03-01

LCW çok harika süper tebrikler başarılarınızın devamını diliyorum 2015-02-27

Yazılan son 8 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 8 yorum yazılmış.

Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif ERSOY

Mehmet Akif ERSOY

Haklarınızı Hellal Edin

HAKLARINIZI HELAL EDİN

Ey bu vatan için toprağa düşenler,
Ey namusu, şerefi için can verenler,
Mehmetler, Yusuflar, Aliler ...
Haklarınızı helal edin, helal edin hey!

Ey düşmanın önüne çelikten,
İman dolu göğüsleriyle perde gerenler!
Düşürmemek için düşmanın gölgesini
Mukaddes topraklara,
Ey bu topraklara kanlarını dökenler,
Haklarınızı helal edin, helal edin hey!

Boğaza girerken çelikten yığınlar,
Amansızca üzerine yağarken mermiler toplar,
Toprağın altından sivrilip kalkan,
Mevsuflar, Tevfikler, İbrahimler hey,
Haklarınızı helal edin, helal edin hey!


Yarılıp yeryüzü açılınca çukurlar,
Gökyüzüne fırlayan kollar, başlar, bacaklar...
Mahşeri dünyada yaşayan ölümsüz evlatlar,
Muratlar, Oğuzlar, Hasanlar hey.
Haklarınızı helal edin, helal edin hey!

Sanır mıydı ki düşman siz böyle savaşacaktınız,
Güya boğazdan belirince onlar, kaçacaktınız.
Binlerce yıllık tarih bilir, biz şanlı aslanlarız,
Yüzümüzün akları,
Haklarınızı helal edin, helal edin hey!

Sayenizde bu vatan şu an bizimdir,
Göklerde dalgalanan al bayrak şerefimizdir.
İndirmemek uğruna bir an bile olsa bu bayrağı,
Ölüme gülümseyerek koşanlar,
Hüseyinler, Mustafalar, İsmailler.
Haklarınızı helal edin, helal edin hey!
Metin KORKMAZ

METİN KORKMAZ

Çanakkale Geçilemez

Bilmeyen varsa bir daha
Yazdım, çiziyorum aha
Küheylan kalkınca şaha
__Türk'e kefen biçilemez
__Çanakkale geçilemez

Seyit Onbaşı kalkarsa
Şöyle etrafa bakarsa
Topu namluya tıkarsa
__Türk'e kefen biçilemez
__Çanakkale geçilemez

Tek bildiğimizdi hasret
Mayın gemimizdi Nusret
Görsünler... Neymiş cesaret
__Türk'e kefen biçilemez
__Çanakkale geçilemez

Sen korkma! Allaha yalvar
Ölmedi Yahya Çavuşlar
Elli yedinci alay var
__Türk'e kefen biçilemez
__Çanakkale geçilemez

Mehmetler dökmüş kanını
Akif yazmış destanını
Resmetmiş her bir ânını
__Türk'e kefen biçilemez
__Çanakkale geçilemez

Dört bir yandan üşüşmüşler
Parça parça bölüşmüşler
Türk'ün peşine düşmüşler
__Türk'e kefen biçilemez
__Çanakkale geçilemez

Anafartalar neresi
Avusturalya neresi
Gelmiş çakalı, faresi...
__Türk'e kefen biçilemez
__Çanakkale geçilemez

Kilitbahir, Alçıtepe
Conkbayırı, Kabatepe
Şehit dolu Kireçtepe
__Türk'e kefen biçilemez
__Çanakkale geçilemez

Mustafa Kemal siperde
Ölmemizi emrederde
Kalır mı kanımız yerde
__Türk'e kefen biçilemez
__Çanakkale geçilemez

Halil MANUŞ

Halil MANUŞ

Çanakkale İçin Savaştılar

Vatanını seven bu insanlar,
Kazanmak için gidiyorlar.
İçlerindeki bu kararla,
Çanakkale için savaştılar.

Kanlı çatışmalar yaşandı,
Yaşlılar, gençler, çocuklar!
Sizlere söylüyorum bunu,
Çanakkale için savaştılar.

İşte bugün 18 mart!
Çanakkale zaferi.
Şehitleri anıyoruz çünkü,
Çanakkale için savaştılar.

Aysel Öztürk (Urganlı)

Çanakkale Zaferi Şiirleri, 18 Mart Çanakkale Şiiri