Eğitim Sitesi

Karışık Fıkralar

Karışık Fıkralar

Amerikalı ve Türk

Amerikalı ile Türk arkadaş olmuşlar. Amerikalı bizim Türk'ü Amerika'ya davet etmiş. Amerikalı bizim Türk'e Amerika'nın her yerini gezdirmiş NASA'yı da gezdirmiş uzay araçlarını göstermiş. Bizim Türk:
- Sizdeki teknolojiye hayran kaldım, demiş.

Neyse Türk Türkiye'ye dönmüş. Bu sefer Amerikalı Türkiye'ye gelmiş. Bizim Türk acaba Amerikalıyı nereye götürsem gezdirsem diye düşünmüş. En sonunda hamama götürmeye karar vermiş. Amerikalıyla hamama giriyorlar her taraf buhar:
- Tamam tamam, pes vallahi, hayran kaldım...
Amerikalı memlekete dönmüş
- Eee Türkiye'de ne gördün? demişler
- Ya arkadaşlar bizim NASA boş iş, Türkler insan yapıyorlar, ben vardığımda zımpara çekiyorlardı, demiş.

Fıkra Sitesi

İki Mahkum

Padişah arabayla giderken, bakmış jandarmalar yolda iki kişi götürüyor, arabayı durdurmuş:
- Bu adamları nereye götürüyorsunuz?
- Asılacaklar, idam yerine götürüyoruz.
- Ne yapmışlar?
- Birisi adam öldürdü, öbürü de ırza geçti.
- Hangisi katil, hangisi ırz düşmanı?
- Bu katil padişahım, bu da ırz düşmanı.

Padişah, kararı değiştirmiş:
- Durun hele, bu ırz düşmanını asmayacaksınız, bunun ırzına geçilecek ki yaptığı alçaklığın ne olduğunu anlasın. Adam öldüreni asın!
Demiş arabasına binip gitmiş. Jandarmalar da iki mahkûmu alıp yola koyulmuşlar.

Padişah emriyle asılmaktan kurtulan ırz düşmanı, yol boyunca jandarmaları uyarmış:
- Aman hemşerim ha! Irzına geçilecek olan benim! Bu herifi asacaksınız, beni değil, karıştırmayın ha...

levent hakan

Japon Teknolojisi

Bir Japon, New York'ta bir bara girip oturur. Sol avucunu açıp sağ eliyle avucunun içine telefon tuşlar gibi yapar sonra sol elini kulağına getirip konuşmaya başlar. Barmen meraklanıp yanına gelir, sorar:
- Ne yapıyorsun?

Japon:
- Japonya'dan yeni bir buluş. Artık cep telefonu kullanmak yok. El telefonu var, diyerek elini açar gösterir.

Avucunun tam ortasında ufak bir hoparlör vardır. Barmen:
- İnanmıyorum. Böyle bir şey olamaz.

Japon:
- Göstereyim. Bana bir telefon numarası söyle.
Barmen numarayı söyledikten sonra, Japon yine avucunun içini tuşlayıp elini kulağına getirir. Biraz bekledikten sonra elini barmene uzatır:
- Konuşabilirsin, der.

Barmen Japon'un elini kulağına getirir:
- Joe? Sen misin? İnanmayacaksın ama şu anda seninle bir Japon'un elinden konuşuyorum. Hayır sarhoş filan değilim. Neyse sonra anlatırım. Haydi hoş çakal, deyip Japon'un elini bırakır. Hayretler içinde, “Harika bir şey bu! Pahalı mıdır?” Japon:

- Biraz ama değer, der, sonra içkisini ısmarlar. Ama sonra birden, “Affedersin tuvalet ne tarafta?” diye sorar. Barmen tuvaleti işaret eder. Japon kalkıp gösterilen kapıdan girer. Aradan 5 dakika geçer ama Japon dönmez. 10 dakika geçer… Barmen merak etmeye baslar. 20 dakika geçtikten sonra barmen, başına kötü bir şey mi geldi diye düşünüp tuvalete gider. Japon’u yerde görür. Pantolonu dizlere kadar indirilmiş, arkasında bir tuvalet kâğıdı, öne doğru eğilmiştir. Barmen:
- Aman Tanrım! Sana ne oldu böyle? Saldırıya mı uğradın? Yaralandın mı?

Japon:
- Hayır. İyiyim. Japonya’dan uzun bir faks alıyorum, o kadar.

Japonika

Türk İngiliz Ve Alman

Bir gün bir Türk İngiliz ve Alman tuvalete girmişler. İngiliz tuvaletten çıkmış elini yıkamış ve 10 tane peçete kullanıp "Biz İngilizler temizizdir" demiş. Sonra Alman tuvalete girmiş. Çıkınca elini yıkamış ve 1 peçete kullanıp "Biz Almanlar çevreciyizdir" demiş. Son olarak Türk tuvalete girmiş. Çıktığında elini yıkamamış ve "Biz Türkler elimize işemeyiz" demiş.

Lara

Metresim

Evli bir çift barda oturmuş içeceklerini yudumlarlarken içeriye gayet hoş ve alımlı bir kadın girer. Kadın yanlarından geçerken adamın yanağından bir makas alıp:
- Nasılsın şekerim? Görüşemiyoruz bu aralar, der.

Adamın karısı yarı kızgınlık yarı şaşkınlık içinde kocasına sorar:
- Bu kadın da kim?
Adam gayet sakin bir şekilde "metresim" diye cevap verir. Kadın çılgına döner:
- Utanmaz adam! Bir de utanmadan metresim diyorsun, her şey bitti boşanıyoruz, seni terk ediyorum, der.

Adam sakinliğini hiç bozmadan konuşur:
- Ne yani Etilerdeki daireleri, boğazdaki yalıyı, 28 metrelik yatı, bankadaki açtığım milyon dolarlık hesabı bir anda bırakıp beni terk mi ediyorsun?

Bunları duyunca kadın birden sakinleşir ve etrafına bakınmaya başlar. O sırada ilerde masalardan birinde eski arkadaşlarını görür ve eşine "Bu bizim Suat değil mi?" der. Yanındaki kim acaba diye sorar. Adam "metresi" der. Kadın "Ay bizimki daha güzel vallahi" der.

George

Gazete Satıcısı

Gazete satıcısı, tuttuğu köşesinde bağırıyordu:
- "İkinci baskııı... 100 bin lira... ikinci baskııı... 100 bin lira..."
Birisi parayı ödedi, gazeteyi aldı gitti. biraz sonra geri dönüp, söylenmeye başladı:
- Niye yalan söylüyorsun? 100 bin liraya sattığın gazetenin üzerinde "fiyatı 50 bin liradır" yazıyor. Gazete satıcısı, pişkin:
- "Aman amca! Sen gazetenin her yazdığına inanacak kadar saf mısın?"

ömer

Evliliğin Sırrı

Çocuk dedesine sormuş:
- Dede, ninem ile kaç yıldır evlisiniz?
- 40 yıldır evlat, demiş dede.
- Peki ama dede, ben sizi hiç kavga ederken görmedim bunun sırrı nedir?
- Otur evlat anlatayım. Evlat biz ninen ile evlendiğimizde elde avuçta bir şey yok, kimsemiz de yoktu. Ben nineni bizden oldukça uzakta bir köyden aldım, nikâhımız kıyıldı, benim at arabasına ninenin üç beş eşyasını attık ve bizim köyün yolunu tuttuk. Yolda benim atın ayağı sürçtü ve tökezledi. Ben "Bu bir" dedim. Devam ederken bir daha tökezledi, ben yine "Bu iki" dedim.

Köye de daha epey yolumuz vardı, bizim atın ayağı bir daha tökezleyince "Bu üç" dedim ve çektim belimden tabancayı, atı orada vurdum.
Ben atı vurunca ninen başladı bana söylenmeye. "Biz şimdi nasıl gideceğiz, niye durup dururken atı vurdun. Sende hiç akıl yok mu? Bu eşyaları nasıl götüreceğiz" Ben de döndüm ninene "Bu bir" dedim. O gün bugündür, gül gibi geçinip gidiyoruz.

fıkraoku.com

Hırsızlığın Böylesi

Adamın arabası çalınır. İki gün sonra araba geri gelir ve bir not vardır içinde;
- Özür dilerim arabanızı aldım ama karım doğum yapacaktı, kendimi affettirmek için yarın tiyatroya eşiniz ve sizin için 2 bilet aldım, hatamı telafi etmek için ben de orada olacağım, lütfen kabul edin.
Adam duygulanır, eşiyle tiyatroya giderler, adam yoktur ama çok memnun eve dönerler ne insanlar var dünyada bizde kötü düşündük diye konuşurlar. Fakat döndüklerinde ne görsünler! Evleri soyulmuştur ve duvarda bir not vardır;
- Abi tiyatro nasıldı?

fıkraoku.com

Tren Yolcuları

Bir albay, bir er, bir yaşlı kadın ve bir de genç kız trende aynı kompartımanda yolculuk etmektedir. Tren bir tünele girip kompartıman
karardığı zaman, mucuk bir öpücük sesi ve ardından ŞIIIRRRAAAAKK ! diye bir tokat sesi duyulur.

Tünelden çıktıktan sonra yaşlı kadın;

"Aferin genç kıza. Nasıl yapıştırdı tokadı" diye düşünmekte ve kafasını
sallamaktadır. Genç kız da;

"Zevksiz herif, bu morukta ne buldu ki, bi de
öpmeye kalktı ama kadın da iyi yapıştırdı." diye düşünmektedir.

Albay ise "Ulan bizim eşoğlusu er, kızı öptü tokadı biz yedik." diye yanarken er içinden şöyle düşünmektedir:

"Hehe. Aferin lan bana. Elimi öpüp, nasıl da yapıştırdım tokadı albaya..."

Soner

Kalın Olanmı İnce Olanmı Makbul

Bir gün kötü yola düşmüş iki kadın yol boyunda saç saça baş başa kavga ederler, bu sırada yoldan polis arabası geçer bunları görür ve durur. Polise derler polis bey ben haklıyım o der ben haklıyım poliste karakolda anlatın der ve karakola giderler mahkemelik olurlar aradan bir ay geçer mahkeme günü gelir duruşmaya çıkarlar hakim sorar sizin şikâyetiniz nedir biri çıkar hakim bey ben diyorum kalın olanı makbul o diyor ince olanı makbul bu yüzden kavga ettik sizce kalın olanı makbul değil mi der hakim düşünür ve cevap bulamaz mahkemeyi erteler 1 ay gel zaman git zaman hakim uyurken bile onun cevabını düşünür hakimin eşi de gece yarısı sorar yatakta bey seni çok düşünceli görüyorum hakim de derki hiç sorma hanım kimin haklı olduğuna karar veremedim hanımı da merak edip sorar neymiş bana söyle belki ben bilirim hakim der hanım bunca yıllık meslek hayatım var ben bilemeyeceğim de sen nerden bileceksin söyle söyle der ve hakim eşine olan biteni anlatır iki yolcu kadın geldi biri ince olanı makbul biri kalın olanı makbul diyor hangisi haklı bilmiyorum eşi de derki bunu bilemeyecek ne var ki bey ne kalın olanı makbul ne ince olanı içinde en uzun süre kalanı makbuldür ve hakim sevinir gel zaman git zaman duruşma günü gelir ve yolcu kadınlar ikisi de büyük bir sevinçle zıplayarak hakim bey ince olanı makbul değil mi öteki de kalın olanı makbul değil mi hakim de derki ne kalın olanı makbul nede ince olanı içinde en uzun süre duranı makbuldür ve bunu duyan yolcu kadınlar evet ya biz bunu nasıl düşünemedik derler ve hakime sorarlar
- "Hakim bey siz hangi orospudan duydunuz bunu?"

Selo

Dünya Türklerin Olacak

Dünyanın gelişmiş ülkeleri bir araya gelmişler. Bir gün, en son teknolojilerle üretilmiş bir bilgisayara bütün ülkelerle ilgili verileri yüklemişler ve sormuşlar: “Dünyanın sahibi kim olacak?”
Bilgisayar uzun süre bilgileri değerlendirmiş ve büyük an gelmiş. Nefesler tutulmuş. Bilgisayar, sonucu yazıcıya göndermiş. Hakem heyeti sonucu ilan etmiş. “Türkiye”
Herkes şaşırmış. Mutlaka bir yanlışlık olmuştur düşüncesiyle aynı soruyu bir kez daha sormuşlar Bilgisayar uzun süre çalıştıktan sonucu yazıcıya göndermiş. “Türkiye”
Tüm dünya şoka girmiş. Birisinin aklına “niye?” diye sormak gelmiş. Herkes bu fikri beğenmiş ve bilgisayara sormuşlar.

“Niye?”
Bilgisayar sonucu yazıcıya hiç düşünmeden göndermiş. “Herkes bir gün uzaya çıkacak ve dünya Türklere kalacak”

muzaffer

Boğazına Ateş Düştüğü Zaman

Nasreddin Hocanın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş. Hoca ona mantı pişirip getirmiş. Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş :

-"Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız?" Hoca hemen:

-"Boğazına ateş düştüğü zaman", demiş.

Esma

Fıkralar Ana Sayfa

Diğer Karışık Fıkralar

1 2 [3]4 5 ... Son Sayfa

Bir Fıkranızı Paylaşın...

Karışık Fıkralar Arşivinde Toplam 197 Fıkra Kayıtlıdır.