Eğitim Sitesi

Selam Olsun Şiiri

Selam Olsun Şiiri | Mustafa ATEŞ

Selam Olsun

Umutlar sönmüştü , hem de karışmıştı akla kara
Kurtuluş arıyordu insanlık haykıra haykıra
Kavuşmak istiyordu insanlık, aydınlık bir bahara.

Mekke'nin bağrında vardı bir mağara.
Tam zirvede, onun adı Hira.

Karanlık bir gecede oku diye yankılandı,
Açıldı büyük bir kapı, nura.

Peygamber indi Hira'dan yavaş yavaş,
Çok zor görevdi ilk emir cehaletle savaş.

Peygamber önce putları yıkmaya başladı,
İlk yıkılan putlar, nefretli bakışlardı.

Gelin gidelim peygamberin yolundan,
Tutalım düşenin her iki kolundan.

Uzak duralım kötülüğün her kolundan
Yürüyelim ilmin aydınlık yolundan,

Cenneti uzakta arama , bak , sana ne kadar yakın,
O, anne babanın rızasında iyi bakın.

Son kitap indi O‘na dize , dize
Peygamber rehber oldu hepimize.

Gerçeği gösterdi gören göze,
Hem de seslendi yüreğimize.

Gelin dönelim gerçek öze,
Uyalım doğru ve güzel söze.

Gerekir iyilikte yarış hepimize,
Yoksa şeytan getirir dize .

Bak peygamber ne dedi bize,
Yakışmaz kin, nefret, öfke size .

Artık ne denebilir bunca söze,
Şükretmek gerekir Yüce Rabbimize.

Selam olsun tüm kalbimizle
Sevgili Peygamberimize
MUSTAFA ATEŞ
ŞİŞLİ MEHMET PISAK ANADOLU LİSESİ

add

tag Selam Olsun eğitici şiirler çocuk şiirleri dini şiirler Mevlid-i Nebi Şiirleri Mustafa ATEŞ

Selam Olsun Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Selam Olsun Şiiri Hakkındaki Yorumlar

Cemre solmaz Güzel ama çok kıtalı 2021-10-18

Yazılan son 1 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 1 yorum yazılmış.

Benzer Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri

Efendim

Ezelden, ebede, solmayan çiçek;
Yüreklerde açan gülsün Efendim.
Rahmet pınarından doyasıya içsek;
Bizimde yüzümüz gülsün Efendim.

Kudret kalemiyle çizildi hudut
Kurumuş çöllerde yeşerdi umut
Bütün güzellikler şahsında mevcut
Neyzenler, besteni çalsın Efendim

İnsanlığa inen, son kitap Kur'an
Çağlar değişse de, tazedir her an
İnsanları, doğru yola çağıran
Rabbimin seçtiği dilsin Efendim

Büyük buluşmaya şahittir hıra
Zift rengi geceler boyandı nura
Âlem uykudayken çıktın huzura
Müşrikler saçını yolsun Efendim

Elinde bereket, dilinde şifa
Sendedir merhamet, sadakat, vefa
Hiçbir şeyde yoktur böyle tat, sefa
Vahyin peteğinde balsın Efendim

Bir bulut, başında gölge ederdi
Nereye gitsen seninle giderdi
Bir avuç su, bir orduya yeterdi
Çölün ortasında gölsün Efendim

Geçtiğin yollara diken atanlar
Meğer ne bedbahtmış taşa tutanlar
Mübarek zatına dil uzatanlar
Kadrini nereden bilsin Efendim

Bütün insanlığın hayat önderi
Seni, tanıyanın kalmaz kederi
İzinde gidenin, döner kaderi
Sonsuza götüren yolsun Efendim

Herkese ayandır asil duruşun
Muhammed Emin'sin, yoktur bir eşin
Sığınağı idin, her garip kuşun
Yetimi okşayan elsin Efendim

Nebiler serdarı, Hakkın habibi
Şefaat makamı, Kevser sahibi
Sevdalı yürekler pervane gibi
Nur yüzüne nazar kılsın Efendim

Gülümserken dişin inci saçardı
Mah yüzünde, pembe güller açardı
Gören gözler, aşk badesin içerdi
Dostlar nasibini alsın Efendim

Doğuştan mühürlü kara gözlerin
Kâinata ışık tutar sözlerin
Ümmetin içindi hüznün, kederin
Muhlis kalpli, en has kulsun Efendim

Düşmanların peşine düştü, hicrette
Emir almış güvercinler nöbette
Ulvi dava, yerde kalmaz elbette
İsterse, tüm zalimler gelsin Efendim

Müşfik kollarını açtı Medine
Hakikati gören, girdi bu dine
Nail olur isem, kutlu sevgine
Seven, sevdiğini bulsun efendim

Canlara can, sultanlara sultansın
Güzeli görmeyen, derdine yansın
Gönül, hasretine nasıl dayansın
Gözyaşımı kimler silsin Efendim

Senin gibi bir yüz, görmedi âlem
Vasfını yazmaktan, şan alır kalem
Sensiz yaşamaktan, duyarım elem
Bu can, sana kurban olsun Efendim. S.A.V.

MUSTAFA KILINÇ

Aşk-ı Kadim

Sen doğdun,
bağrına gül düştü toprakların...
Bir devrin karanlığı
varlığınla nur oldu...

Sen doğdun,
süzüldü göz yaşı yanığından
seni iki aleme müjdeleyen ananın...

Ey mahzun gönüllere güneş olan,
han olan...
Ey sevgi bağında aşk-ı kadim sevgili...
Ey kalp gözü kapalı cehaletin çağında,
Mekke'den doğan güneş,
alemin rahmet seli...

Asırlar ötesinden insanlığa cân olan,
şahadet ırmağında dalgalanan meşale...
Doğduğun güne hasret,
öksüz,
ve yetim cihan...

Ey sultanlar sultanı,
kimsesizler kimsesi...


Rahmetsin alemlere,
kainata işaret...

Gül deyince aklıma senin gül yüzün gelir,
Aşkın ile açmayan güller perişan olur...
Şefaatin imdada yetişmezse mizanda,
O gün bütün günahkar kullar perişan olur...

Kalmasın hiçbir gönül senin adından öksüz,
Kelebekler baharı adınla müjdelesin...
Kalplerde nefes nefes,
hep senin adın vursun...
Yeni doğan nur yüzlü bebeklerin kalbine
yöneldiğin kıblenin,
şanlı mührü vurulsun...

Hira'dan doğan güneş,
gül olup yağan sendin,
Cebrail'in sardığı o zarif beden sendin,
Batılın yüz tuttuğu karanlık bir kıtada
Rahman'ın alemlere çizdiği öz desendin...

Ey gönül dergahımın,
mukadder sevgilisi...

Doğsun batan o güneş yeniden dünyamıza
Dalga dalga yükselsin Semave'nin suları,
Dualar perçinlensin akan göz yaşlarımıza
Yeni baştan yıkılsın Kisra'nın sütunları..

Sen doğdun,
bağrına gül düştü toprakların...
Bir devrin karanlığı
varlığınla nur oldu...

Diri diri toprağa gömülen tomurcuklar,
filizlendi,can verdi
batıla mezar oldu...

Gül deyince aklıma senin gül yüzün gelir,
Aşkın ile açmayan güller perişan olur...
Şefaatin imdada yetişmezse mizanda,
O gün bütün günahkâr kullar perişan olur...

Hasan Hüseyin ÇAĞIRAN
Selçuklu-Konya

Hasan Hüseyin ÇAĞIRAN

Hüzün Yılı / Senetül Hüzün

Hüzün yılını yaşarken,
Acılar arka arkaya gelmişti.
Önce büyük oğlun Kasım'ı,
Toprağa verdin ellerinle.
Ardından diğer oğlun Abdullah'ı.
Sonra amcan Ebu Talibi.
Ne çok anardın iyiliklerini.
Üç gün sonra da,
Hatice annemizi.
İslam'ın biricik çiçeğini,
Ömrünün gerçeğini,
Kasımla Abdullah'ın annesini,
Topraklar aldı senden.
Hüzünler sıralanmıştı yüreğine.
Seni üzecek sözleri,
Dolamıştı müşrikler diline.
Neslin kesildi dediler.
Hayır, işte biz buradayız.
Seni seven bir orduyuz.
Sana verilen Kevser'le gururluyuz.
Biz ve çocuklarımız.
Acılar sıralanmıştı yüreğine.
Yaşlar doldu gözlerine.
Karşıdaki dağa seslendin.
Ey dağ dedin.
Ey dağ, benim başıma gelen,
Senin başına gelseydi dayanamaz yıkılırdın.
Bir acı akşamında,
Cebrail geldi.
Kalk dedi.
Bitecek artık acılar.
Şimdi miraç vakti.
Kavuşma vakti.
Vuslat ile geçecek hepsi.


Miraçta makamın gösterilmişti.
Ben burada kalayım o zaman dedin.
Hayır dediler henüz değil ki;
Dünya'da bitmedi yaşanacak günün.
Ya Resulullah, buralara nasıl döndün?
O makamından sonra.
Bu topraklara nasıl alıştın?
Toprakla teyemmüm yapılır ya.
Bu senin toprağa basmandandır.
Senin mübarek ayağınla,
Bastığın topraklar nur oluyordu.
Tuttuğun dallar gül oluyordu.
Haykırıyordun putlar kırılıyordu.
Şehadeti haykırıyordun.
Şirkin cümlesi yok oluyordu.
Zaten doğduğun zamanda da öyle olmuştu.
Putlar yüz üstü düşmüştü.
Mecusi'nin ateşi sönmüştü.
Mazlumun gözyaşı dinmişti.
Bırakın dedin,
Dünya onların olsun.
Bize Allah yetmez mi?
Dünya tuzak dedin.
Bize cennet yetmez mi?
Giderken ben sizi beklerim dedin.
Kevser'in başında.
Buna şüphem yok ama.
Ben Kevser'e gelir miyim?Bilmiyorum.
Niye mi? Biliyorsun işte günahlarım.
Senin ölçünde yaşayamadım.
Kur'anın emirlerini taşıyamadım.
Ne Kevser'e ne de sana şüphem var.
Ben Dünyayı kalbimden çıkaramadım.

Osman Ali AYDIN

Osman Ali Aydın

Benim Peygamberim

Alemlere rahmet olarak gönderdi,
Yaratmazdı sen olmasaydın felekleri,
Sen içimizdeyken azap etmezdi,
Benim peygamberim çok güzeldi.

İman edenler için bir rahmetti,
Aslı nur, cismin ademdi,
Bizlere nur saçan bir kandildi,
Benim peygamberim çok güzeldi.

Üstün ve çok merhametli,
Yüzünde azamet ve hakimiyeti;
İnsanlık aleminin en şereflisi,
Benim peygamberim çok güzeldi.

Bütün varlıkların en yücesi,
Alemlerin göz bebeği,
Yaratılmışların en güzeli,
Benim peygamberim çok güzeldi.

Cismani suretlerin en mükemmeli,
O göz kamaştırıcı güzelliği,
Kalblerin cilası tek sahibi,
Benim peygamberim çok güzeldi.

Bedenlerin şifası ve afiyeti,
Gözlerimizin nuru kamer ışığı,
İnsanları kurtarmaktı emeli,
Benim peygamberim çok güzeldi.

(10/05/2006)

Ramazan Çağlar

Ramazan Çağlar

Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri, Selam Olsun Şiiri