- Ya Kerem ben şu matematik öğretmenini hiç anlamıyorum...
- Niye ki?
- Geçen gün 7+3 = 10 demişti. Bugün de 6+4 = 10 diyor.
fıkraoku.com
- Ya Kerem ben şu matematik öğretmenini hiç anlamıyorum...
- Niye ki?
- Geçen gün 7+3 = 10 demişti. Bugün de 6+4 = 10 diyor.
fıkraoku.com
Bir gün okuldan eve gelen Afacan Selim annesine:
- Anneciğim, ben matematikten 100 alsaydım ne yapardın? Annesi:
- Sevinçten deli olurum demiş. Selim de:
- O zaman deli olmayacaksın anneciğim, çünkü ben matematikten 10 aldım, demiş.
Zeynep Gökçe Yeni
Bir imam, bir doktor ve bir matematikçi golf oynamak için golf sahasına gittiklerinde görürler ki saha doludur.
Fakat işin enteresan yanı o sırada oyun oynamakta olan yaşlı dört adam oldukça kötü golf oynamaktadır.
Sonunda dayanamayıp yetkiliye şikayet ederler:
- Evet kabul ediyoruz, sıra onların fakat siz çok iyi bir spor kulübüsünüz. Bu kadar kötü bir oyunun oynanmasına nasıl seyirci kalabiliyorsunuz?
Bunun üzerine yetkili o kişilerin kulübün ortaklarından olduklarını ve hepsinin kör olduğunu, bu yüzden o kadar kötü oynadıklarını söyleyince
İmam pişmanlık ve mahcubiyet içerisinde:
- Ben imamım, lütfen herhangi bir ihtiyaçlarında beni şu camide bulsunlar, der ve apar topar gider.
Doktor aynı şekilde:
- Ben dünyanın en ünlü göz doktorlarından biriyim. Herhangi bir şikayetlerinde onlara yardım etmeyi çok isterim, deyip hemen evine doğru yola koyulur.
Matematikçi ise gayet soğukkanlı bir şekilde sorar:
- İyi de niye gece oynamıyorlar?
muzaffer
Zengin bir köy ağası vefat eder. Vasiyeti açılır. Mallarının yarısını (1/2) büyük oğluna, dörtte birini (1/4) ortanca oğluna ve beşte birini (1/5) küçük oğluna bırakmıştır. Bütün mallar paylaşılır ancak Ortada 19 tane de AT vardır. 19′u ne ikiye, ne dörde, ne de beşe bölmek mümkündür.
Köyün en akıllı adamına gidip akıl danışırlar. Adam da onlara yardımcı olabileceğini söyler. Der ki:
- Benim de bir atım var. Alın bunu size veriyorum. Oldu mu 20 at? Yarısını sen al bakalım (10). Dörtte birini de (5) ortanca kardeşin alsın. Beşte birini de (4) en küçüğünüze verelim. On, beş daha on beş. Dört daha on dokuz. Verin bakalım şu bizim geriye kalan düldülü...
yasin
Bir matematikçi Afrika'da aslan avlamaya çalışmaktadır. Sonunda bir tane aslan görür ve etrafına tel örgü çeker. Daha sonra da şöyle der:
- Burayı dışarısı olarak tanımlıyorum.
Çisem
Bir doktor, bir avukat ve bir matematikçi konuşurlarken aralarında sevgilinin mi yoksa eşinin mi olmasının daha iyi olduğu şeklinde bir tartışma başlar. Avukat der ki:
- Tabii ki sevgilin olması daha iyidir, istediğin zaman ayrılabilirsin, halbuki evli olursan bir sürü hukuki sorumluluk biner tepene.
Doktor buna muhalefet eder:
- Evli olmak daha iyidir. Çünkü güvenlik hissi stresi azaltır ve daha sağlıklıdır.
Matematikçi ise bambaşka telden çalmaktadır:
- Bence ikisi de olmalı. Bu şekilde karın seni sevgilinle ve sevgilin de karınla zanneder. Sende bu arada rahatça matematikle uğraşabilirsin.
Çisem
İlkokulda, matematik dersinde öğretmen üçgenin alanını, çocuklara şu şekilde öğretmiş:
Bir üç kenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin vuruşumunun, ikiye bölümüdür. Çocuk bunu güzelce ezberlemiş.
Akşam babası evde sormuş:
- Bu gün okulda ne öğrendiniz?
- Matematik dersinde, bir üç kenarlının alanını öğrendik babacığım.
- Ya öyle mi, peki nasıl öğrendiniz?
- Bir üç kenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin vuruşumunun, ikiye bölümüdür.
- Yavrum, yanlış öğretmişler size. Doğrusu:
Bir üçgenin alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.
O sırada, bir yandan gazetesini okuyan, bir yandan da torunuyla oğlunun konuşmasını dinleyen dede, dayanamayıp söze girmiş:
- İkinizin de tanımı yanlış! Bir müsellesin mesaha-i sathiyesi, kaidesiyle irtifaının hasıl-ı darpının nısfına müsavidir.
Çisem
Bir mühendis, bir fizikçi ve bir matematikçi bir oteldedir.
Derken mühendis burnuna gelen duman kokusuyla uyanır, hole çıkar, bir de bakar ki bir yangın var. Eline geçirdiği bir kovaya su doldurarak yangını söndürmeye çalışır.
Daha sonra fizikçi uyanır, aynı yangını görür ve yangın hortumunu bulur ve başlar hesap yapmaya. Su basıncı, alevin şiddeti, aradaki mesafe falan derken yaptığı hesaplara göre yangının sönmeyeceği ortaya çıkar ve yatağına geri döner.
Daha sonra matematikçi kalkar kokunun etkisiyle hole koşar. Bir de bakar ki yangın var. Derken çözüm aramaya koyulur. Yangın hortumunu bulur ve
– Çözümü buldum diye bağırarak yatağına geri döner.
Çisem
Hitler, bir gün toplama kamplarından birini ziyaret ederken oradaki tutuklulardan birine sorar:
- 5, 3 daha kaç eder?
Mahkum 6 diye cevap verdiğinde yanındaki kurmaya döner ve kızgın bir ses tonuyla:
- Ne biçim toplama kampı bu? diye azarlar.
Çisem
İskoç bir matematikçi yolda giderken bir nal bulur ve sevinç içinde şöyle der:
- Geriye kaldı üç nal, bir at!..
Çisem
Çocuk babasından matematik ödevini yapmasına yardım etmesini ister ve
- Doğru olmaz oğlum, cevabını alır fakat o ısrarlıdır:
- En azından dene baba...
Çisem
Bir mühendis, bir fizikçi ve bir matematikçi İskoçya'da trenin penceresinden bakarken siyah bir koyun görürler, mühendis hemen atılır
- İskoçya'daki tüm koyunlar siyah.
der. Fizikçi söze karışır
- İskoçya'daki bazı koyunlar siyah.
der ve matematikçi son noktayı koyar:
- İskoçya'da en az bir tarafı siyah olan en az bir tane koyun vardır.
Çisem