Ağzına tıkmak
Ağzına tıkmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-04-17 02:08:02
Susturmak, konuşmasına engel olmak.
"Sunucu, canlı yayına bağlanan kişinin lafını ağzına tıktı."
İçeriye tıkmak
İçeriye tıkmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-04-26 03:15:25
Hapsetmek.
"Tüm örgüt üyeleri içeri tıkıldı."
"Olay aydınlanınca içeri tıkılmaktan kurtuldu."
Kodese tıkmak
Kodese tıkmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-04-12 22:19:01
Cezaevine sokmak.
"Adamı kodese tıkmak için plan yapmışlar."
Sözünü ağzına tıkmak
Sözünü ağzına tıkmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2023-06-10 22:03:25
Biri bir şey söylerken, söylemekten vazgeçirmek.
"Dengesiz konuşanın sözünü ağzına tıkarlar."
"Dikkatli konuş da baban sözünü ağzına tıkmasın."
Tıka basa yemek
Tıka basa yemek deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-10-26 20:29:36
Haddinden fazla yemek, çok yemek, mideyi rahatsız edecek kadar çok yemek.
"Doymaz çocuk, tıka basa doldurdu karnını."
"Kızım, bu saatte tıka basa yemek doğru değil."
Boğazına tıkmak
Boğazına tıkmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2023-06-24 08:56:09
Sözü hemen geri çevirip söyleyenin yüzüne vurmak.
"Bana akıl vermeye kalktı ama lafı boğazına tıktım."
"Bırak ne diyecekse desin, sözünü boğazına tıkma hemen."
Çanına ot tıkmak
Çanına ot tıkmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-12-03 01:10:26
Sesini çıkaramayacak, kötülük edemeyecek bir duruma getirmek, susturmak.
"Bir daha yanlışını görürsem, çanına ot tıkacağım."
"Milletin çanına ot tıkmak isteyenler perişan olacak."
"Elbet sizin de çanınıza ot tıkacağım gün gelecek."
Tıka basa doldurmak
Tıka basa doldurmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2017-10-14 04:42:05
Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak, hiç boş yer bırakmamak.
"Çuvalı tıka basa doldurun, ne alırsa kârdır."
"Mideni tıka basa doldurman gerekmiyordu."
Deliğe tıkmak
Deliğe tıkmak deyiminin açıklaması ve örnek cümlelerini göster 2018-04-28 20:44:19
Tutuklamak, hapishaneye koymak.
"Polis, yakaladığı soyguncuyu deliğe tıktı."