Eğitim Sitesi

Nasrettin Hoca Fıkraları

Nasrettin Hoca Fıkraları

Allah'ın Rahmeti

Yağmurlu bir günde Nasrettin Hoca pencereden dışarı bakarken komşusunun koşa koşa yağmurdan kaçtığını görür pencereyi açar:

- Hey Ahmet Efendi, birde hacı olacaksın rahmetten kaçılır mı?, der.

Zavallı adam eli mahkum sırılsıklam olur. Ertesi gün hocanın komşusu hocayı yağmurdan kaçarken görür ve hocaya bir ders vermek ister:

- Hoca Hoca dün bana diyordun bugün sen neden rahmetten kaçıyorsun? der.

Hoca hiç durmadan yoluna devam eder ve komşusuna şöyle der:

- Ben rahmetten kaçmıyorum sadece Allah'ın rahmetine basmamak için çabalıyorum.

SU

Turşuyu Kim Satacak

Geçim derdi bu ya ! Hoca da sıkıntıya düşmüş. Turşu satıp geçimini temin etmek istemiş. Hanımının hazırladığı lahana turşusunu eşeğine yükleyip düşmüş yola... Mahalle aralarına girmiş. Sokak sokak dolaşıp satmaya başlamış. Onca gün geçmiş. Fakat bir gün olsun Hoca şöyle gönlünce "Turşu.." diye bağıramamış. Ağzını açtığı anda eşeği de ağzını açmış. Hoca´dan baskın çıkıp başlamış "aiii, aiiii..." diye anırmaya!.. Hoca bir türlü fırsat bulup da ağzını istediği gibi açamamış. Günlerden bir gün , Hoca yine turşu satmaya çıkmış. Bir sokağın başına gelip, "Turşu.." diye bağıracak olmuş. Ama eşek her zaman olduğu gibi yine ağzını açıp baslamış anırmaya. Hoca´nın sinirleri iyice gerilmiş. Bir "Lahavle!" çekip eşeğin kulağına eğilmiş.

"Hey uzun kulak !" demiş. "Turşuyu sen mi satacaksın, yoksa ben mi?"

ELİF NUR

Alma

NASRETİN HOCA ELMA SATIYOMUŞ AMA ALMA DİYE BAĞIRIYOMUŞ ADAMLAR DİLİ DÖNMüYOR SANIP ELMALARI ALMIŞ ADAM EVDE YİYOMUŞ ÇÜRÜK ÇIKMIŞ HOCAYA ŞİKAYETE GELMİŞ HOCA:
BEN SANA ALMA DİYE 2 SAATİR NİYE BAĞIRIYOM

oğuz

Yüzme Yarışları

Nasreddin Hoca sofraya oturmuş. Bakmış çorba tasında iki sinek. Hanımına seslenmiş:
- Hatun koş, yüzme yarışları başladı.

Serdar Yıldırım

Et

Hoca'nın canı et yemeği istemiş bir gün. Kasaptan iki kilo et alıp evine götürmüş.

- Akşama güzelce pişir bunları, demiş hanımına. Ne var ki o gün eve hanımı misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş. Akşamda bir tarhana çorbası çıkarmış. Hoca'nın önüne.

- Et nerde demiş Hoca. Kadın doğruyu söyleyeceğine bir yalan kıvırmış.

- Eti kedi yedi, demiş.

- Getir şu kediyi bakalım demiş Hoca. Sonra teraziyi çıkartıp kediyi tartmış. Bakmışlar ki tam iki kilo geliyor. Hoca hanımına sormuş:

- Peki hanım demiş, kedi bu ise bizim et nerede? Et buysa kedi nereye gitti?

eren yurtsever

Bu Mümkün Değil

Hoca, bir ara, zeytin satmaya heveslenmiş. Bir küfe zeytin alarak pazarda satmaya başlamış. Kadının biri zeytin küfesine yaklaşıp fiyatını sormuş ve zeytini pahalı bulmuş. Hoca:
- Hele bir tane ye de tadına bak! Demiş. Kadın:
- Baksam ve beğensem bile peşin para ile alacak değilim, deyince Hoca:
- Canım sen yabancı mısın? Rahmetli kocanla dostluğumuz vardı. Ne olacak, sonra verirsin parasını! Lakin şu zeytinden bir tane tat da gör! Demiş. Kadın ise nazlanmaya devam etmiş:
- İmkânsız, bugün oruçluyum. Üç yıl önce Ramazanda hastalanmıştım da bir hafta oruç tutamamıştım. Bugünlerde o borcumu ödüyorum. Bu söz üzerine Hoca, başını sallamış:
- Haydi, güle güle git! Ben vazgeçtim bu alışverişten. Zira Allah'a olan borcunu üç yıl sonra ödeyen bir kimse, kulun zeytin borcunu kim bilir ne zaman verir!...

sümeyye abdiusta

Ben Uyuyorum

Bir gün Nasrettin Hoca şehire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış. Gece yarısı arkadaşı sormuş:
- Hocam, uyudunuz mu?
- Buyurun bir şey mi var?
- Biraz borç para isteyecektim.
Nasrettin Hoca derhal horlamaya başlayıp:
- Ben uyuyorum! demiş.

sümeyye abdiusta

Bizim Tekir

Nasrettin Hoca kasaptan bir okka et alır, eve gönderir.
Hocanın karısı yahniyi pişirirken komşuları çıkagelir. Gözü gönlü tok, eli açık olan kadıncağız komşularına yahni ikram eder. Komşular, yemeğin tamamını yiyip bitirir ve dönerler evlerine.

Bütün gün yahni özlemiyle akşamı zor eden Hoca evine döner. İştahla oturur sofraya. Biraz sonra karısı önüne bir tabak bulgur aşıyla bir kaşık koymaz mı? Hoca hiddetlenerek sorar ne olup bittiğini.

" Efendi" der karısı, "Eti bizim Tekir yedi."
Bu sözü duyan Hoca sinirlenerek eline bir sopa alır ve Tekir kediyi aramaya koyulur. Bir süre sonra Tekir görünür, bir deri bir kemik. www.dersimiz.com. Yürüyecek gücü yok, iskelet gibi...

Hoca şaşkın : "Hatun, yahnilik eti şu bizim Tekir mi yedi?" diye sorar. Karısı da "Evet Efendim, o hınzır yedi." diye cevap verir.
Bunun üzerine Hoca alır eline el terazisini ve tartar Tekir kediyi... Tam bir okka çeker Tekir. Bunun üzerine karısına şöyle çıkışır

Hoca :
"Hatun! Şu gördüğün bizim Tekir tam bir okka geldi. Öyleyse, yahnilik et nerede? Şayet et bu ise bizim Tekir nerede?"

EyüpC

Müezzin

Nasreddin Hoca çocukken Akşehir'e yapılan ilk büyük caminin (Ulucami M. 1213) minaresi tamamlanır ve hizmete girer. Küçük Nasreddin bir gün oradan geçerken ilk kez gördüyü camiyi ve özellikle minareyi şaşkın bakışlarla inceler. Tam bu sırada vakit namaz vaktidir, müezzin şerefeye çıkıp ezan okumaya başlar. Nasreddin bir an korkar, kendisini biraz toplayınca minarenin çevresinde telaşla bir tur atar, bakar ki çare yok, minaredeki müezzine bağırır ;

- Boş yere bağırma amca! öğle dalsız budaksız bir yere çıkmışsın ki ... ben seni nasıl kurtarayım.

Selda Güler

Araba

Nasrettin hoca eşiyle birlikte gezmeye gitmeyi planlar, eşi arabayla gitmek ister ama nasrettin hoca'nın arabası yok Nasrettin hoca cenaza işlerinde çalışan bir arkadaşından cenaze arabasını alır eşi de der ki geze geze bunu mu buldun?

Nasrettin hoca:

insanlar bu arabaya binmek için ölüyorlar sen nesini beyenmiyorsun demiş ve bitmiş :D :D :D hahaha çok komik

oğuz kaan

Cuma Namazı

Nasreddin Hoca, eşeğine binmiş kasabaya gidiyormuş. Yolda bir tanıdığı sormuş:

- Hayrola Hoca, nereye böyle?

- Cuma namazına gidiyorum

www.dersimiz.com

- Nasılolur, bu gün salı Hoca, altındaki eşeği göstererek:

- Böyle bir eşeğin olursa, ancak salıdan yola çıkıp, cuma namazına yetişebilirsin.

Remzi

Bu Perdeyi Ben Buldum

Bir ahbap topluluğunda Nasreddin Hoca'nın eline iş olsun diye, bir saz tutturmuşlar:
- Haydi bize güzel bir şeyler çal da dinleyelim! Demişler.
Hoca, sazı eline alınca mızrabı bir aşağı bir yukarı teller üzerinde rastgele dolaştırmaya ve böylece tuhaf tuhaf sesler, gıcırtılar çıkarmaya başlamış:
- Ama Hoca demişler, saz dediğin böyle mi çalınır? Perdeler üzerinde usulüyle gezinmek gerek...
Hoca, elindeki sazı dımbırdatmayı sürdürürken:
- Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar. Ben buldum işte. Niçin boşu boşuna gezinip durayım, demiş.

halit uzun

Fıkralar Ana Sayfa

Diğer Nasrettin Hoca Fıkraları

İlk Sayfa ... 25 26 [27]28 29 ... Son Sayfa

Bir Fıkranızı Paylaşın...

Nasrettin Hoca Fıkraları Arşivinde Toplam 422 Fıkra Kayıtlıdır.