Eğitim Sitesi

Çanakkalede Vurulan Mühür Şiiri

Çanakkalede Vurulan Mühür Şiiri | Ahmet Erdem

Çanakkalede Vurulan Mühür

Anadolu'dan
ege'ye vurulan mühür
lacivert kokulu suya
körüklü çizme izleri düşer
istiklal için ölmeyi emreden
asrın dehası Mustafa Kemal'in...

Ah bir dile gelse
conk bayırındaki taşlar
yavuz zırhlısı hançer misali
saplanır düşmanın hayaline
dalga dalga yayılır öyküsü
yedi düvel şapka çıkarır
ordularda alay kıvraklığı
güneş top sesine uyanır
gece şimşekler doğar
süngü çarpışmalarında
destanlar yazılırken
bir altın sayfa düşer tarihe
söyleşir her dinden ana kuzusu
tarihin dönüm yeri olan Çanakkale'de...


01.02.2005
A v r a s y a
Ahmet Erdem

add

tag çocuk şiirleri okul şiirleri eğitici şiirler öğretici şiirler amatör şiirler şiirlerimiz öğrenci şiirleri belirli gün ve haftalar şiirleri

Çanakkalede Vurulan Mühür Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Çanakkalede Vurulan Mühür Şiiri Hakkındaki Yorumlar

aslıhan öztürk çok güzel 2011-10-22

edebiyatçı böyle güzel şiirlerimiz yazıldıkça türk toplumu geçmişiniöğrenecektir. 2011-09-22

Yazılan son 2 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 2 yorum yazılmış.

Benzer Çanakkale Zaferi Şiirleri

Çanakkale Türk Gücüm

Al eline kalemi,
Yaz yazabilir isen,
Türk’ün Çanakkale’si,
Hem etten hem kemikten…

Çanakkale Türk gücüm,
Bedenimde yüreğim,
Çanakkale’m vatanım,
Geçit vermeyeceğim…

Yedi düvel de olsan,
Dünya dolusu insan,
Ruh Atatürk’ten ise
Kaybeder kafa tutan…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Çanakkale

Çanakkle savaşı
Sardı dört bir yanı
Şehitlerin Kanları
Dalgalanıyor al bayrakta
Her ulus geçemez
Çanakkaleninin surlarını

zeynep şahinöz

Günlerden Çanakkale

Vermişiz nice nice şehitler
Ancak bu yolda ölürüz derler
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale

Gazilerle , şehitlerle Çanakkale’de
Dönüm noktası bir ülkede
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale

Çanakkale geçilmez
Şehitlerimiz geçit vermez
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale

Bütün Mehmetçikler cepheye
Yılmadan kazandırdık bu ülkeye
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale

Biz her zaman şehit oluruz bu ülkeye
Sadece erkek değil tüm millet cepheye
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale

Biz şehit olur gideriz
Ölsek bile Çanakkaleyi geçirmeyiz
Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale

Ana baba duası Allah yardımı yeter bize
Sadece gideriz Allah Allah diye
Aslan gibi komutanlar yiğit gibi Mehmetçikler
Dur düşman burası Çanakkale

Bu vatan bizim deriz
Asla toprak vermeyiz
Aslan gibi kükreriz
Çanakkale’yi vermeyiz

Bu gün 18 Mart
Günlerden Çanakkale

Muharrem Taha YERLİKAYA

Zindandan Mehmed'e Mektup

Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.

Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!
Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allaha açık.

Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

(1961)

Necip Fazıl Kısakürek

Bahadır Alemdar

Çanakkale Zaferi Şiirleri, Çanakkalede Vurulan Mühür Şiiri