Kayserili Fıkraları
Kayseri'Nin Mahallesi
Bölük komutanı Ali okulunu denetliyordu. Hasan'a sordu:
- Oğlum, dünya kaç parçadır?
- Beş parçadır komutanım.
- Say bakalım.
- Avrupa, Asya, Amasya, Tosya, Okyanusya.
- Sen nerelisin?
- Kayseriliyim, komutanım.
- Su haritada Kayseri'yi göster bakalım.
Hasan Kastamonu'yu işaret edince:
- Oğlum, orası Kastamonu.
- Kayseri'nin bir mahallesi sayılır, komutanım, der.
Kayserili
Topal Eşek
Yahudi'nin biri, pazara, topal eşeği satmak için götürür, fakat alıcıyı kandırmak için eşeğin tırnağına çivi çakar, eşeğe bir Kayserili müşteri çıkar. Kayserili ayaktaki çiviyi görür, içinden "çiviyi çıkarırım düzelir" diye düşünür, eşeği alır.
Yahudi ertesi gün sağda solda övünür.
- Siz Kayserililer akıllıyız diye övünürsünüz, çiviyi çaktım anadan doğma sakat eşeği sattım der.
Duyanlar bunu Kayseriliye anlatırlar.
Kayserili elini dizine vurur:
- Tüh yahu, verdiğim para sahte olmasaydı bayağı kazıklanmıştım.
fıkraoku.com
Kayserilinin Duası
Kayseriliyle Temel bir gün bir camide dua ederler Temel;
- Allah'ım bana hanlar, hamamlar çok para nasip et diye dua etmektedir yan tarafta dua eden Kayserili;
- Allah'ım Temele çok para ver diyerek ellerini açarak göz yaşları içinde dua etmektedir bu sırada yanlarında duran biri Kayseriliye sorar:
- Neden kendin için istemiyorsun arkadaşını bu kadar çok mu seviyorsun.
Kayserili cevap verir;
- Temelin duası kabul olur. Allah Temel'e versin ki ben o parayı altından girer üstünden çıkar bir şekilde alırım.
fıkraoku.com
Bir Avuç Leblebi
Kayserili bir çocuk annesiyle kuru yemişçinin önünden geçerken çocuk:
- "Leblebi istiyorum" diye annesine söyler.
Bunu işiten kuru yemişçi çocuğa:
- "Oradan bir avuç alabilirsin evladım" der.
Çocuk:
- "Hayır! Sen verirsen alırım" der.
Kuruyemişçi çocuğa bir avuç leblebi verir ve sonra sorar:
- "Neden kendin almadın da benim vermemi istedin."
Çocuk da:
- "Senin avucun daha büyük de ondan" der.
fıkraoku.com
Kayserili İle Yahudi
Gezgin bir Yahudi'nin yolu Kayseri'ye düşer.
Yahudi her gittiği şehirde bir şekilde ticaret yapar ve para kazanır yoluna devam edermiş, burada da bir iş yapmak istemiş.
Yürürken düşünüyormuş ne yapabilirim derken bir bakmış dilenci kaldırımda oturmuş dileniyor. Önündeki tası görmüş, tas antika, kafayı takmış ona ileriden dönmüş adamla laflamaya başlamış, derken,
Yahudi:
- Ben hayvanları çok severim bana bu tastan süt içen kediyi satar mısın? demiş.
Adam da:
- Neden olmasın satarım, demiş.
Yahudi sormuş:
-“Kaç lira istiyorsun” demiş.
Dilenci:
- 500 lira istiyorum, demiş.
Yahudi:
- Yuh! Bu kedi o kadar etmez ki, demiş.
Dilenci:
- İşine gelirse, demiş.
Yahudi düşünmüş hesap yapmış:
"Ben bu tası 500 liraya alırım 750 liraya satarım" diye düşünür ve tekrar dilencinin yanına giderek
- Ver bakalım kediyi, der.
500 lirayı sayar verir ve kediyi alır gider.
1 gün sonra tekrar gelir bakar dilenci orada oturuyor, kediyle yanına giderek:
- Arkadaşım bu kedi dünden bu yana hiç bir şey yemedi herhalde alıştı bu kaptan süt içmeye.
Dilenci der ki:
- Ne yapabilirim?
Yahudi:
- Şu önündeki tası versene bana, demiş
Dilenci:
- Neden, demiş.
Yahudi:
- Kedi bir şey yemiyor, alışmış. Ver de yemeğini onda yesin.
Dilenci:
- 500 lira ver vereyim demiş.
Yahudi:
- Ya bu tas o kadar etmez ki, demiş. Düşünmüş tas 750 lira ikisinin toplamı 1000 lira demiş sonra al o zaman kedini, ver paramı demiş.”
Dilenci:
- Veremem, demiş.
Yahudi:
- Neden, diye sormuş.
Dilenci:
- Ben tasın sayesinde günde 10 tane kedi satıyorum, demiş.
Yahudi bir daha Kayseri'nin yakınından bile geçmemiş.
fıkraoku.com
Eşeği Böyle Boyarlar
Kayseri'ye bir banka müfettişi gelmiş, zamanının en iyi oteli olan
Zümrüt Palasta yatmış. Sabah teftiş edeceği bankaya gitmeden önce kapıdaki boyacı çocuğa ayakkabılarını boyatmaya karar vermiş. Bir taraftan da çocukla muhabbete başlamışlar:
- Siz eşeği boyar da satarmışsınız, doğru mu?
- Doğru.
- Nasıl oluyor bu?
Çocuk elindeki fırçaları çaprazlama çalımla ayakkabılar üzerinde sallarken
ahan da boyuyoh ya! İşte böyle...
Rümeysa
Kayseriliden Ölüm İlanı
Kayserilinin eşi vefat etmiş. Gitmiş bir gazeteye, ilan vermek istediğini söylemiş. Görevli:
– Buyurun ilan nedir acaba? demiş.
- Ayşe'yi kaybettim üzgünüm, demiş Kayserili. Görevli:
– 6 kelime hakkınız var, ilan biraz kısa oldu isterseniz uzatabilirsiniz demiş. Kayserili:
–“Aynı paraya mı?” Görevli:
–“Evet aynı fiyata” Kayserili:
–“O zaman şunları ekle, satılık Toyota var”
fıkraoku.com
En İyi Yalan
Padişahın biri,
- Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim, demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
- Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.
- Bunun neresi yalan?
Kuş kartaldır, Arslan da kuzu kadar minik bir yavru.
Kaptı mı götürür tabii!
- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!
- Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!
- Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!
- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
Ama bir gün bir Kayserili gelmiş;
- Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!
fıkraoku.com
Kayserili Yüzü
Kayserili tıraş olacaktı. Berber "buyurun" deyip döner koltuğu gösterince koltuğu cevirdi, sırtı aynaya gelecek şekilde oturdu. Berber şaşırdı:
- Beyefendi, neden ters oturdunuz?
Kayserili, telaşsız:
- Sabah sabah, dedi, Gayserili yüzü görmek istemem de...
ÖZGÜR
Yoklama
Yaşlı Kayserili hasta yatağında yatıyor. Durumu ağırlaşınca sevdikleri başına toplanıyor. Bir ara kendine gelen Kayserili sormaya başlıyor; - Oğlum Ahmet burada mısın?
"Buradayım baba" diyor oğlu.
- Hasan sen burada mısın?
O da "Buradayım baba" diyor. Baba tekrar;
" Kızım Ayşe sen burada mısın? diyor. Kızı da "Buradayım" diyor baba hiddetle bağırıyor;
- Ulan Allah belanızı versin! Dükkana kim bakıyor?
Sude Çakır
O Da Kayseriliydi
İki Kayserili uçağa biner, birbirleriyle sohbete başlarlar
- Amerika da ne yapıyorsun
- Fabrikalarım var
- Peki sen ne iş yapıyorsun
- Ben de bir fabrikada işçi olarak çalışıyorum
- Kaç senedir
- 25
- Sen nasıl Kayserilisin böyle 25 senede o fabrikanın sahibi olman lazımdı deyince öteki (içini çekerek)
- Aahh ahh çalıştığım fabrikanın sahibi de Kayseliydi işte bu yüzden olamadım
berna özgenel
Aşık Mustafa
Zamanın Bünyan Kaymakamı “gece kimse fenersiz gezmeyecek” diye emir verir. Emrine uyulup uyulmadığını kontrol etmek için geceleri gezmeye çıkar. Bir gün Aşık Mustafa'ya rastlar. Aşığın elinde fener yerine keven otu yandığını gören kaymakam, kızgın kızgın sorar:
- Hani senin fenerin?
Aşık Mustafa hiddetlenerek cevap verir:
- Ottan olur aşıkların feneri,
Yeni çıktı Kaymakamın hüneri,
Çeker isem belimdeki döneri
Haddini bildiririm kaymakam.
Neye uğradığını şaşıran kaymakam, çevredekilere sorar.
- Bu kim yahu? Çevresindeki görevliler:
- Efendim buna Bünyan'ın meşhur Aşık Dayısı derler. Bu halk asığıdır. Kaymakam bir şey söylemeden çeker, gider.
fıkraoku.com
Diğer Kayserili Fıkraları
1 2 [3]
4 5 Bir Fıkranızı Paylaşın...
Kayserili Fıkraları Arşivinde Toplam 56 Fıkra Kayıtlıdır.