Sarıklı hoca, medresede ders anlatırken, genç mollalardan biri parmak kaldırmış:
- Susadım hocam!
Hoca sinirlenmiş:
- Öyle denmez. "Derunum ateş-i nar ile püryan idi günden, bir kadeh lebriz ab-ı hoşgüvar, nuş eyleyerek, teskin-i ateş ve bu suret ile iktisab-ı ferah-ı bişumar eylemeliyim" demeliydin. Cahiller gibi susadım, demek olur mu?
Aradan zaman geçmiş, bir gün sınıftaki sobadan sıçrayan bir kıvılcım, gelip hoca efendinin sarığının kıvrımına girmiş. Molla hemen parmağını kaldırmış:
- Ey hace-i bi misal, v'ey üstad-ı zi kemal, bu şakird-i pür kemal, şol vechile arz-ı hal eyler ki; bu hikmet-i mütteal, nar-ı mangaldan bir şerrare-i cevval pertab ile ser-i al’ül alinizdeki sarığı iş'al eylemiştir.
Hoca, elini sarığına atar atmaz, sarık tutuşur, hemen pencereden fırlatır ve öfkeyle talebesine çıkışır:
- Bre mel’un, sarığın tutuştu desene!
- Aman hocam, cahiller gibi, yandı, tutuştu denir mi?
Medrese Talebesi Fıkrası
Fıkrayı Paylaşın:
Fıkralar > Osmanlı Fıkraları > Medrese Talebesi Fıkrası
Yeni Eklenen Osmanlı Fıkraları
- Sadrazamın Dalkavuğu Fıkrası
- Vazifesiz Memur Fıkrası
- Özür ve Kabahat Fıkrası
- Bekri Mustafa Fıkrası
- Islahat Tanzimat Meşrutiyet Fıkrası
- Sır Saklamak Fıkrası
- Fıkralar Ana Sayfa
- Osmanlı Fıkraları Sayfası