elif çok güzel bir şiir bayıldımmmmmmm
Muhammed'e Gel! Şiiri | Ziyaretçi
Muhammed'e Gel!
Dostlar mı terk etti, yalnız mı kaldın?
Umutla beklerken derde mi daldın?
İki günlük dünyaya çok mu aldandın?
Allah'ın Habibi Muhammed'e gel.
İslam'ın nuruyla muhabbete gel.
Aynalar mı küstü, yıllar mı sana?
Yetim mi aç mısın, başın mı darda?
Yoksa nefsinle mi başın belada?
Hatemü'l-Enbiya Muhammed'e gel
Kimsesizler kimsesi can Ahmed'e gel.
Aç mı kaldın kardeş bilime, ilme?
Almak için git gerekirse taa Çin'e.
Kur'an'ın ilk kelamı "Oku" emriyle,
Bilginler bilgini Muhammed'e gel.
Batılı zail eden muhabbete gel.
Dışlandın mı kardeş, dışta mı kaldın?
Köşeler kapılmış boşta mı kaldın?
Yolunu kaybetmiş düşte mi kaldın?
Bilal'i yücelten Muhammed'e gel.
Vahşi'yi affeden merhamete gel.
Takatsiz, umutsuz naçar olsan da,
Alkolün esiri, borçlu kalsan da,
Gizlice en günah işe dalsan da,
En emin limana Muhammed'e gel.
El-Emin ismiyle Hakk Resul'e gel.
Çaresiz değilsin sarıl sen ona.
Şefaatçi olacak bize Mustafa.
O sancak altında bizi de topla.
Ümmetim diyen Muhammed'e gel
LA İLAHE İLLALLAH, şahadete gel
Ey kardeş günler tükeniyor bak.
Sen de gel kendini İslam'a bırak.
Günahlar rengarenk çıradan çardak.
Bir kibrit çak günaha, Muhammed'e gel.
Ebediyen yaşatacak muhabbete gel.
Fatih TAN
Muhammed'e Gel şiiri Fatih TAN eğitici şiirler kutlu doğum haftası şiirleri okul şiirleri öğretici şiirler bilgilendirici şiirler dersimiz.com şiirleri öğrenci şiirleri amatör seçme şiirler şiir okul şiir sitesi
Muhammed'e Gel! Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Muhammed'e Gel! Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Yazılan son 15 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 15 yorum yazılmış.
Benzer Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri
Yandım Ya Rasulullah!...
Aydan arı yüzünle cihanı aydınlattın
Kalpte tevhit mumunu yaktın ya Resulullah!...
Dünyadan göçüşünle yürekleri kanattın
Ruha bengisu gibi aktın ya Resulullah!...
Sana olan hasretim denizde kum misali
Gece gündüz adını andım ya Resulullah!...
Gül cemalini göster nasip eyle visali!...
Hicran ateşlerinde yandım ya Resulullah!...
Menzile varmak için kızgın çölleri aştım
Şefaat için geldim kapına Resulullah!...
Aşkına müptelayım, denizler gibi taştım
Ümidimi bağladım yapına Resulullah!...
Gam tezgâhında aşkı ilmik ilmik dokudum
Karanlığıma ışık oldun ya Resulullah!...
Kâinat kitabını satır satır okudum
Hasret olup gönlüme doldun ya Resulullah!...
Esti bir deli rüzgâr bahçede soldu güller
Ağıyı bal eyleyip içtik ya Resulullah!...
Toprağı yorgan etti Hakk'ı söyleyen diller
Hakikat için serden geçtik ya Resulullah!...
Mekke'nin ak goncası Medine'nin gülüydün
Ensar kalbini Hakk'a açtı ya Resulullah!...
Kur'an'ın hizmetkârı, İslam'ın bülbülüydün
Mübarek suretin nur saçtı ya Resulullah!...
Seni görmeden sevdi ahir zaman ümmeti
İslam dairesine girdik ya Resulullah!...
Kaldır üzerimizden, bu çekilmez mihneti
Ümmet olma bahtına erdik ya Resulullah!...
Hidayet yolu sende ey Allah'ın habibi!...
Diller yüce adını anar ya Resulullah!...
Sensin yarama derman, dertlerimin tabibi
Yokluğunda goncalar kanar ya Resulullah!...
Hakikat sırlarını kör nefse azık ettik
Sana layık bir ümmet olmadık Resulullah!...
Beyhude geçti yıllar bir ömre yazık ettik
Kapında gül misali solmadık Resulullah!...
Şairler seni söyler, seni yazar kalemler
Süveydayı kuşattın, nur saçtın Resulullah!...
Yoluna toprak olmuş; gökler, cümle âlemler
İman bahçelerinde açtın ya Resulullah!...
Gözler nuruna hasret, diller seni anıyor
İmanın eleğinden geçelim Resulullah!...
Sahrada kızgın kumlar özleminle yanıyor
Hakikat menziline göçelim Resulullah!...
Temmuzun ortasında gönlüme yağarken kar
Gül nefesinle ısıt içimi Resulullah!...
Yokluğunda düşmedi coğrafyamıza bahar
Kervanına kat götür göçümü Resulullah!...
Can özüne değerken firkatin kızıl közü
Çoraklaşan gönüle nur yağdır Resulullah!...
Kalbe düşer Resul'un çağları aşan sözü
Ufku kuşatan gölgen bir dağdır Resulullah!...
Gönül coğrafyamıza hasretin odu düşer
Misafir ol ümmetin düşüne Resulullah!...
Nefsin kor ateşinde her gün nedamet pişer
Koşar adım gelelim peşine Resulullah!...
Bu dünya gurbetinde kalpler aşkınla yanar
Çok görme cemalini bize ya Resulullah!...
Gönül muhabbetine zemzem misali kanar
Vahiyle gelsin nefis dize ya Resulullah!...
Gölgeler can çekişir; gülgûn çehreler süzgün
Kandillerin ışığı çekilmiş Resulullah!...
Sen gideli dünyadan kalpler tasalı, üzgün
Müslümanların boynu bükülmüş Resulullah!..
Aydınlık ufuklardan seninle doğar güneş
Nazar etsin kalplere gözlerin Resulullah!..
Hasretine yanmışız, neylesin bize ateş
İçimizi ısıtsın sözlerin Resulullah!...
Vahiyden uzak düştük kalplerimiz pas tuttu
Sendin bütün başların tacı ya Resulullah!...
Ümmet verdiği sözü ne de çabuk unuttu
Yolundan çıkanlara acı ya Resulullah!...
Bu çağın mücrimleri sanıyor azadeler
Ümmetini uykudan uyandır Resulullah!...
Öpsün cümle canların alnından seccadeler
Hakikat boyasına boyandır Resulullah!...
M.NİHAT MALKOÇ
(19 Mart 2009/Trabzon)
M. NİHAT MALKOÇ
Bekliyoruz
Mekkede bir güneş doğdu
Melekler hizaya durdu
Cehalet dönemi son buldu
Bekliyoruz seni ey Resül
Gelişinle yeryüzü aydınlandı
Kainatı misk kokun sardı
Alemlere rahmet yağdı
Bekliyoruz seni ey Resül
Altı yaşında yetim idin
Ebu Talib'in himayesine girdin
Bırakmadı seni Abdulmuttalibin
Bekliyoruz seni ey Resül
Cebrail müjdeledi haber
Kırk yaşında oldun peygamber
Sana inandı bütün mü'minler
Bekliyoruz seni ey Resül
Dermanı oldun dertlilerin
Başlarını okşadın yetimlerin
Şefaat bekler ümmetin
Bekliyoruz seni ey Resül
Ne güzel sahabelerin vardı
Hepsi sana yürekten bağlıydı
Arkandan hayran hayran bakarlardı
Bekliyoruz seni ey Resül
Ebu Bekir,Ömer,Osman,Ali
Yeryüzünün önder halifeleri
Senin yolundan gittiler hepsi
Bekliyoruz seni ey Resül
63 yaşında Medinenin gülü soldu
Bilal'in ezan okuyamaz oldu
Ümmetin perişan oldu
Bekliyoruz seni ey Resül
Sensiz ümmetin yetim kaldı
Bu ayrılık yürekler dağladı
Hasretin içimizi yaktı
Bekliyoruz seni ey Resül
Kızın Fatıma hasretine dayanamadı
Bu ayrılıkla altı ay yaşadı
Gece gündüz hep ağladı
Bekliyoruz seni ey Resül
Seninleydi ashabın Uhut,Bedirde
Tebessüm vardı hep çehrende
Hüznün kaldı Veda Tepesinde
Bekliyoruz seni ey Resül
Bin feda canımız sana
Baş koyduk senin yoluna
Şimdi halimiz ne ola
Bekliyoruz seni ey Resül
Anarız seni kutlu gecelerde
Salavatın okunur dillerde
Aşkın yatar gönüllerde
Bekliyoruz seni ey Resül
Canlar canı can Muhammet
Doyulurmu sana gül Ahmet
Bitsin artık bu hasret
Bekliyoruz seni ey Resül
Seni hayallerde düşlüyoruz
Rüyalarda olsa bile bekliyoruz
Şimdi yolunu gözlüyoruz
Bekliyoruz seni ey Resül
Mevlüt PAYAS
Hira Dağı
Can Resule ocaktın sen
Hira Dağı, Hira Dağı...
Sımsıcak bir kucaktın sen
Hira Dağı, Hira Dağı...
Cümle taşlar dile geldi
Yabaniler ele geldi
Bütün canlar güle geldi
Hira Dağı, Hira Dağı...
Peygambere mescit oldun
Hakikat nuruyla doldun
Göçtü kervan, sen de soldun
Hira Dağı, Hira Dağı...
Üstüne ayetler indi
Mazlumun gözyaşı dindi
Peygamber kokusu sindi
Hira Dağı, Hira Dağı...
Dağların başında taçtın
Ayet ayet çiçek açtın
Gül yüzlüye ışık saçtın
Hira Dağı, Hira Dağı...
Peygambere yârân oldun
O göçünce viran oldun
Zalimlere niran oldun
Hira Dağı, Hira Dağı...
Duydun kutlu dilekleri
Ağırladın melekleri
Tutuşturdun felekleri
Hira Dağı, Hira Dağı...
Sen tefekkür deryasısın
Müminlerin rüyasısın
Vicdanların mayasısın
Hira Dağı, Hira Dağı...
M.NİHAT MALKOÇ
M.NİHAT MALKOÇ
Aşk-ı Kadim
Sen doğdun,
bağrına gül düştü toprakların...
Bir devrin karanlığı
varlığınla nur oldu...
Sen doğdun,
süzüldü göz yaşı yanığından
seni iki aleme müjdeleyen ananın...
Ey mahzun gönüllere güneş olan,
han olan...
Ey sevgi bağında aşk-ı kadim sevgili...
Ey kalp gözü kapalı cehaletin çağında,
Mekke'den doğan güneş,
alemin rahmet seli...
Asırlar ötesinden insanlığa cân olan,
şahadet ırmağında dalgalanan meşale...
Doğduğun güne hasret,
öksüz,
ve yetim cihan...
Ey sultanlar sultanı,
kimsesizler kimsesi...
Rahmetsin alemlere,
kainata işaret...
Gül deyince aklıma senin gül yüzün gelir,
Aşkın ile açmayan güller perişan olur...
Şefaatin imdada yetişmezse mizanda,
O gün bütün günahkar kullar perişan olur...
Kalmasın hiçbir gönül senin adından öksüz,
Kelebekler baharı adınla müjdelesin...
Kalplerde nefes nefes,
hep senin adın vursun...
Yeni doğan nur yüzlü bebeklerin kalbine
yöneldiğin kıblenin,
şanlı mührü vurulsun...
Hira'dan doğan güneş,
gül olup yağan sendin,
Cebrail'in sardığı o zarif beden sendin,
Batılın yüz tuttuğu karanlık bir kıtada
Rahman'ın alemlere çizdiği öz desendin...
Ey gönül dergahımın,
mukadder sevgilisi...
Doğsun batan o güneş yeniden dünyamıza
Dalga dalga yükselsin Semave'nin suları,
Dualar perçinlensin akan göz yaşlarımıza
Yeni baştan yıkılsın Kisra'nın sütunları..
Sen doğdun,
bağrına gül düştü toprakların...
Bir devrin karanlığı
varlığınla nur oldu...
Diri diri toprağa gömülen tomurcuklar,
filizlendi,can verdi
batıla mezar oldu...
Gül deyince aklıma senin gül yüzün gelir,
Aşkın ile açmayan güller perişan olur...
Şefaatin imdada yetişmezse mizanda,
O gün bütün günahkâr kullar perişan olur...
Hasan Hüseyin ÇAĞIRAN
Selçuklu-Konya
Hasan Hüseyin ÇAĞIRAN