Felsefeye Giriş - 2
Felsefe
araştırma tüm evreni seçmiştir. Diğer bilim dalları ve bilgi
türleri de evreni araştırma konusu olarak seçmiştirler. Bununla birlikte diğer
bilim dalları evrenin belli bir parçasından hareketle evrenin tümünü
tanımlamaya çalışmaktadırlar. Örneğin biyoloji canlılardan ,fizik
cansızlardan,sosyoloji toplumdan yola çıkarak realiteyi açıklamaya
çalışmaktadır. Oysa nasıl filin kulağından yola çıkılarak filin tamamı
tanımlanamazsa, evrenin belli bir parçasından yola çıkılarak evren de
tanımlanamaz. İşte felsefe evrenin tümünü kendisini inceleme konusu olarak
seçer. Ve diğer bilgi dalları gibi evreni parçalarına ayırmaz ve belli
bir parçadan yola çıkmaz. Ama sınırsız ve sonsuz bir varlık olarak evrenin
tümünün herhangi bir duyu organıyla incelenebilme olanağı yoktur. Bu yüzden de
felsefe evreni incelerken salt akıl yürütme yolunu yöntem olarak
benimsemek zorundadır. Nasıl ki, fili bir bütün olarak kavrayabilmek
için gözleri görmeyen insanların göze ihtiyacı vardıysa, evreni bir bütün
olarak kavrayabilmek için ise insanların akla ihtiyacı vardır. Bununla birlikte
akılla da olsa evreni bir bütün halinde kavrayabilmek tam olarak mümkün de
değildir. Felsefe bu yüzden kesin hatları ve bilgileri olan bir bilim veya
bilgi dalı olmaktan çok bir çaba,bir gayret veya bir uğraştır. Kısacası
felsefeyi, "evreni (realite) parçalara ayırmaksızın bir bütün halinde ve
salt akıl yoluyla anlama ve kavrama çabasıdır" biçiminde tanımlayabiliriz.
Bilgi çok boyutlu ve çok yönlüdür. Bilgi varlığa ilişkindir. Bu nedenle bilgi
ait olduğu alan,elde edilişi,özne-nesne ilişkisi, ve bilgi akti açısından
çeşitli türlere ayrılmaktadır. Bilginin türlere ayrılmasında birçok etken
olmakla birlikte en önemli etken obje ile subje arasındaki anlam aktıdır. Obje
ile subje arasındaki anlam aktinin değişmesine göre aşağıdaki bilgi türlerinden
söz etmek mümkündür.
ANLAM AKTİ
SUBJE(ÖZNE) OBJE(NESNE)
*Obje ile subje arasındaki anlam bağı sezgi
ve/veya deneyimlerdir
*Belirli bir yöntemle elde
edilmiş bilgiler değildir.
*Sistemli ve tutarlı bilgiler değildir.
*Genel geçerliliğe sahip evrensel
bilgiler değildir.
*Kesin bir nedenselliğe
bağlı bilgiler değil, kısmi nedenselliğe bağlı
bilgilerdir.
*Kesin deney ve gözleme
bağlı bilgiler değildir,kısmi deney ve gözleme dayalı
bilgilerdir.
*Her türlü gündelik yaşam
bilgisi,deneyim ve tecrübeye bağlı bilgiler,batıl
inançların bilgisi ve kocakarı ilaçları bu tür
bilgilerden oluşur.
*Örneğin "yeşil elmalar ekşi olur"
veya "üşütmede nane limon kabuğu suyu içmek gerekir" bilgileri gibi
II.DİNSEL BİLGİ:
*Obje ile subje arasındaki anlam
bağı iman-inanca dayanır
*İnanç bağına bağlı olduğu için öznel
bir bilgidir.
*Mutlak ve kesin olma iddiasındaki bilgilerdir.
*Evrensellik iddiasındaki bilgilerdir.
*Dogmatik ve değişmez bilgilerdir.
*Vahiy yöntemiyle elde
edilmiş bilgilerdir.
*Her türlü dinsel inanç ve ritüele ait
bilgi bu türden bir bilgidir.
*Örneğin "Evreni var eden bir yaratıcı
vardır" ya da "iyilik yapan insanlar cennete gider" vb. gibi
III.TEKNİK BİLGİ:
*Subje ile obje arasındaki anlam akti beceri-yeteneğe
dayanır.
*Yarar amacı gözetilerek
elde edilen bilgilerdir.
*Kesin bilgilerden
meydana gelirler
*Evrensel bilgilerdir.
*Belirli bir metotla
üretilmiştir.
*Değişen ve gelişen
bilgilerdir.
*Yığılarak(kümülatif
olarak) ilerler
*Nesnel bilgilerdir.
*Gündelik yaşantıda ürettiğimiz her
türlü araç ve gereç ile bunları kullanma bilgisi teknik bilgidir.
*Örneğin bilgisayar üretimi ve
üretilen bilgisayarların kullanımı için gereken her türlü bilgi teknik
bilgidir.
IV.SANATSAL BİLGİ:
*Subje ile obje arasındaki anlam bağı
imgelem-güzelduyu-yaratıcı hayal gücüdür.
*Belirli bir yönteme bağlı
olarak üretilmezler,yaratıcı bireyin bireysel etkinliğidir.
*Sistemli bir bilgi türü
değildir.
*Özneldir. Kişinin duyuş ve düşünüş biçimine göre değişir.
*Sanat yapıtı tektir ve ikinci
kez üretilemez.
*Evrensel ve tümelin bilgisini
hedefler.
*Tüm güzel sanatlarda kullanılan
bilgiler sanatsal bilgilerdir.
*Örneğin Mozart'ın 40.Senfonisindeki
notaların dizilişi sanatsal bilgiyi gerektirir.
V.BİLİMSEL BİLGİ:
*Obje ile subje arasındaki anlam bağı deney
ve gözlemdir.
*Evrensel ve genel
geçer bilgilerdir.
*Nesnel bilgilerdir.
*Yığılarak ilerler
(kümülatiftir)
*Sistemli ve tutarlı
bilgilerden oluşur.
*Belirli bir yöntem
(Bilimsel Yöntem) kullanılarak üretilmiştir.
*Yüksek bir doğruluk değerine
sahip bilgilerdir.
*Akılcı ve eleştirel
yolla elde edilirler.
*Örneğin "su 100 derecede kaynar" ya
da "bir cismi h yükseklikten serbest bırakırsak m x g kadar kuvvetle yere
düşer" vb. gibi Bilimsel bilgiler ele aldıkları konu, konuyu ele alış tarzları
ve elde ettikleri bilginin niteliği bakımından birbirinden ayrılırlar:
VI.FELSEFİ BİLGİ:
*Subje ile obje arasındaki anlam bağı akıl
yürütmedir.Kişi evrenin bilgisini salt akıl yürütme yoluyla elde etmeye
çalışır.
*Evrensel bilgilerdir,
genel geçerliliğe sahiptirler.Elde edilen bilgiler zamana ve mekana aşkın
bilgiler olup her zaman ve her yerde geçerlilik iddiası taşırlar.
*Öznel bilgilerdir.
Yaratıcısı filozofun hayal gücüne bağlıdırlar.Bir filozofun elde ettiği bilgi
diğer bir filozof tarafından kabul görmeyebilir.
*Sistemli ve tutarlı
bilgilerdir.Felsefi bilgiler kendi içinde tutarlı bir bütünlük, belirli bir
sistem meydana getirirler.
*Evreni parçalara bölmeden bir
bütün halinde kavrayan tümel bilgilerdir.Bilimler gibi belirli bir
parçadan yola çıkan bilgiler olmayıp evrenin tümüne ilişkin kavramları ele
alırlar.
*Yığılarak ilerlerler
(Kümülatiftir).Belirli bir felsefi bilgi ispatlanamadığı ya da
çürütülemediğinden sürekli olarak artarak çoğalırlar.
*Olmuş bitmişlik ve kesinlik
yoktur.Evren sürekli bir değişme halinde olduğundan felsefi bilgiler de
sürekli yinelenmekte ve böylelikle hiçbir zaman tam ve kesin bilgiye
ulaşılamamaktadır.
*Elde ettiği bilgiler kanıtlanamaz;
ancak temellendirilebilir. Temellendirme belirli bir iddianın ya da belirli bir
kavramın kendisinden daha açık başka iddialar veya kavramlarla desteklenmesi
işidir.Bilimlerdeki deney ve gözlem yoluyla ispatlamanın yerine felsefede temellendirme
kullanılmaktadır.
*Örneğin "Varlığın özü toprak,su,hava
ve ateştir", ya da " Evrensel genel geçer bir ahlak yasası vardır" vb. gibi
FELSEFENİN KONULARI
1.BİLGİ FELSEFESİ(EPİSTEMOLOJİ)
Bilgi nedir?
2.BİLİM FELSEFESİ Bilim her
şeyi bilebilir mi?
3.VARLIK FELSEFESİ(ONTOLOJİ)
Varlık var mı? Özü nedir?
4.AHLAK FELSEFESİ(ETİK) İyi
nedir?
5.SANAT FELSEFESİ(ESTETİK)
Güzel nedir?
6.DİN FELSEFESİ Tanrı var
mıdır?
7.SİYASET FELSEFESİ İdeal bir
düzen var mıdır?
8.MANTIK FELSEFESİ(LOGİK) Doğru
nedir?
Her iki bilgi türü de varlığı anlamaya yönelir.Basmakalıp bilgilerle yetinmez.Felsefe sorularıyla bilime yol gösterir, bilim ise sorulara yanıt buldukça felsefenin yeni sorular sormasına neden olur.Her ikisi de eleştirel ve kuşkucu bir bakış açısıyla konularını ele alır.Her ikisi de akılcılığa dayanır.Felsefe bilimin konu,yöntem,sınıflandırmalarını birer problem olarak görür ve bundan Bilim Felsefesi alanı doğmuştur.Farklılıkları ise:
*Bilim deneysel yöntemi
kullanarak doğa yasaları bulmaya çalışır;oysa felsefe akıl yürütme yoluyla
varlığı anlamaya çalışır.
*Bilimsel bilgi teknoloji
üretir;oysa felsefe bilgisi hiçbir yarar gözetmeden elde edilen bir
bilgidir.
*Bilimler parçadan yola çıkarak
varlığı açıklamaya yönelirler; felsefe tümel bir bilgidir,varlığı bir bütün
halinde ele alır
* Bilim varlığın özünden çok olaylar
ve olgular arasındaki neden sonuç bağlarıyla ilgilenir ve nasıl? Sorusunu
sorar?; Felsefe ise varlığın özünü bilmek ister ve buradan yola çıkarak
varlığa nedir? Sorusu sorar;
*Bilimlerde ilerleme vardır ve
ortaya atılan bir iddia ya çürütülür ya da ispatlanır. Felsefede
ortaya atılan bir soru kalıcıdır ve hiçbir zaman kesin bir yanıta ulaşılamaz
(2)Felsefe-Sanat İlişkisi
Felsefe ve sanatın amaç ve
yönelişleri bakımından benzerlikleri vardır.Her ikisi de evreni,doğayı,insanı
anlamaya çalışır. Her ikisinde de yaratıcılık ön plandadır.Her
ikisinde de zorunlu olarak uyulması gereken bir yöntem bulunmamaktadır.
Her ikisi de öznel bir bilgi türüdür.Her ikisi de tümel bilgileri
hedefler. Farklılıkları ise
Sanatsal bilgi sezgi ve yaratıcı hayal gücüyle elde edilen bir bilgi
türü iken felsefe akıl yürütme yoluyla elde edilir.Filozofun amacı doğru
bilgiye ulaşmakken sanatçının amacı güzele ulaşmaktır. Alışverişleri
ise felsefe sanatı ve güzeli kendisine problem edinerek Sanat Felsefi alanını
doğurmuştur.Bununla birlikte her sanat dalının da dayandığı bir felsefi anlayış
bulunmaktadır.
(3)Felsefe-Din İlişkisi
Her ikisi de varlığı ve yaşamı bütünsellik içinde ele almaya çalışır.Amaç ve yöneliş bakımından benzerlikleri vardır.Her ikisi de varlığın ilk nedenlerine yönelirler.Her ikisi de tümel bilgiler elde etmeye çalışır.Her ikisi de özneldir. Dinsel bilgiler varlığın bilgisini inanca dayalı olarak edinmeye çalışır.Kaynağı ise ilahidir.Dinsel bilgilere vahiy yoluyla ulaşılmıştır ve buz yüzden de akıl ve mantıkla sorgulanamazlar.Eleştiriye kapalı ve dogmatiktirler. Oysa felsefe bilgisi mantıksal analizler ve akıl yürütmeler yoluyla bilgiye ulaşır ve dogmatik değildir.Bilgide otorite kabul etmez ve eleştirel sorgulayıcı bilgilerdir. Felsefe dini problem edinerek inceler ve buradan Din Felsefesi ortaya çıkmıştır.Öte yandan her dinin de kendi içinde felsefi bir dayanağı bulunmaktadır.Örneğin İslam Felsefesi,Hıristiyanlık Felsefesi vb.
FELSEFENİN GEREĞİ
Felsefe öğrenmenin bilimler
gibi insan yaşamına doğrudan katkısı olmayabilir ancak dolaylı olarak insan
yaşamını etkiler.Bilgi pratik yaşamda kullanıldığı oranda önem kazanır.
Felsefi bilgi:
1-İnsanın dünyaya bakış açısını
değiştirir olaylara eleştirici ve sorgulayıcı yaklaşmamızı sağlar.
2-Hoşgörü kazandırır ve insanı
olgunlaştırır.
3-İnsanın anlama ve gerçeği
görme ihtiyacını karşılar.İnsanın çevresinde olup bitenleri körü körüne
kabullenmeyip her şeye eleştirel ve sorgulayıcı yaklaşmasını ve böylece kendi
akıl ve düşünce gücüyle olayları anlamasını sağlar.
4-Kişiye kendi görüşlerinden
başka görüşlerin de olabileceğini, başkalarının da doğru düşünebileceğini
gösterir başkalarının görüşlerine saygı duymayı onlara karşı hoşgörülü olmayı
kazandırır.Düşünceyi ifade etme özgürlüğünün önemini kavratır.
5-Evreni ve insanı düşünce
temelinde sorgularken,bilimlere ışık tutar bilimlerin gelişmesine yol
gösterir.Bilimlerin gelişmesinin dinamiğini oluşturur.
6-Bilgi toplumu haline
gelmemizde, bilginin üretilmesinde katkıda bulunur.
7-Toplumsal yaşam içerisinde
başka insanlarla iletişim kurma, onları anlama ve sorunlarını paylaşmada
yardımcı olur Kısaca Felsefe; evrende düşünen, anlamaya çalışan, sorgulayan,
eleştiren, yorumlayan bir varlık olmamızın ayrıcalıklı onurunu hissettirir.
GEÇMİŞTEN GELECEĞE FELSEFENİN FONKSİYONU
Felsefe eski yunanda doğa
filozoflarıyla başlamıştır.Thales, Anaximandros, Anaximenes, Herakleitos,
Parmenides, Pisagor. Demokritos gibi ilk filozoflar varlığı merak etmişler
evrenin nasıl ve nerden oluştuğu sorularına cevap aramışlardır.
Hepsinin evrenin ilk öğesi (arkhesi)nedir
diye sorduklarını görürüz.
Evrenin ilk maddesi;
Thales'e göre; su
Anaximenese göre Hava
Herakleitosa göre Ateş
Demokritosa göre Atomdur.
Daha sonra varlık ve arkhe sorunun çözümsüzlüğünü gören ilk çağ filozofları sofistlerle birlikte insana yönelmişler,insan ve sorunları üzerine tartışmışlar açıklamalar getirmişlerdir.Sokrates,Platon ve Aristoteles kendilerinden önceki görüşleri toparlayarak daha bütüncül felsefi sistemler kurmuşlardır.Antik yunanın hemen ardından Hellenistik felsefe dönemi başlamıştır İskender'in doğu seferinde doğu ve batı felsefesinin tanışması sağlanmıştır. Bu nedenle Hellenistik felsefe doğu felsefesinin kısmi etkilerini taşır.Hellenistik Felsefe döneminde yaşamın amacını, insanın mutlu olmasının yollarını araştıran Epikürosçuluk ,Stoacılık, Septisizm gibi akımlar doğmuştur.Roma İmparatorluğunun kurulmasıyla doğu ve batı felsefelerinin senteze doğru gittiğini görürüz. Roma felsefesinde; doğu mistisizmiyle platon idealizmini uzlaştıran Plotinos yeni Platonculuk akımını kurmuştur.Ortaçağa gelindiğinde batıda Hıristiyanlığın yaygınlaşmasıyla felsefe ve akıl,dinin hizmetine girmiş Platonla Hıristiyanlığın uzlaştırıldığı skolastik felsefe, döneme damgasını vurmuş;din merkezli teokratik ve dogmatik nitelikli skolastik felsefe, batıda bilimde felsefede duraklamaya hatta gerilemeye yol açmıştır. Ortaçağda;Ticaret amacıyla batıya seferler yapan Müslümanların, İlkçağ Yunan dönemine ait eserlerle tanışmaları, İslamiyet'in ilime,akla ve öğrenmeye verdiği önem neticesinde onları alıp getirmeleri; Ayrıca orada kilisenin baskısından kaçanların ticaret kervanlarıyla doğuya gelmeleri sonucu oluşan kültürel alışveriş neticesinde, İslam dünyası bilim ve felsefede altın dönemini yaşamıştır.İslam dünyası Felsefede, Farabi ve ibn-i Rüşd;Bilimde, İbn-i Sina, Harezmi, Biruni gibi ünlü düşünürlerini yetiştirmiştir. Batı; İslam dünyasındaki felsefi ve bilimsel gelişmelerin etkisiyle kendi geçmişini hatırlayınca Rönesans ve Reform hareketlerini yaşamış ve uzun mücadeleler sonucu yeniden felsefe ve bilime yönelmiştir. Bu dönemde Kopernik, Kepler, Galilei, Newton'un buluşları kilisenin otoritesini sarsmış, bilim yeniden güncelleşmiştir. 20 Y.Y. a gelindiğinde felsefenin salt soyut bir uğraş olmaktan çıkması gerektiği görüşü önem kazanmış ve insanı toplum ve çevresi ile bağlantılı bir varlık olarak ele alan diyalektik materyalizm, pozitivizm, pragmatizm, fenomenoloji ve egzistansiyalizm gibi akımlar doğmuştur. Özellikle pozitivizmin bilimi felsefenin temeline koyan yaklaşımının etkisiyle bilim felsefesi güncelleşmiş modern mantık çalışmaları dil çözümlemeleri yeni pozitivizmle birlikte felsefede yeni bir uğraşı alanı olmuştur.
METAFİZİK
Doğa üstü konuları ele alan
bunları akıl yoluyla açıklamaya çalışan evren ve insanla ilgili çürütülmesi ve
ispatlanması mümkün olmayan yorumlar getiren felsefe alanı
metafiziktir.Metafizik kavramı Aristo'nun yazılarını düzenleyen öğrencilerince
kullanılmış, Aristo'nun fizikle ilgili yazılarından sonra yazılanların
Metetafizika (fizikten sonra gelen) olarak adlandırılmasıyla doğmuştur.
Metafiziğin konusu Aristo tarafından varlığın ilk nedenlerinin araştırılması
olarak belirlenmiştir.Metafizik tarihsel gelişim sürecinde varlığa, bilgiye,
insana;Tanrı ve ruh gibi doğa üstü kavramlarla yaklaşmış duyu organlarının
kavradığı nesnel gerçekliği dışlamıştır.
Metafiziğin Tartıştığı Başlıca
Sorunlar:
1-Varlıkla ilgili (ontolojik)
sorunlar;
"Gerçekte var olan
nedir?"sorusu metafiziğin yüzyıllardır tartıştığı temel sorunlardan biridir.Bu
soruya verilen cevaplar iki akımın doğmasına sebep olmuştur.
a-Materyalizm:Gerçekte var olan
maddedir.Düşünce ve ruh maddenin ürünüdür.
b-İdealizm:Gerçekte var olan
düşünce ve ruhtur.Madde düşünce ve ruhun ürünüdür.
2-Evrenle ilgili
(kozmolojik)sorunlar:Metafizik evrenin nasıl oluştuğunu tartışır.Evrenin oluşumu
ile ilgili sorunların tartışılmasından üç ana akım doğmuştur.
a-Teleoloji(Erekbilim):Evren
bir ereğe (amaca)göre oluşmuştur.Genelde Tanrının evreni bilinçli ve planlı bir
biçimde yarattığını savunan görüştür.
b-Mekanizm:Evrende her şey
nedensellik ilkesine göre oluşmuştur.
c-Teoloji:evrende olup biten
her şeyi Tanrıya bağlayan görüştür.
3-Ruhun varlığı ile ilgili
sorunlar: Metafizik "Ruh var mıdır?" ,"Varsa Niteliği nedir?,Ruh bedenle nasıl
ilişkiye geçer?","Ruhun ölümsüzlüğü nasıl açıklanır?"gibi sorulara cevap arar.
Ekleyen :Editör 3 Okunma :16809
Felsefeye Giriş felsefe ders notu konu özeti çalışma notları özetler ders anlatım eğitim öğretim kaynakları GÜNDELİK BİLGİ DİNSEL BİLGİ TEKNİK BİLGİ SANATSAL BİLGİ BİLİMSEL BİLGİ FELSEFİ BİLGİ Felsefe-Bilim İlişkisi FELSEFENİN KONULARI Felsefe-Sanat İlişkisi Felsefe-Din İlişkisi METAFİZİK Metafiziğin Tartıştığı Başlıca Sorunlar GEÇMİŞTEN GELECEĞE FELSEFENİN FONKSİYONU
Benzer Ders Notları
Varlık Felsefesi(Ontoloji) 127607 kez okundu.
Felsefe Açısından Dilin Önemi 36049 kez okundu.
Felsefe İle Tanışma-Felsefenin Anlamı 18220 kez okundu.
Organizma ve Çevre 8029 kez okundu.
Sanat Felsefesi (Estetik) 31401 kez okundu.
Felsefede Tutarlı Düşünmenin Önemi 38362 kez okundu.
İçerik Hakkında Yorum Yazın...
YAZILAN YORUMLAR (2 yorum yazılmış)
havalı :ellerinize sağlık değil
yağmur :Ellerinize sağlık...