Eğitim Sitesi

Nasrettin Hoca Fıkraları

Nasrettin Hoca Fıkraları

Tavuk Suyu

Bir yabancı konuk olur Hoca ya;
Ama nezaket bu ya,
Tutar bir de tavşan hediye eder:
Çoban armağanı çam sakızı der.

Hoca bir güzel pişirir tavşanı.
Akşam olur, gelir yemek zamanı;
Orta yere bakır sini kurulur,
Hep birden etrafına oturulur.
Hoca hem yer, hem sohbet eder.
Ertesi gün misafir kalkar gider.
Bir içinde de pek kaynaşılır.

Arkasından başka bir konuk gelir;
Tavşan getirenin komşusuyum der.
Hoca bu adamı da buyur eder.

Tavşanın suyuna bir çorba yapar;
Adam çorbayı yer, ağzını kapar.
O konuk da gider, gelir başkası:
Tavşan getirenin bir akrabası.

Gittikçe sıklaşır bu misafirler;
Fakat Hoca'nın canına tak eder.
Tavşansa tavşan, der, anladık ama,
Bu kadar da yük olunmaz adama.

Komşular gidip gidip gelmededir;
Bir sefer tam beş kişi birden gelir.
Hoca bu konukları da karşılar;
Adamlar şöyle derler Hoca ya:
Hani tavşan getiren vardı ya,
Komşunun komşusuyuz biz onun.
Hoca: Ya! der, buyurun!

Akşam olur, sofra kurulur yine;
Bir tas konur sofranın üzerine:
Kuyu suyu ile dolu bir koca tas.
Konuklar bu, işten bir şey anlamaz.
İçlerinden biri tasa eğilir;
Sorar: Hocam bu nedir?
Hoca hemen doğrulur:
Bu der, tavşanın suyunun suyudur.

Ada Arcan

Leblebi Tozu

Köyde tarlalarına doğru eşekleriyle giderlerken, Nasreddin Hoca'ya bir yol arkadaşı "aç avucunu" diyerek şekerli leblebi unu ikram etmiş. Avucundakini yemeye çalışırken yel esmeye başlamış. Ağzına atmağa çalıştığı leblebi ununu rüzgâr alıp uçuruyormuş.

Yolda birisi onu öyle görüp sormuş.

- "Efendi, ne yiyorsun?"

- "Hiç" demiş Hoca, "rüzgâr böyle sürerse yel yiyorum."

dersimiz.com

Padişaha Hediye

Nasreddin Hoca iri iri, sap sarı, mis kokulu ayvaları bir sepete güzelce doldurmuş, götürüyormuş.
Yolda birsi selâm vermiş ve;

- "Böyle nereye gidiyorsun, Hoca efendi?" diye sormuş.

- "Padişaha armağan götürüyorum," demiş Hoca.

- "İncir götürsen daha iyi edersin," demiş adam. "Baksana incirler ne kadar olgun ve güzeller, ayvalar belki sert olabilir."

Hoca ayvaları bahçesine boşaltıp, itina ile incirleri toplayıp sepete yerleştirmiş. Padişahın yanına varıp hediyesini sunmuş.

Meğer Padişah incirden hiç hoşlanmazmış. Hoca'nın incirleri kasden getirdiğini düşünerek, adamlarına buyruk vermiş.

- "İncirleri teker teker şu adamın kafasına atın."

İncir yağmuruna tutulan Hoca, kafasına her incir vurduğunda:

- "Oooh, çok şükür" dermiş.

Padişah:

- "Bre Hoca" demiş. "Nedir bu? Kafana vuruldukça şükrediyorsun?"

Hoca yine :

- "Çok şükür çok şükür" demiş. "Ya dostumun sözünü dinlemeyip de ayvaları getirseydim! ."

dersimiz.com

Teke Burcu

Bir gün Nasreddin Hoca'ya, sanki çok lâzımmış gibi,

- "Hangi burçtansın? Hoca" diye sormuşlar.

- "Teke burcundanım" demiş Hoca.

Etraftakiler :

- "A efendi öyle bir burç yok ki." deyince;

Hoca şöyle cevap vermiş :

- "Bana çocukluğumda oğlak burcundansın demişlerdi. Yıldızım hep oğlak kalacak değil ya. Şimdiye kadar çoktan büyüyüp, teke olmuştur."

dersimiz.com

Mirasyedi

Babasından kalan büyük bir mirası har vurup harman savuran birisi, elinde avucunda hiç bir şey kalmayınca Nasreddin Hoca'ya dert yanmış :

- "Hâlim çok kötü. Neredeyse dileneceğim. Derdime bir çare bul Hocam." demiş.

- "Merak etme evlât" demiş Hoca, "Yakında bu dertten kurtulacaksın." Mirasyedi heyecanlanmış :

- "Yine zengin mi olacağım, Hocam ?"

- "Hayır evlâdım" demiş Hoca, "Züğürtlüğe alışacaksın. Ahiret sermayeni de burada harcadın. Alışınca belki orada da çok sıkıntı çekmezsin."

dersimiz.com

Tokat Cezası

Hoca yolda giderken adamın biri arkasından yaklaşıp ensesine bir okkalı bir tokat atmış. Hoca kadıya başvurmuş. Meğer kadı bu adamın yakın dostuymuş. Onları barıştırmayı denemiş, ama başaramamış.

Mecbur kalan kadı:

- Haksız yere tokat vuranın bir akçe ceza ödemesine karar verdim, demiş. Adama dönüp kaş göz işareti yaparak, "Git bir akçe getir" diye emretmiş.

Adam gitmiş. Hoca da oturup akçenin gelmesini beklemiş. Aradan uzun bir süre geçip de adamın gelmeyeceğini anlayan Hoca, önündeki kâğıdı okumaya çalışan kadıya yavaşça yaklaşıp ensesine iki tokat şaplatmış. Kadı efendiye bir akçe uzatmış, peşinden de eklemiş:

- Benim işim var kadı efendi, şu bir akçe benden, bir akçe de getiren adamdan alırsın, hesap tamam olur.

dersimiz.com

Ateş Yakma

Nasreddin Hoca yemeği ısıtmak için ocağı yakmak istemiş. Çıra, çalı-çırpı kullanmışsa da odunlar bir türlü tutuşmamış. Tutuşsun diye üfleyince küller uçuşarak üstünü başını berbat etmiş. dersimiz.com

Hoca elbiseleri daha fazla tozlanmasın, küllenmesin diye odasına gitmiş, üzerine karısının feracesini giymiş, başına hanımının başörtüsünü takmış gelmiş. O sırada kızışan odunlar bir üfleyişte yanmaya başlayınca;

- "Anlaşıldı!.., anlaşıldı!.." demiş Hoca, " Bizim hanım odunların bile gözünü korkutmuş."

dersimiz.com

Hayallerin Kokusu

Nasreddin Hoca'nın canı bol naneli, yoğurtlu çorba istemiş. Şimdi sofraya gelse de kaşıklasam diye düşünürken kapı çalınmış.

Komşunun çocuğu elinde kâseyle gelip :

- "Babamın selâmı var. Sizden biraz naneli, yoğurtlu çorba istedi." demiş.

Hoca gülümseyerek:

- "Amma iş!" demiş. "Bizim komşular hayalimin de kokusunu alıyorlar!"

dersimiz.com

Ters Adam

Nasreddin Hoca'nın bütün gayretlerine rağmen kötü huylarından vazgeçiremediği bir yakını varmış. Bir çocuk koşarak gelmiş ve o adamın suya düştüğünü haber vermiş.

- "Falanca kişi ırmak kenarında gezerken ırmağa düştü. Azgın sularla boğuşuyor" demiş.
Hoca birkaç arkadaşıyla birlikte koşarak ırmak kenarına gelmiş ve suyun geldiği tarafa doğru ilerlemeye başlamış.

Köylüler:

- "Su öbür yana doğru akıyor Hocam" demişler. "Aşağıda aramak gerekmez mi?"
Hoca başını sallamış;

- "Bu adamın ne aksi, ne ters biri olduğunu siz bilmezsiniz. Onun her işi terstir." demiş.

dersimiz.com

Açlık

Nasreddin Hoca, şehirlerarası yolculuk yaparken, yolunun üstündeki köyde bir köylüye konuk olmuş. Yatma zamanı gelince adam;

- "Hoca efendi, uykusuz mu yoksa susuz musun?" diye sormuş.

Adamın yemekten söz etmediğini gören Hoca hiç bozuntuya vermeden;

- "Buraya gelirken pınar başında bir güzel uyumuştum" demiş.

dersimiz.com

Çocukların Anası

Hoca'nın oğullarından biri yakın köylerin birinde çömlekçilik yapıyormuş. Bir gün Hoca yanına gidince:

- " Baba, bütün paramı şu çömleklere yatırdım" demiş. " Hava güneşli olurda zamanında hepsi kurursa zengin olacağım. Ama yağışlı olursa anam ağlayacak!"

Hoca oradan ayrılıp başka bir köyde oturan büyük oğluna uğramış.
Oğlu :

- " Baba, varım yoğum şu tarlada, zamanında rahmet yağarsa zengin oldum gitti. Kuraklık olursa anam ağlayacak" demiş.

Hoca eve canı sıkkın dönmüş.
Karısı :

- "Hayrola Efendi, yüzün neden asık" demiş.

- "Benimki bir şey değil" demiş Hoca, "Asıl sen kendi halini düşün. Yağmur yağsa da yağmasa da bizim oğlanlardan birinin anası ağlayacak".

dersimiz.com

Eşeğin Düşüncesi

Nasreddin Hoca, eşeğini emanet alan komşusunun bağdan dönerken eşeğine merhametsizce davrandığını uzaktan görmüş.

Bir gün aynı komşusu, Hoca'dan gene eşeğini istemiş.

- "Biraz bekle" demiş Hoca, "bu sefer eşeğe bir danışıp geleyim."

Ahıra girmiş, az sonra geri dönüp:

- "Kusura bakma komşu!" demiş, "Eşeğe danıştım olmaz diyor. Başkasına verdiğin zaman beni hem dövüyor hem de sana sövüyorlar!" dedi.

dersimiz.com

Fıkralar Ana Sayfa

Diğer Nasrettin Hoca Fıkraları

İlk Sayfa ... 8 9 [10]11 12 ... Son Sayfa

Bir Fıkranızı Paylaşın...

Nasrettin Hoca Fıkraları Arşivinde Toplam 422 Fıkra Kayıtlıdır.