Nasrettin Hoca Fıkraları
Yahudi Komşunun Altınları
Bir zamanlar Nasrettin Hoca'nın epey bir paraya ihtiyacı olmuş. Ne yapsa etse de ihtiyacı olan parayı tamamlayamamış. Başlamış gece gündüz evinde yüksek sesle dua etmeye:
- Ya Rabbim! Bana yüz altın ver! Doksan dokuz olursa asla kabul etmem!..
Onun durmadan böyle dua ettiğini duyan zengin Yahudi komşusu, alay etmek için Nasrettin Hoca'nın geçeceği yola 99 altın bırakarak, bir köşeye gizlenmiş. Biraz sonra Nasrettin Hoca gelmiş, yerdeki altınları görmüş, toplamış, tek tek saymış 99 altın. Nasrettin Hoca altınları cebine atıp, şükretmiş:
- Allah'ım, dualarımı kabul ettiğin için sana şükürler olsun. 99 altını veren 1 altını da verir!
Köşeden bizim hocayı gözetleyen Yahudi atılmış:
- Dur Hoca, ne yapıyorsun? Altınlar benim!..
Hoca da içinden "Demek benimle alay etmek için yoluma altın dökersin ha!.. Ben seni bir süründüreyim de gör!.." diye gülmüş kendi kendine. Yahudi'yi sinir etmek için demiş ki:
- Bak komşu, bu altınlar senin değil!.. Ben yüce Rabbime yalvardım; bu altınları da bana o verdi.
Yahudi başlamış ağlamaya:
-Altınlarım gitti!.. Altınlarım gitti!..
Nasrettin Hoca da Yahudi'nin hâline gülmeye başlamış. Yahudi de yapışmış hocanın yakasına:
- Kadıya gidelim!..
Hoca da gönülsüz gönülsüz cevap vermiş:
-Kadıya gitmesine gidelim de, benim sırtımdaki kürkümle, başımdaki börküm eski.
Yahudi bakmış başka çare yok; sırtındaki kürkünü, başındaki börkünü çıkarıp hocaya vermiş. Hoca kürkü sırtına, börkü başına geçirdikten sonra sormuş:
- Bu kürkle, bu börkle insan yaya yürür mü?
Yahudi çaresiz "Yeter ki Nasrettin Hoca benimle kadıya gelsin." diye atını da vermiş, düşmüşler yola, gelmişler kadıya. Yahudi şikâyet etmiş:
-Nasrettin Hoca 99 altınımı aldı, geri vermiyor!..
Kadı, soran gözlerle Nasrettin Hoca'ya bakmış. Hoca da kendini savunmuş:
-Yalan kadı efendi, bu arkadaşta biraz delilik vardır, biraz sonra sırtımdaki kürke, başımdaki börke dahi sahip çıkacaktır!..
Kadı, Yahudi'ye dönüp sormuş:
-Öyle mi?
Yahudi telaşla atılmış:
-Kürk de benim, börk de benim!..
Ağlayan Yahudi'ye bakıp, içinden kıs kıs gülen Nasrettin Hoca yine söz almış:
-Gördünüz mü kadı efendi? Nerdeyse altımdaki ata da sahip çıkacak!..
İyice telâşlanan Yahudi bağırmış:
-At da benim!..
Kadı da Yahudi'ye bağırmış:
-Haddini bil efendi!..
Sinirlenen kadı, Yahudi'yi kovmuş. Nasrettin Hoca, Yahudi'yi kırk gün yalvartmış, kırk gün sonra da sormuş:
- Akıllandın mı?
Yahudi de ağlayarak cevap vermiş:
- Akıllandım.
Hoca da Yahudi'den aldığı her şeyi geri vermiş.
Kader
Suyunun Suyu
Yakın köylerden birinde oturan ve Nasreddin Hocanın arkadaşı olan bir adam, Nasreddin Hocayı ziyaret eder. Adam gelirken yanında, Hocaya hediye olarak bir tavuk getirir. Hoca da konuğunu güzel bir şekilde ağırlar. Getirdiği tavuğu pişittirip pilav ile birlikte ikram eder.
Birkaç gün sonra hiç tanımadığı bir adam Nasreddin Hocayı ziyarete eder. Hoca adamı tanımasa da buyur eder.
Adam Hocaya:
─ Hoca efendi, ben geçenlerde tavuk getiren adamın komşusuyum.
─ Aynı köyden geldim.
Deyince Nasreddin Hoca, hediye edilen tavuğun suyuyla güzel bir çorba hazırlatır ve adama ikram eder.
Çorbalarını içerlerken Hoca adama şöyle der :
─ Afiyet olsun.
─ Bizim hanım bu çorbayı senin köylünün getirdiği tavuğun suyu ile pişirdi.
Aradan yine birkaç gün geçtikten sonra, aynı köyden Hocanın hiç tanımadığı iki adam birden gelir Nasreddin Hocanın ziyaretine.
Adamlar Hocaya :
─ Hoca efendi, biz geçenlerde tavuk getiren adamın komşularıyız.
─ Aynı köyden geldik.
Demesinler mi? Bu duruma çok sinirlenen Hoca hiç bozuntuya vermeden önlerine bir tas sıcak su koyar.
Sıcak suyu gören adamlar şaşkınlıkla Hocaya sorarlar :
─ Bu ne şimdi Hoca efendi?!
Nasreddin Hoca gayet sakin bir şekilde cevap verir:
─ Sizin köylünüzün getirdiği tavuğu pişirip kendisine ikram ettik.
─ Birkaç gün sonra da bize misafir gelen başka bir köylünüze o tavuğun suyuyla çorba pişirdik.
─ Size de tavuğun suyunun suyu kaldı.
─ İçin afiyetle.
fıkraoku.com
Bahar Mevsimi
Nasreddin Hoca, bahar mevsiminde, bir çınar ağacının altında arkadaşlarıyla birlikte oturmuş, bir yandan çay içip bir yandan da sohbet ediyordu. Arkadaşlarından birisi Hocanın bilgisini imtihan etmek ister. Arkadaşı Nasreddin Hocaya sorar:
- Hoca efendi, insanlar yaz aylarında sıcaktan, kış aylarında ise soğuktan şikâyet eder. Neden sürekli şikayet ederler?
Nasreddin Hoca, arkadaşına kurnazca bir cevap verir:
- Sen onların hiçbirine kulak asma. Şimdi bahar aylarını yaşıyoruz. Bahardan şikayet eden var mı?
fıkraoku.com
Tarhana Çorbası
Bir gün Nasreddin Hocanın canı sıcak bir tarhana çorbası çeker. Mutfağa gidip tencerelerin kapaklarını tek tek açıp bakar, hiçbirinde tarhana çorbası yoktur.
Nasreddin Hoca da dumanı üstünde tüten, kokusu etrafa yayılan, lezzetli bir tarhana çorbası hayal etmeye başlar. Çorbanın kendisi olmasa da kurduğu hayalden keyif alır Hoca.
Hoca efendi tam tarhana çorbasının hayaliyle kendini avuturken birdenbire evinin kapısı çalınır. Kapıyı açtığında komşusunun oğlunu görür karşısında.
Komşusunun oğlu, Nasreddin Hocaya titrek bir sesle:
─ Hocam, annem çok hasta, evde yatıyor.
─ O yüzden hiç yemek yapamadı.
─ Varsa bir tas çorba verebilir misin bize?
Deyince Nasreddin Hoca komşusunun oğluna üzgün bir şekilde cevap verir:
─ Ah oğlum, keşke olsa da iki tas çorba verseydim, ama evde hiç çorba yok.
Hoca, komşunun oğlunu uğurlayıp evin kapısını kapatır. Sonra da kendi kendine söylenmeye başlar:
─ Pes doğrusu! Şu bizim komşular da amma yaptılar şimdi, hayalimdeki çorbanın bile kokusunu alıyorlar, hayalimdeki çorbayı bile istiyorlar.
fıkraoku.com
Hiçlik
Nasreddin Hoca'ya sormuşlar:
- Kimsin?
- Hiiiç! Hiç kimseyim... demiş Hoca;
Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce, sormuş Hoca:
- Sen kimsin?
- Mutasarrıfım! demiş adam kabara kabara.
- Sonra ne olacaksın? diye sormuş Nasreddin Hoca.
- Herhalde vali olurum, diye cevaplamış adam.
- Daha sonra?.. diye üstelemiş Hoca.
- Vezir, demiş adam.
- Daha daha sonra ne olacaksın?
- Bir ihtimal sadrazam olabilirim.
- Peki ondan sonra?
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp;
- Hiiiç. Demiş
- Daha niye kabarıyorsun be adam, demiş Hoca.
- Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım.
Mutasarrıf: Sancak beyi
fıkra sever
Saz Çalan Hoca
Nasreddin Hoca bir gün eline bir saz almış, tıngırdatıp duruyormuş. Hanımı dayanamamış sormuş;
- Ne yapıyorsun Bey?
- Saz çalıyorum ya hatun, görmüyor musun?
- Yahu o sazı çalanlar elini aşağı yukarı götürüp getiriyorlar, ama sen orayı tutmuş, hiç bırakmıyorsun!
- Hanım onlar benim bir seferde bulduğum yeri bulmaya çalışıyorlar da ondan ellerini aşağı yukarı kaydırıyorlar.
fıkraoku.com
Nasrettin Hoca'nın Yüzüğü
Nasrettin Hoca bir gün kapının önünde bir şey arıyormuş. Komşusu onu görünce;
- Hayırdır hocam ne arıyorsun? Demiş.
Hoca;
- Yüzüğümü kaybettim onu arıyorum.
- Nerede düşürdün yüzüğünü?
- Bodrumda düşürdüm.
- O zaman neden kapının önünde arıyorsun?
- Bodrum çok karanlık onun için kapının önünde arıyorum. Demiş.
fıkraoku.com
Fil Olayı
Bir gün Nasrettin hocanın köyüne bir fil göndermişler. Köylüler bu filden hiç memnun değilmiş. Köylülerle beraber şikayet için saraya gitmişler. Nasrettin hoca arkasına bakmış kimse kalmamış. Nöbetçiler Nasrettin hocayı padişahın huzuruna götürmüşler. Nasrettin hoca korkudan ne söyleyeceğini bilememiş. Demiş ki;
- Bize bu filin dişisini de verin
Zeynep Su Toğuşlu
Sen de Haklısın
Nasreddin Hoca, kısa bir süre önce hakimliğe atanmıştı. Ona ilk dava sunulmuştu ve davacı öyle inandırıcı deliller göstermişti ki, Nasreddin Hoca:
- “Haklısın”, demiş.
Mahkeme kâtibi onu, davalıyı dinlemeden önce karar vermemesi için uyarmıştı.
Davalının güzel konuşması onu öyle etkilemişti ki, adam konuşmasını bitirir bitirmez:
- “Haklısın”, demiş.
Mahkeme kâtibi bu yargılama şekline asla razı olmamış ve:
- “Beyefendi, her ikisi de haklı olamaz ki” Hoca:
- “Sen de haklısın” demiş.
Nasreddin Hoca Fıkraları
Neden Yemiyorsun?
Nasrettin hoca bir iş için Sivrihisar'a gitmiş. İşi epey uzamış; bu sırada parası bitmiş. Midesi açlıktan kazınmaya başlamış. O an fırının önünden geçiyormuş. Bakmış ki nar gibi kızarmış somunlar mis gibi kokuyormuş. Açlıktan gözleri kararan hoca içeri girip sormuş:
- Kuzum efendi bu ekmeklerin hepsi senin mi? Adam:
- Evet benimdir. Hoca aynı soruyu tekrarlamış. Adam sinirlenerek:
- Belanı mı arıyorsun be adam benim dedim ya! Hoca ekmeklere son bir kez bakıp:
- Öyleyse ne bakıyorsun, yesene.
CuteAndTerrible
Nasrettin Hocanın Yeni Evi
Nasrettin Hocanın evine gece vakti hırsız girmiş. Hırsız Evdeki tüm eşyaları toplamış. Hoca uyanmış bakmış ki tüm eşyalar gidiyor o da hemen ayakkabılarını giymiş, gidecekken karısı demiş ki;
- Hoca efendi, gecenin bu saatinde nereye gidiyorsun? Nasrettin hoca cevap vermiş;
- Bizim evi taşıyorlar, ben de yeni evi görmeye gidiyorum.
fıkraoku.com
Karpuz Kavun
Hoca bir gün Akşehir pazarında gezerken gördüğü her meyveden avuç avuç ağzına atmaya başlamış. Bunu gören ahali;
- Hoca hoca! tek tek ye, deyince hoca da;
- Yahu tek tek yenen karpuzdur kavundur, demiş.
Emirhan ŞAHİN
Diğer Nasrettin Hoca Fıkraları
İlk Sayfa ...
4 5 [6]
7 8 ...
Son SayfaBir Fıkranızı Paylaşın...
Nasrettin Hoca Fıkraları Arşivinde Toplam 422 Fıkra Kayıtlıdır.